Esas No: 2019/12268
Karar No: 2021/408
Karar Tarihi: 25.01.2021
Danıştay 6. Daire 2019/12268 Esas 2021/408 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2019/12268
Karar No : 2021/408
DAVACILAR :1-… Sanayi Mamülleri Satış ve Araştırma A.Ş. 2- …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : … Bakanlığı - …
DAVANIN KONUSU :
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın … tarih ve … sayılı oluru ile kabul edilen Mersin-Adana planlama bölgesi 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planının Adana ili, Çukurova ilçesi, … köyü, … ada, … parsel, …ada, … parsel, … ada, … parsel, … ada, … parsel, … ada, … parsel, … ada, … parsel, … ada, … parsel, … ada, … parsel, …pafta …parsel sayılı taşınmazların yaban hayatı koruma ve geliştirme alanı ve orman alanı olarak ayrılmasına ilişkin kısmının iptali istenilmektedir.
DAVACININ İDDİALARI : Yaban Hayatı Koruma Alanı olarak ilan edilen alanda bulunan dava konusu taşınmazların orman niteliğini haiz olmamasına karşın orman alanı olarak planlandığı, anılan taşınmazların üzerinde ağaç bulunmadığı, imar görmüş parsellerden oluşan özel mülkiyete tabi alanlardan oluştuğu, orman kadastrosu sınırları dışında kaldığı, alanın orman olarak planlaması yapılırken ilgili bakanlığın görüşünün alınmadığı, taşınmazın konut alanı olarak planlanması gerektiği, dava konusu işlemin iptali gerektiği ileri sürülmektedir.
DAVALININ SAVUNMASI : Dava konusu çevre düzeni planında şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek davanın reddine karar verilmesi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ : Uyuşmazlık konusu taşınmazların davaya konu 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planında orman alanı ve Seyhan Baraj Gölü Yaban Hayatı Geliştirme Sahası sınırları içinde kaldığı, davacının taşınmazlarının kentsel gelişme alanı olarak gösterilmesi gerektiği iddialarıyla davayı açtığı anlaşılmaktadır.
Leke plan niteliğinde bulunan dava konusu planın ölçeği (1/100.000) gözönünde bulundurulduğunda parsel bazında kararların üretilmesinin mümkün olmayacağı gibi genel arazi kullanım kararlarının değerlendirildiği, planın bölge ve havza bazında ve mevzuata uygun olarak tesis edildiği, planlama bölgesinde koruma kullanma dengesinin gözetilmesi gereken alanlardaki yapılaşmalarda keyfiliğin önlenmesi ve azami ölçüde korumanın sağlanması için alt ölçekli plan kararlarına esas olacak yapılaşma şartlarını ortaya koyan genel arazi kullanım kararlarının üretildiği görüldüğünden davaya konusu planda taşınmaz yönünden şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına aykırılık görülmemiştir.
Kaldı ki, plan notlarında belirtildiği gibi bu planın onayından önce mevzuata uygun olarak onaylanmış mevzi imar panlarının geçerli ve uygulama görmüş alanların haklarının saklı olduğu ve taşınmazların kentsel yerleşik alan kullanımında kalan kısımlarının alt ölçekli imar planlarında konut olarak değerlendirilebileceği ve orman sınırları konusunda tereddüt oluşması halinde veya imar planlarının yapımı sırasında orman kadastro sınırlarının esas alınacağı da açıktır.
Açıklanan nedenlerle, davanın reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
DANIŞTAY SAVCISI …'IN DÜŞÜNCESİ : Dava, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın … tarih ve … sayılı oluru ile kabul edilen Mersin-Adana planlama bölgesi 1/100000 ölçekli Çevre Düzeni Planının Adana İli Çukurova İlçesi … Köyü … ada … parsel, … ada … parsel, … ada … parsel, … ada … parsel, … ada … parsel, … ada … parsel, … ada …parsel, … ada … parsel, … pafta …parsel sayılı taşınmazların yaban hayatı koruma geliştirme alanı ve orman alanı olarak ayrılmasına ilişkin kısmının iptali istemiyle açılmıştır.
Genel ilke olarak, plan kararları ile fiziksel çevreyi sağlıklı bir yapıya kavuşturmak, yatırımların yer seçimlerini ve gelişme eğilimlerini yönlendirmek ve toprağın korunma, kullanma dengesini en rasyonel biçimde belirlemek amaçlanır.
