10. Hukuk Dairesi 2016/11546 E. , 2016/14582 K.
"İçtihat Metni"....
Dava, aksine Kurum işleminin iptali ile maluliyet aylığı bağlanması istemine ilişkindir.
Mahkemece, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne, karar verilmiştir.
Hükmün, davalı kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Davacının 28.01.2008 tarihli tahsis talebine Kurumca 1479 sayılı Yasanın 28"inci maddesinin ikinci fıkrası kapsamında yer alan “sigortalı olduğu tarihte bu kanuna tabi sigortalılığın başladığı tarihte malul sayılacak derecede hastalık ve arızası bulunduğu önceden veya sonradan tespit edilen sigortalı, bu hastalık veya arızası nedeniyle malullük sigortası yardımlarından yararlanamaz” hükmü çerçevesinde red cevabı verildikten sonra davacının eldeki davayı açtığı, yargılama sırasında ise .... tarafından verilen 01.11.2013 tarihli karar ile davacının 1479 sayılı Yasanın 28’inci maddesinin ilk fıkrası gereğince bedeni çalışma gücü kaybının en az 2/3 oranında kaybetmediği gerekçesi ile malul sayılamayacağının belirtildiği, davacının...sevkinden sonra aldırılan 15.04.2015 tarihli raporunda davacının malul sayılması gerektiğinin bildirilmesi nedeniyle oluşan çelişkinin giderilmesi amacıyla, aldırılan .... 11.02.2016 tarihli raporuna göre ise, davacının 2008 tarihli yönetmelik kapsamında davacının malul sayılması gerektiğinin bildirilmesi nedeniyle yazılı şekilde karar verildiği anlaşılmakta ise de, verilen kararın eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeye dayalı olduğu anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağı olan 1479 sayılı Kanunun 28’inci maddesi, “Bu Kanunun uygulanmasında çalışma gücünün en az üçte ikisini yitirdiği tespit edilen sigortalı malul sayılır. Şu kadar ki, bu kanuna tabi sigortalılığın başladığı tarihte malul sayılacak derecede hastalık ve arızası bulunduğu önceden veya sonradan tespit edilen sigortalı, bu hastalık veya arızası nedeniyle malullük sigortası yardımlarından yararlanamaz...” hükmünü içermekte olup, sigortalının 1479 sayılı Kanun kapsamında
./...
malûl sayılıp, maluliyet aylığı bağlanabilmesi için ilk defa sigortalı olarak çalıştığı tarihten önce malûl sayılmayı gerektirecek derecede hastalık ve arızasının bulunmaması gerekir. Sigortalılık öncesi malûl sayılmasını gerektirmeyecek düzeyde hasta veya sakat iken bu hastalık veya sakatlığı ilerlemiş ve sigortalılık sonrası malûl sayılmayı gerektirecek dereceye ulaşmış ise sigortalıya malûliyet aylığı bağlanabilecektir.
Diğer taraftan 5510 sayılı Yasa"nın 25. ve 26. maddesi gereğince inceleme yapılmalıdır. Anılan madde; 4/a ve 4/b’li sigortalılar için “...çalışma gücünün veya iş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün en az %60’ını kaybettiği...” Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının sağlık kurullarınca usulüne uygun düzenlenecek raporlar ve dayanağı tıbbi belgelerin incelenmesi sonucu Kurumun Sağlık Kurulunca tespit edilenlerin malul sayılacağı belirtilmiştir.
Anılan Kanun’un 26’ncı maddesinde ise; “Sigortalıya malûllük aylığı bağlanabilmesi için sigortalının;
a)25 inci maddeye göre malûl sayılması,
b) En az on yıldan beri sigortalı bulunup, toplam olarak 1800 gün veya başka birinin sürekli bakımına muhtaç derecede malûl olan sigortalılar için ise sigortalılık süresi aranmaksızın 1800 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olması,
c)Malûliyeti nedeniyle sigortalı olarak çalıştığı işten ayrıldıktan veya işyerini kapattıktan veya devrettikten sonra Kurumdan yazılı istekte bulunması, halinde malûllük aylığı bağlanır. Ancak, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendine göre sigortalı sayılanların kendi sigortalılığı nedeniyle genel sağlık sigortası primi dahil, prim ve prime ilişkin her türlü borçlarının ödenmiş olması zorunludur.” hükmü getirilerek, “malullük aylığı” bağlanma şartları düzenlenmiştir.
Bu düzenleme çerçevesinde, sigortalı sayılanlar ve bunların bakmakla yükümlü oldukları veya hak sahibi çocuklarının çalışma gücü veya meslekte kazanma gücü kayıp oranlarının tespitine ilişkin, Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği 01.10.2008 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 11.10.2008 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak; Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği 01.09.2013 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 03.08.2013 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Bu durumda, Mahkemece, davacının....yeniden sevki sağlanarak, davacıdaki hastalık ve arazların başvuru tarihinden, 01.10.2008 tarihine kadar Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü çerçevesinde ve 2/3 oranında bedeni çalışma gücü kaybının varlığı araştırılarak, 01.10.2008–31.08.2013 tarihleri arası için Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri çerçevesinde; 01.09.2013 tarihi sonrası için Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği çerçevesinde malûl sayılmayı gerektirecek derecede bulunup bulunmadığı, malûl ise, malûllük halinin hangi tarihte oluştuğuna dair rapor alınmalı ve sonucuna göre karar verilmelidir.
Kabule göre de, 5510 sayılı Kanunun Geçici 1. maddesi uyarınca, davanın yasal dayanaklarından olan 1479 sayılı Kanunun 65. maddesindeki; “Kurum,
../...
malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarından aylık bağlanması veya toptan ödeme yapılması için gerekli belgeler tamamlanınca, bağlanacak aylıkları ve yapılacak toptan ödemeleri hesap ve tespit ederek en geç üç ay içinde ilgililere yazı ile bildirir...” hükmündeki sigortalıların aylık bağlanmasına ilişkin istemlerini sonuçlandırmak için, davalı Kuruma tanınan üç aylık yasal süre gözetilerek, her bir aylığın ödenmesi gereken tarihten itibaren yasal faizle birlikte ödenmesi gerektiğinin tespitine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki ilkeler gözetilmeksizin, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 06.12.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.
...