2. Ceza Dairesi 2020/14566 E. , 2020/9081 K.
"İçtihat Metni"Hırsızlık suçundan sanık ..."nin 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 141/1 ve 62/1. maddeleri gereğince 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair Bursa 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 29/11/2016 tarihli ve 2016/276 esas, 2016/792 sayılı karar aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 20/02/2020 gün ve 94660652-105-16-13748-2019-Kyb sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 28/02/2020 gün ve 2020/27506 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
5237 sayılı Kanun"un "Etkin pişmanlık" başlıklı 168/1. maddesinde yer alan "(1) Hırsızlık, mala zarar verme, güveni kötüye kullanma, dolandırıcılık, hileli iflâs, taksirli iflâs (…)(1) suçları tamamlandıktan sonra ve fakat bu nedenle hakkında kovuşturma başlamadan önce, failin, azmettirenin veya yardım edenin bizzat pişmanlık göstererek mağdurun uğradığı zararı aynen geri verme veya tazmin suretiyle tamamen gidermesi halinde, verilecek cezanın üçte ikisine kadarı indirilir.(1)" şeklindeki hüküm dikkate alındığında, mağdurun kullandığı cep telefonunun, sanık tarafından karakola getirtilerek soruşturma aşamasında iadesinin sağlandığı nazara alındığında, sanığın etkin pişmanlık göstererek müştekinin zararını giderdiği anlaşıldığından sanık hakkında 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 168/1. maddesinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesinde isabet görülmediğinden 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dosya kapsamına göre, sanık ...’nin yokluğunda verilen 29.11.2016 tarihli karar, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesi uyarınca tebliğ edilerek sanık hakkında anılan kararda yer alan mahkûmiyet hükmünün kesinleştirildiği anlaşılmakta ise de; 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10/2. madde ve fıkrasının, “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” hükmü ile gerçek kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak iki aşamalı bir yöntem benimsenmiş olması karşısında, öncelikle bilinen en son adres (bilinen bir adres yoksa ya da bilinen en son adres ile adres kayıt sistemindeki adres aynı ise mernis adresi olduğu belirtilmeksizin adres kayıt sistemindeki adres) esas alınarak, 7201 sayılı Kanun’un 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bilâ tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanun’un 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, merci tarafından tebligata 7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 23/1-8 ve Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerektiği gözetilmeksizin, doğrudan sanığın MERNİS adresi ile aynı olan bilinen en son adresine Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre yapılan gerekçeli karar tebliği işlemi geçersiz olduğundan, hükmün usulüne uygun kesinleşmediği belirlenmekle; kesinleşmemiş kararlara karşı kanun yararına bozma isteminde bulunulamayacağından, 29.11.2016 tarihli kararın sanık ...’ye tebliğ edilip, usulüne uygun olarak kesinleştirildikten sonra yeniden kanun yararına bozma isteminde bulunulması mümkün olup, (BURSA) 5. Asliye Ceza Mahkemesinin henüz kesinleşmeyen 29.11.2016 tarihli ve 2016/276 E., 2016/792 K. sayılı kararına yönelik kanun yararına bozma isteminin REDDİNE, 21/09/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.