Bu amaç çerçevesinde, Çevre Düzeni Planı ölçeğinde hangi usül ve esaslara göre planlama yapılacağı ayrıntıları ile ilgili Kanun ve Yönetmeliklerde düzenlenmiştir.
2872 sayılı Çevre Kanununun 9. (b) maddesinde "Ülke fizikî mekânında, sürdürülebilir kalkınma ilkesi doğrultusunda, koruma-kullanma dengesi gözetilerek kentsel ve kırsal nüfusun barınma, çalışma, dinlenme, ulaşım gibi ihtiyaçların karşılanması sonucu oluşabilecek çevre kirliliğini önlemek amacıyla nazım ve uygulama imar plânlarına esas teşkil etmek üzere bölge ve havza bazında 1/50.000-1/100.000 ölçekli çevre düzeni plânları Bakanlıkça yapılır, yaptırılır ve onaylanır. Bölge ve havza bazında çevre düzeni plânlarının yapılmasına ilişkin usûl ve esaslar Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenir." hükmü yer almıştır.
Dava konusu çevre düzeni planının ilgili mevzuatta belirlenen kurallara, şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına uygun olup olmadığının belirlenmesi amacıyla yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen bilirkişi raporunda özetle, 1/100000 ölçekli Çevre Düzeni Planı'nda geliştirilen "Orman Alanı" ve "Seyhan Baraj Gölü Yaban Hayatı Geliştirme Sahası" kullanımlarının alanın genel karakterini belirlediği, alan içinde parsel bazında farklılaşmalar olabileceği, Yaban Hayatı Koruma ve Yaban Hayatı Geliştirme Sahaları ile İlgili Yönetmelikle belirtilen ilke ve esaslara göre yaban hayatı koruma sahası olarak belirlenmiş bölgelerin, doğal özellikleri itibariyle kendi içinde bütünlük gösteren ve bu özellikleri itibariyle korunması gereken alanlar olarak nitelendirildiği, dava konusu taşınmazların bulunduğu alanı kapsayan Adana Seyhan Baraj Gölü Yaban Hayatı Geliştirme Sahası, Bakanlar Kurulu kararı ile belirlenerek, karar Resmi Gazete'de yayınlanarak alanın sınırları ilan edildiği ve alanın bütününe yönelik yönetim ve gelişme planı hazırlandığı, Adana Seyhan Baraj Gölü Yaban Hayatı Geliştirme Sahası olarak belirlenmiş alan, Yaban Hayatı Koruma ve Yaban Hayatı Geliştirme Sahaları ile İlgili Yönetmelik hükümlerine uygun bir şekilde belirlendiği, Mersin-Adana Planlama Bölgesi 1/100000 ölçekli Çevre Düzeni Planı ile alanın bütünlüğünün korunması yönünde kararlar alındığı, alanın kendine özgü doğal özellikleri çerçevesinde bölgenin bir bütün olarak korumaya alınması planlama ilkeleri ve şehircilik esasları ile kamu yararına uygun olduğu, dava konusu taşınmazlar özelinde 1/100000 ölçekli Çevre Düzeni Planı'nın planlama ilkeleri ve şehircilik esasları ile kamu yararına aykırı bir durumun oluşmadığı sonucuna ulaşmıştır.
Dava dosyasında mevcut bilgi ve belgeler ile bilirkişi raporunun birlikte değerlendirilmesinden, dava konusu Çevre Düzeni Planının şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve kamu yararına hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, davanın reddine karar verilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY:
Dava, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın … tarih ve … sayılı oluru ile kabul edilen Mersin-Adana planlama bölgesi 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planının Adana ili, Çukurova ilçesi, … köyü, … ada, …parsel, … ada, … parsel, … ada, … parsel, …ada, … parsel, … ada, … parsel, … ada, … parsel, … ada, …parsel, .. ada, .. parsel, … pafta .. parsel sayılı taşınmazların yaban hayatı koruma ve geliştirme alanı ve orman alanı olarak ayrılmasına ilişkin kısmının iptali istemiyle açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
2872 sayılı Çevre Kanununun 9. (b) maddesinde; "Ülke fizikî mekânında, sürdürülebilir kalkınma ilkesi doğrultusunda, koruma-kullanma dengesi gözetilerek kentsel ve kırsal nüfusun barınma, çalışma, dinlenme, ulaşım gibi ihtiyaçların karşılanması sonucu oluşabilecek çevre kirliliğini önlemek amacıyla nazım ve uygulama imar plânlarına esas teşkil etmek üzere bölge ve havza bazında 1/50.000-1/100.000 ölçekli çevre düzeni plânları Bakanlıkça yapılır, yaptırılır ve onaylanır. Bölge ve havza bazında çevre düzeni plânlarının yapılmasına ilişkin usûl ve esaslar Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenir." hükmüne yer verilmiştir.
