14. Hukuk Dairesi Esas No: 2017/1432 Karar No: 2020/7722 Karar Tarihi: 25.11.2020
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2017/1432 Esas 2020/7722 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil talebinde bulundu. Mahkeme, davanın kabulüne karar verdi. Davacı vekili, gerekçeli kararda davalının isminin yer almadığını belirterek tavzih talebinde bulundu. Mahkeme, dava konusu gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin borçlusunun mirasçılarından birisinin ölümü nedeniyle tavzih talebini reddetti. Davacı vekili ek kararı temyiz etti. Yargıtay, ölü kişi adına ve ölü kişiye karşı dava açılamayacağını belirtti. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 124. maddesindeki düzenlemeye göre, yanlış veya eksik gösterilmiş taraf ismi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hâkim taraf değişikliği talebini kabul edebilir. Davacı vekilinin ölü kişinin gerekçeli karar başlığında gösterilmesine ilişkin talebinin reddedilmesine dair verilen ek kararda bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle temyiz itirazlarının reddine ve ek kararın onanmasına karar verildi. Kanun maddeleri: Hukuk Muhakemeleri Kanunu m. 114/1-d, m. 50, m. 55, m. 124; Türk Medeni Kanunu m. 28.
14. Hukuk Dairesi 2017/1432 E. , 2020/7722 K.
"İçtihat Metni"
14. Hukuk Dairesi MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 10/06/2010 gününde verilen dilekçe ile gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 19/11/2014 günlü hükmün 07/04/2015 tarihinde kesinleştirildiği davacı vekilince tavzih talebinde bulunulması üzerine 23/06/2016 tarihli ek kararla tavzih talebinin reddine dair verilen Ek kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _ K A R A R _ Dava, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Davacı vekili; 18.12.2015 tarihli dilekçesi ile 19.11.2014 tarihli gerekçeli karar başlığında davalı ..."ın isminin yer almadığını belirterek tavzih talebinde bulunmuştur. Mahkemece 23.06.2016 tarihli ek kararla; dava konusu gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin borçlusu ..."ın mirasçılarından ..."ın 24.06.2004 tarihinde vefat ettiği, davanın 10.06.2010 tarihinde açıldığı, ölü şahıslar hakkında dava açılmayacağından adı geçenin mahkemenin gerekçeli karar başlığında yer alması talebini içeren tavzih talebinin reddine, karar verilmiştir. Ek kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Bir davada taraf ehliyeti dava şartlarından (HMK m. 114/1-d) olup taraf ehliyeti ise medenî haklardan yararlanma ehliyetine sahip olmakla mümkündür (HMK m. 50). Medeni haklardan yararlanma, yani hak ehliyeti tam ve sağ doğum koşuluyla ana rahmine düşme anında başlayıp, kişinin ölümüne kadar devam eder (TMK m. 28). Bu nedenle Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda taraflardan birinin ölümü hâlinde, mirasçılar mirası kabul veya reddetmemişse, bu hususta kanunla belirlenen süreler geçinceye kadar davanın erteleneceği; bununla beraber hâkimin, gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde, talep üzerine davayı takip için kayyım atanmasına karar verebileceği öngörülmüştür (HMK m. 55; HUMK m. 41). Ne var ki, Kanunda ölü kişiye karşı dava açılması halinde nasıl davranılacağı gösterilmemiştir. Kural olarak ölü kişi adına ve ölü kişiye karşı dava açılması olanağı bulunmamaktadır. Aynı şekilde kural olarak ölü kişi aleyhine dava açılması halinde davanın mirasçılara yöneltilmesine de olanak yoktur. Zira yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, ölü kişinin taraf ehliyeti bulunmamaktadır. Esasen dava açarken davacının davalının bu ehliyet durumunu araştırması beklenir. Ne var ki davacının davalının ölü olduğunu bilmemesi kimi zaman hataya dayalı olabilir. Nitekim HMK’nin 124. maddesinde; “Bir davada taraf değişikliği, ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkündür. Bu konuda kanunlarda yer alan özel hükümler saklıdır. Ancak, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edilir. Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hâkim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir. Bu durumda hâkim, davanın tarafı olmaktan çıkarılan ve aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermeyen kişi lehine yargılama giderlerine hükmeder” şeklinde düzenleme yer almaktadır. Bu maddenin gerekçesinde de vurgulandığı üzere, taraf değişikliğini mutlak olarak davalının rızasına bağlamak yargılama ilişkisini katı bir forma bağlayacaktır ki, bu da yargılamaya hakim olan ilkelerden “Usul ekonomisi ilkesi” (HMK m. 30) ile bağdaşmaz. Somut olayda; davacı vekilinin ölü kişinin gerekçeli karar başlığında gösterilmesi gerektiğine ilişkin talebinin mahkemesince reddedilmesine dair verilen ek kararda bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Bu nedenle, 23.06.2016 tarihli ek kararın onanması gerekmiştir. SONUÇ: Yapılan yargılamaya, dosya içeriğine ve temyiz olunan ek kararda yazılı gerekçelere göre yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun ek kararın ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, 25.11.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.