19. Hukuk Dairesi 2016/19923 E. , 2018/988 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı, davalı vekilince duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vek. Av. ... ile davalı vek. Av. ..."in gelmiş olmalarıyla, duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-KARAR-
Davacı vekili, dava dışı ..."in davalı bankadan çekmiş olduğu tarımsal krediye kefil olması sebebiyle davacı aleyhine davalı tarafından 20.02.2012 tarihinde takip yapıldığını, 5661 sayılı Kanun"nun 6. maddesinde yapılan değişiklik ile 12.04.2011 tarihinden itibaren tarımsal kredilere kefil olanların borçları sona ermesine rağmen davalı bankanın kötüniyetli olarak davacı aleyhine takip başlattığını ileri sürerek, davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti ile kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, dava konusu kredi sözleşmesinin 5661 sayılı Kanun kapsamında kalmadığını, ayrıca icra takip talebinde maddi hata sonucu alacağın 15.435,91 TL iken 1.543.591,00 TL olarak gösterildiğini beyan ederek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, tarımsal kredi sebebiyle müşterek ve müteselsilen kefil olan davacının borcunun 5661 sayılı Yasa"nın 6. maddesinde 21.04.2011 tarihinde yapılan değişiklikle sona erdiği gerekçesiyle davanın kabulüne, davalı vekilinin icra takip talebinde talep edilen asıl alacağı 1.543.591,00 TL olarak göstermesinin maddi hata olduğu, maddi hatanın düzeltilmesine engel bir durumun bulunmadığından icra dosyasında alacak talebinin 15.435,91 TL asıl alacak, 17.350,51 TL faiz olmak üzere toplam 32.786,42 TL olduğunun kabulü ile vekalet ücretinin bu bedel üzerinden hesaplanmasına ve kötüniyetli kabul edilen davalı aleyhine kötüniyet tazminatına karar verilmiş, hüküm taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle davanın temelini oluşturan icra takip talebinin dayanağı olarak tarımsal kredi sözleşmesinin gösterilmiş olmasına, davalı vekilinin bu sözleşmeden doğan alacağının 15.435,91 TL olduğunun hesap kat ihtarında belirtilmiş bulunmasına, bu nedenle takip talebinde yazılı asıl alacağın 1.543.591,00 TL olarak gösterilmesinin maddi hataya dayanmasına ve esasen davacının da dava dilekçesinde dava değeri olarak 36.226,92 TL gösterip, bu miktar üzerinden harç yatırılmasına, davalı banka yetkililerinin icra dosyasına verdiği "takipten vazgeçme" yönündeki dilekçesinin 04.09.2014 tarihli olup, davacı vekilinin bu tarihten sonra maddi hataya dayalı takip miktarı üzerinden harç ikmali ve adli yardım taleplerinin iyiniyetle bağdaşmamasına göre davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davalı vekilinin temyizine gelince, davalı banka icra takibinde haksız ise de kötüniyetli kabul edilemeyeceğinden aleyhine kötüniyet tazminatına karar verilmesi doğru olmamış, mahkeme kararının bu yönde bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenle kararın davalı yararına BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı yararına takdir olunan 1.480,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 27/02/2018 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
Muhalefet Şerhi
Somut olayda, davalı banka 20.02.2012 takip tarihi itibariyle davacının kefil olarak imzaladığı tarımsal kredi sözleşmesi nedeniyle davacı ve dava dışı kişiler aleyhine icra takibi başlatmıştır. Davalı, dava dışı Hayati Gülseçen aleyhine başlattığı takipten 04.09.2014 tarihinde 5661 sayılı Kanun"un 6. maddesi kapsamında vazgeçmiş olup davacı hakkındaki takipten ise vazgeçmemiştir. Davacı kefil olup 5661 sayılı Yasanın 6. maddesi gereği 12.04.2011 tarihi itibariyle kefalet borcu sona ermektedir.
Tacir olan davalı banka kredi sözleşmesinin anılan Yasa kapsamında olduğunu bilebilecek durumdadır. Kaldı ki diğer kefil hakkındaki takipten de vazgeçmiştir. Bu nedenle davalı banka başlattığı takipte haksız ve kötüniyetlidir.
Kaldı ki davalı bankanın temyiz dilekçesinde tazminata yönelik bir temyiz talebi de bulunmamaktadır. Açıklanan nedenle yerel mahkeme hükmünün onanması gerektiğini düşündüğümden saygıdeğer çoğunluğun kötüniyet tazminatına yönelik bozma kararına muhalifim.