Sözü edilen maddeye dayanılarak çıkarılan Çevre Düzeni Planlarına Dair Yönetmelikte "Havza" ; bir akarsu kaynağını besleyen yüzey ve yer altı su kaynaklarının tabii su toplama alanını kapsayacak biçimde, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünce belirlenmiş alanlar, "Bölge" coğrafi, sosyal, ekonomik, fiziksel nitelikleri açısından benzerlik gösteren alan ve/veya Devlet Planlama Teşkilatınca belirlenmiş olan istatistiki bölge (düzey 2) birimleri olarak tanımlanmıştır.
Çevre Düzeni Planlarına Dair Yönetmeliğin 4. maddesi (ç) bendinde, Çevre düzeni planı açıklama raporu: Çevre düzeni planının vizyonunun, amacının, hedeflerinin, stratejilerinin, ilkelerinin ve politikalarının açıklandığı ve bunlar doğrultusunda belirlenen projeksiyon nüfusuna, sektörel yapıya, alan büyüklüklerine, plan kararlarına, plan uygulama araçlarına, kurumsal yapıya ve denetime ilişkin gerekçeli açıklamaların yapıldığı ve çevre düzeni planı ile bütün olan rapor; (d) bendinde; çevre düzeni planı araştırma raporu; Planlama alanına ilişkin geleceğe yönelik projeksiyonların yapılabilmesi, plan kararlarının, koruma ve gelişme politika ve stratejilerinin ve plan hükümlerinin belirlenebilmesi için 7. nci madde kapsamında toplanan verilerin planlama çalışmasında kullanılacak biçimde analiz ve sentezinin yapıldığı, alana yönelik fırsatların, tehditlerin, güçlü yönler ve zayıflıkların belirlenerek ilgilisine göre farklı disiplinlerden uzmanlarca hazırlanan rapor, olarak tanımlanmış; çevre düzeni planının niteliklerinin belirlendiği 5. maddesi (e) bendinde, "planlamaya temel oluşturan verilerin farklılığından dolayı farklı mesleklerden uzmanların fiili katılımı ile hazırlanan üst ölçekli bir plan olduğu" plan nitelikleri arasında yer almıştır.
Yönetmeliğin Planlama Alanının Tespiti Başlıklı 6. maddesinin 1/a bendinde Planlama alanı; Çevre ve Orman Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ve Çevre Kanunu kapsamında; Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü tarafından belirlenen büyük akarsu havzaları veya Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı tarafından belirlemiş istatistiki bölge birimleri (düzey 2) ile birlikte idari sınırları da dikkate alınarak, en az iki il sınırını içerecek şekilde belirlenir hükmü yer almıştır.
Diğer taraftan 14/06/2014 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliğinin 38. maddesinin 2. fıkrası ile Çevre Düzeni Planlarına Dair Yönetmelik yürürlükten kaldırılmış, Geçici 1. maddesinde, bu yönetmeliğin yürürlüğe girmesinden önce onay makamına sunulan veya idare meclisinde gündeme alınan plan tekliflerinin bu yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten önceki mevzuat hükümlerine göre sonuçlandırılacağı hüküm altına alınmıştır.
