14. Hukuk Dairesi 2014/3326 E. , 2014/7822 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İliç Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 29/11/2013
NUMARASI : 2009/192-2013/150
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 25.05.2009 gününde verilen dilekçe ile kadastro tespitinin iptali ile mera olarak sınırlandırılması istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 29.11.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_K A R A R_
Dava, davalı köy adına yapılan mera sınırlandırılmasının iptali ile taşınmazın davacı köy adına mera olarak sınırlandırılması istemine ilişkindir.
Mera, bir veya birden fazla köy veya kasaba halkına bağımsız veya birlikte tahsis edilmiş ya da kadimden beri hayvan otlatmak amacıyla kullanılan, hak sahiplerinin üzerinde intifa hakkı olan arazi parçasıdır. Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan mera, yaylak ve kışlaklar özel mülkiyete geçirilemez, amacı dışında kullanılamaz, zamanaşımı uygulanamaz, sınırları daraltılamaz (4342 sayılı Mera Kanunu m.3,4).
31.05.1965 tarihli ve 4/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ile “...tek başına bir köye ait bulunan mera, yaylak ve kışlakların tümünün veya bir parçasının bir başka köy sınırı içine alınmış olması halinde, sınır değişikliğinin ikinci köye bir yararlanma hakkı sağlamayacağı ve ilk köyün eskiden olduğu gibi bu yerlerden tek başına yararlanacağı” öngörülmüş olup, bu karar 4342 sayılı Mera Kanununun 29. maddesi ile de yasa hükmü haline gelmiştir. Böylece, bir köy ya da belediye sınırları içinde kalan mera, yaylak ve kışlaklar üzerinde bir başka köy veya belediyenin de intifa hakkı olabileceği kabul edilmiş, idari sınırların aidiyetin belirlenmesinde önemi olmadığı vurgulanmıştır. İdari sınırlar sadece yetkili mahkemenin saptanmasında önem arz eder.
Meraya elatmanın önlenmesi davası, kadim yararlanma hakkı olan köy veya belediye tüzel kişiliği ya da taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olması nedeniyle Hazine tarafından açılabilir. Aynı şekilde, bir yerin mera olduğu iddiasıyla köy veya belediye tüzel kişiliğinin ya da Hazinenin tapu iptali ve sınırlandırma istemiyle dava açmasına olanak vardır.
Mera, yaylak ve kışlak davalarında, tahsise ya da kadim kullanma hakkına dayanılabilir. Tahsise dayanıldığında, dayanak belgelerin, ayrıca karşı tarafın savunmasında ileri sürdükleri kayıtların tüm geldileri ile birlikte merciinden getirtilmesi, kadimlik iddiası varsa bu hususun araştırılması, gerektiğinde köyün kuruluş tarihinin İçişleri Bakanlığından sorulması ve köyün kadim ya da muhdes olup olmadığının saptanması gerekir.
Keşifte dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıkların çekişmeli mera veya yayla ile herhangi bir yararlanma ilişkisi bulunmayan, yansız anlatımda bulunabilecek, yöreyi iyi bilen ve çevre köy ya da kasabalarda yaşayan yaşlı kişilerden seçilmesi gerekir.
Mahkemece yapılacak keşifte; tahsise dayanılıyorsa tahsis kayıtlarının yerel bilirkişi ve tanıklar aracılığı ile uygulanması, dava konusu yeri kapsayıp kapsamadığının belirlenmesi, taşınmazın mera olmadığı iddiasının bulunması halinde varsa çevre taşınmazlara ait kayıtlar da uygulanarak dava konusu yeri ne şekilde okuduğunun çevre taşınmazlarla toprak yapısı kıyaslanarak uzman bilirkişiler aracılığı ile uyuşmazlığa konu yerin ve niteliğinin saptanması gerekir.
Kadimlik iddiasında ise, yerel bilirkişi ve tanıklara taşınmazın kim tarafından ve ne şekilde kullanıldığı ve sınırları sorularak sonuca gidilmelidir.
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince;
Davacı A.. Köyü vekili, köylerine ait kadim meranın kadastro tespiti sırasında davalı Kaymaklı Köyü adına mera olarak sınırlandırıldığını, tespitin iptali ile dava konusu ..mera parselinin Akdoğu Köyü Tüzel Kişiliği adına mera olarak sınırlandırılmasını istemiştir.
Davalı Kaymaklı Köyü vekili ise dava konusu meranın kendi köy hudutları içinde kaldığını ve davanın reddini savunmuş,mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli görülmemiştir. Davacı kadimlik iddiasına dayanarak meranın davacı köy adına sınırlandırılmasını istemiştir. 31.5.1965 tarih ve 2/4 sayılı İçtihadı Birleştirme kararında da vurgulandığı gibi merada kadim hak sahibi belirlenirken idari sınırlar esas alınmaz. Mahkemece mahallinde iki kez keşif yapılmış ancak, dinlenen bilirkişi ve tanık beyanlarının çelişkili ve yetersiz olduğu anlaşılmıştır. Nitekim bu durum mahkemenin de kabulündedir. Mera ihtilafları kamu düzenini ve huzurunu bozan nitelikte ihtilaflar olduğundan sonuca ulaşırken hiçbir tereddüte yer vermeyecek şekilde kapsamlı bir araştırmayı gerektirir. Dava konusu taşınmazın bulunduğu mevkiyi bilen ve taraf köylerle ilgisi bulunmayan yaşlı bilirkişiler araştırılmalı, tarafların gösterecekleri tanıklar (mümkünse dava konusu meradan faydalanma hakkı bulunmayan kişilerden) huzurunda tekrar keşif yapılmalı, dava konusu yer zeminde belirlenerek beyanları alınmalı, fen bilirkişisine keşfi izlemeye uygun kroki düzenlettirilmeli, toplanan deliller birlikte değerlendirilerek bir karar verilmelidir. Değinilen hususlar gözardı edilerek noksan inceleme ve araştırmayla sonuca gidilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenlerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, istek halinde temyiz harcının yatırana iadesine, 11.06.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.