Davaya konu çevre düzeni planının plan notlarının 4.4. sayılı maddesinde, kentsel yerleşme alanlarının, kentsel yerleşik alanlar ve kentsel gelişme alanlarını birlikte ifade ettiği, 4.5. sayılı maddesinde, kentsel yerleşik alanların büyükşehir ve/veya il, ilçe ve diğer kentsel yerleşimlerin sınırları içinde var olan, içinde boş alanları barındırsa da büyük oranda yapılaşmış alanlar olduğu, 4.6. sayılı maddesinde, kentsel gelişme alanlarının bu planın hedef yılına ilişkin nüfus kabulleri ile ilke ve stratejileri doğrultusunda, kentsel gelişmeye ayrılmış alanlar olduğu, 4.37. sayılı maddesinde, özel kanunlara tabi alanların, özel çevre koruma bölgeleri, milli parklar, tabiatı koruma alanları, tabiat parkları, tabiat anıtları, yaban hayatı koruma ve geliştirme sahaları, turizm merkezleri, kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgeleri, özelleştirme kapsam ve programındaki alanlar vb. özel kanunlara tabi ya da planlama yetkileri farklı kurumlara ait olan alanlardan oluştuğu, 4.37.9. sayılı maddesinde, yaban hayatı koruma ve geliştirme sahalarının, av ve yaban hayvanlarının ve yaban hayatının korunduğu, geliştirildiği, av hayvanlarının yerleştirildiği, yaşama ortamında iyileştirici tedbirlerin alındığı ve gerektiğinde özel avlanma planı çerçevesinde avlanmanın yapılabildiği sahaları ifade ettiği, 4.41. sayılı maddesinde, orman alanlarının 6831 sayılı “Orman Kanunu” uyarınca belirlenmiş/belirlenecek alanlar olduğu, "Koruma İlkeleri" başlıklı 5.1 sayılı bölümün 5.1.2. sayılı maddesinde, orman alanlarının korunmasının, 5.1.13. sayılı maddesinde ise 4915 sayılı “Kara Avcılığı Kanunu” ve 2873 sayılı “Milli Parklar Kanunu” uyarınca belirlenen milli parklar, tabiat parkları, tabiatı koruma alanları, tabiat anıtları, yaban hayatı koruma ve geliştirme sahalarının korunmasının planın koruma ilkeleri arasında olduğu, 5.3.1. sayılı maddesinde, kentsel gelişme alanlarının, nüfus projeksiyonları ile birlikte, yerleşmelerdeki olası gelişme potansiyellerinin de dikkate alınarak belirlenmesinin planlama ilkelerinin gereklerinden olduğu, 7.1. sayılı maddesinde, bu çevre düzeni planının, plan hükümleri ve plan açıklama raporuyla bir bütün olduğu, 7.2. sayılı maddesinde, bu plandan ölçü alınarak uygulama yapılmayacağı, 7.9. sayılı maddesinde, 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planının onayından önce onaylanmış nazım imar planları ve uygulama imar planlarının, bu plan kararlarına ve hükümlerine aykırı olmayan karar ve hükümlerinin geçerli olduğu, imar uygulaması görmüş olan alanlarda, imar planlarında verilmiş hakları çerçevesinde uygulamalara devam edileceği, 7.10. sayılı maddesinde, bu planın onama tarihinden önce mevzuata uygun olarak onaylanmış mevzi imar planları geçerli olduğu, bu alanlarda yoğunluk artışı ve türdeğişikliği getirecek plan değişikliği/revizyonu yapılamayacağı, 7.11. sayılı maddesinde, bu planın onayından önce, 3194 sayılı İmar Kanunu’nun “Plansız Alanlar İmar Yönetmeliği” kapsamında ya da dönemin ilgili diğer mevzuatına göre uygulama görmüş alanların haklarının saklı olduğu, bu alanlarda yoğunluk artışı ve kullanım değişikliği getirecek plan değişikliği/revizyonu yapılamayacağı, "Özel Hükümler" başlıklı 8. bölümde kentsel yerleşme alanlarına ilişkin koşulları düzenleyen kısmın 8.1.2. sayılı maddesinde, kentsel yerleşme alanlarına ilişkin sınırların, bu plan ile belirlenen alansal büyüklük aşılmaksızın; ilgili kurum/kuruluş görüşleri ile yasal, doğal ve yapay eşikler doğrultusunda, alt ölçekli plan çalışmalarında kesinleşeceği, 8.1.3. sayılı maddesinde, bu planla belirlenen kentsel gelişme alanlarının nazım imar planları, bu planın ilke ve stratejileri ile nüfus kabullerine göre, bütün olarak yapılacağı, uygulama imar planlarının etaplar halinde yapılabileceği, 8.1.4. sayılı maddesinde, bu planda kentsel yerleşik alan olarak gösterilen, fakat imar planı bulunmayan alanların nazım imar planlarının, bu planın ilke ve stratejileri ile nüfus kabullerine göre, bütün olarak yapılacağı, uygulama imar planlarının etaplar halinde yapılabileceği, 8.1.5. sayılı maddesinde, kentsel yerleşme alanlarındaki yoğunluk dağılımının, bu planda kentsel yerleşme alanları için yapılmış olan nüfus kabulü esas alınarak, alt ölçekli planlarda yapılacağı, alt ölçekli planlarda yer alacak nüfusun, o yerleşme için bu planla getirilen toplam nüfus kabulünü aşamayacağı, 8.1.6. sayılı maddesinde, bu alanlarda yapılacak alt ölçekli planlarda, bu planda kabul edilen nüfusun gereksinimi olan kentsel sosyal ve teknik altyapı alanlarının, 3194 sayılı “İmar Kanunu”nda belirtilen standartlar çerçevesinde sağlanacağı, 8.1.7. sayılı maddesinde, bu planda kentsel yerleşme alanı olarak gösterilmiş olsun ya da olmasın, bağlı bulundukları kentsel yerleşme merkezlerinden kopuk biçimde konumlanan, belediye sınırları içine alınarak mahalleye dönüşmüş/dönüşecek kırsal yerleşme alanlarında; varsa çevre düzeni planında önerilmiş alan sınırları dikkate alınarak, yoksa daha önce belirlenmiş yerleşik alanı ve civarına ilişkin sınırlar dikkate alınarak, yerleşmenin kendi ihtiyacı kadar alanın alt ölçekli planlarının hazırlanacağı, alt ölçekli planlarda, yerleşmenin sahip olduğu geleneksel doku ve yapılaşma özellikleri ile çevresindeki alanın doğal özelliklerinin, planlama aşamasında dikkate alınması ve koruma kararlarına dönüştürülmesinin zorunlu olduğu, "Orman Alanları" başlıklı 8.27 sayılı bölümün 8.27.1. sayılı maddesinde, bu planda “orman alanı” olarak gösterilen alanların, devlet ormanları, hükmi şahsiyeti haiz amme müesseselerine ait ormanlar, özel ormanlar, muhafaza ormanlarını ifade ettiği ve bu alanların 6831 sayılı “Orman Kanunu” hükümlerine tabi olduğu, 8.27.2. sayılı maddesinde, planlama bölgesi içindeki orman alanlarının, orman genel müdürlüğü’nden alınan orman amenajman planı esas alınarak bu plana işlendiği, 8.27.3. sayılı maddesinde, sınırlar konusunda tereddüt oluşması halinde veya imar planlarının yapımı sırasında orman kadastro sınırlarının esas alınacağı ve bu hususta ilgili kurum görüşünün alınmasının şart olduğu, 8.27.5. sayılı maddesinde, bu planda orman alanı olarak belirlenmiş, ancak özel mülkiyete tabi olup mülkiyeti kesinleşmiş ve tapuya tescil edilmiş orman vasfında olmayan parsellerde, kadastral bir yola cephesi olmak şartıyla, bu planın “Tarım Alanları” başlığı altında yer alan plan hükümlerinin geçerli olduğu, ancak, dört tarafı orman alanı ile çevrili olan özel mülkiyete tabi olup mülkiyeti kesinleşmiş ve tapuya tescil edilmiş orman vasfında olmayan parsellerde, kadastral bir yola cephesi olmak şartıyla, bu planın dikili tarım arzilerine ilişkin hükümleri geçerli olduğu düzenlemelerine yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dosya kapsamında yapılan incelemeden, dava konusu Mersin-Adana planlama bölgesi 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planının iptali istemiyle, … İdare Mahkemesinde açılan davada anılan mahkeme tarafından davacının yürütmenin durdurulması isteminin görüşülerek karara bağlandığı, mahkeme heyetince yerinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmasına yönelik olarak alınan karar doğrultusunda 27/10/2014 tarihinde keşfin gerçekleştirildiği, ancak anılan mahkemenin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile davanın "görev yönünden reddine, dosyanın görevli ve yetkili Danıştay Başkanlığına gönderilmesine" karar verildiği, ancak Danıştay Başkanlığına gönderilmesi gereken dosyanın arşive kaldırılarak gönderilmediği, akabinde mahkeme tarafından yapılan arşiv taramasında dosyanın sehven arşive kaldırıldığının anlaşılması üzerine 20/03/2019 tarihli tutanak ile dosyanın Danıştay Başkanlığına gönderildiği, her ne kadar davacının yürütmenin durdurulmasına ilişkin isteminin görevsiz olduğu anlaşılan mahkeme tarafından görüşülerek karara bağlandığı açık ise de bu aşamada dosyanın tekemmül ettiği görüldüğünden davacının, yürütmenin durdurulmasına ilişkin istemi görüşülmeksizin işin esasına geçildi.
Çevre düzeni planı kararlarının, kurumlardan ve arazi çalışmalarından elde edilen veriler, nüfus projeksiyonları ve yerel idarelerin imar planları, bölgesel yatırım kararları, koruma statülü alanlar ulaşım ağları gibi plana girdi sağlayan verilerin değerlendirilmesi sonucunda oluşturulması, dolayısıyla nüfus projeksiyonlarına göre, yerleşim alanlarının belirlenmesi, bu doğrultuda, tarım alanları, orman alanları, meralar, jeolojik açıdan sakıncalı alanlarının korunması, bu tür alanlarda, münferit kentsel gelişme taleplerinin ise plan bütünlüğü gözönünde bulundurularak değerlendirilmesi gerekmektedir.
Genel ilke olarak, plan kararları ile fiziksel çevreyi sağlıklı bir yapıya kavuşturmak, yatırımların yer seçimlerini ve gelişme eğilimlerini yönlendirmek ve toprağın korunma, kullanma dengesini en rasyonel biçimde belirlemek amaçlanır.
Bu amaç çerçevesinde, Çevre Düzeni Planı ölçeğinde hangi usül ve esaslara göre planlama yapılacağı ayrıntıları ile ilgili Kanun ve Yönetmeliklerde düzenlenmiştir.
Ayrıca, bir bölgede önceki plan kararları ile belli bir amaca yönelik tanımlama yapılmış olmasının o bölgenin tamamının amacı, kapsamı, niteliği ve esasları ilgili mevzuatta belirlenmiş olan çevre düzeni planında aynı amaca tahsis edileceği sonucunu doğurmayacağı açıktır.
Taşınmazların davaya konu 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planında orman alanı ve Seyhan Baraj Gölü Yaban Hayatı Geliştirme Sahası sınırları içinde kaldığı, davacının taşınmazlarının kentsel gelişme alanı olarak gösterilmesi gerektiği iddialarıyla davayı açtığı anlaşılmaktadır.
Orman ve Su İşleri Bakanlığı Milli Parklar Genel Müdürlüğünden alınan veriler uyarınca belirlenen ve sınırları Bakanlar kurulu Kararı ile kabul edilerek Resmi Gazetede yayımlanmakla yürürlüğe giren ve bu doğrultuda çevre düzeni planlarına işlenen yaban hayatı koruma ve geliştirme bölgeleri, sergiledikleri doğal özellikler itibariyle kendi içinde bütünlük gösteren ve bu özellikleri dolayısıyla korunması gereken özel statülü alanlar olarak nitelendirilmektedir. Orman alanı olarak çevre düzeni planlarında gösterilen alanların ise bu fonksiyona dahil olan tüm parseller bakımından kesin nitelikte bir sonuç doğurması beklenemeyeceği gibi ilgili kurumların, alanın geneline yönelik verilerini yansıtan genel nitelikteki bu kullanım kararının, orman mevzuatı bakımından korunması gereken alanlardan olduğu ve alt ölçekli imar planları ile parsellere yönelik olarak netleştirileceği tabiidir.
Leke plan niteliğinde bulunan dava konusu planın ölçeği (1/100.000) gözönünde bulundurulduğunda parsel bazında kararların üretilmesinin mümkün olmayacağı gibi genel arazi kullanım kararlarının değerlendirildiği, planın bölge ve havza bazında ve mevzuata uygun olarak tesis edildiği, planlama bölgesinde koruma kullanma dengesinin gözetilmesi gereken alanlardaki yapılaşmalarda keyfiliğin önlenmesi ve azami ölçüde korumanın sağlanması için alt ölçekli plan kararlarına esas olacak yapılaşma şartlarını ortaya koyan genel arazi kullanım kararlarının üretildiği görüldüğünden davaya konusu planda taşınmaz yönünden şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına aykırılık görülmemiştir.
Kaldı ki, plan notlarında belirtildiği gibi bu planın onayından önce mevzuata uygun olarak onaylanmış mevzi imar panlarının geçerli ve uygulama görmüş alanların haklarının saklı olduğu ve taşınmazların kentsel yerleşik alan kullanımında kalan kısımlarının alt ölçekli imar planlarında konut olarak değerlendirilebileceği ve orman sınırları konusunda tereddüt oluşması halinde veya imar planlarının yapımı sırasında orman kadastro sınırlarının esas alınacağı da açıktır.
Öte yandan, dava konusu işlem bakımından görevsiz olduğu anlaşılan … İdare Mahkemesinin E:… sayılı esasına kayıtlı olarak açılan görülmekte olan davada, idare mahkemesince 27/10/2014 tarihinde yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi neticesinde düzenlenen ve dosya kapsamında bulunan rapor da yukarıda yer verilen gerekçeyi destekler niteliktedir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. DAVANIN REDDİNE,
2. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam … TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca … TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine,
4. Posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
5. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 25/01/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.