Abaküs Yazılım
16. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/957
Karar No: 2020/164
Karar Tarihi: 04.02.2020

Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2016/957 Esas 2020/164 Karar Sayılı İlamı

16. Hukuk Dairesi         2016/957 E.  ,  2020/164 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ

    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu,
    GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:

    Yargıtay bozma ilamlarında özetle; "dava konusu 19, 31 ve 33 parsel sayılı taşınmazlar yönünden; davacı-davalı Teymür mirasçılarının dayandığı Temmuz 1289 tarih 349 sıra numaralı sicilden gelen 13.11.1948 tarih 6 sura numaralı tapu kaydı ile 1936 tarih 1 tahrir sayılı vergi kaydının dava ve temyize konu 19, 31 ve 33 parsel sayılı taşınmazlara ait olduğunun, yapılan keşif, uygulama ve toplanıp değerlendirilen delillerle belirlendiği, kural olarak kayıtların iç içe geçmeleri halinde yüzölçümü büyük olan kayda değer verilmesinin zorunlu olduğu, vergi kaydının, tutunulan tapu kaydının yüzölçümünden fazla olduğu anlaşıldığına göre 1936 tarih 1 tahrir numaralı vergi kaydına değer verilmesi gerektiğinin kuşkusuz olduğu, diğer taraftan vergi kaydında “Kıştiyan Hududu”, “Rüstem Hududu”, “Yol” ve “Köy ve Kop Yolu” nun sınır yeri olarak tarif edildiği, çekişmeli taşınmazların batı sınırında ise eylemli durumda mera taşınmazının bulunması nedeniyle kaydın batı hududunun açık kaldığı, dolayısı ile de kayıt miktar fazlasının meraya el atılarak kazanıldığının kabulünün zorunlu olduğu açıklanarak, vergi kaydının kuzeyinde tarif edilen “Kıştiyan Hududu”, doğusunda ve güneyde tarif edilen “Rüstem Hududu” esas alınarak vergi kaydına doğudan batıya doğru kapsam tayin edilmesi, vergi kaydının kapsamı olan taşınmazların davacı-davalı Teymür Ağa mirasçıları adına tesciline, vergi kayıt miktar fazlasının ise mera niteliği ile sınırlandırılmasına karar verilmesi; dava konusu 108 parsel sayılı taşınmaz yönünden, çekişmeli taşınmazın 66 parsel sayılı taşınmazın tapu ve vergi kayıt miktar fazlası olarak Hazine adına tespit edildiği, ayrıca 66 parsel sayılı taşınmazın da dava konusu olduğunun tutanak içeriği ve dosya kapsamından anlaşıldığı, dolayısı ile taşınmazlardan biri hakkında verilecek hükmün diğer davayı etkileyeceğinin kuşkusuz olduğu açıklanarak dava dosyalarının birleştirilmesi, 66 parsel sayılı taşınmaza ait davanın sonuçlanıp kesinleştiğinin anlaşılması halinde ise sözü edilen parsele ilişkin dava dosyasındaki maddi ve hukuki olgular gözetilerek bir karar verilmesi; dava konusu 18 parsel sayılı taşınmaz yönünden ise, kararın davalılar bölümünde gösterilen kişilerin komisyon kararı ile lehlerine tespit yapılan kişiler olmadığı, ayrıca taşınmazın tespitine esas alınan tapu ve vergi kayıtlarının getirtilip yöntemince uygulanmadığı açıklanarak; davanın tapulama komisyonunca lehlerine tespit kararı verilen kişilere yöneltilmesi, daha sonra ise tapu ve vergi kayıtlarının tüm tedavülleri ile getirtilerek mahalli ve teknik bilirkişiler huzuru ile yapılacak keşifte sözü edilen kayıtlar yöntemince uygulanarak kapsamlarının belirlenmesi, değişebilir sınır tespiti halinde miktar fazlasının iktisap sebepleri üzerinde durulması" gereğine değinilmiştir. Mahkemece, yapılan yargılama sonunda davacı ..."in çekişmeli 108 parsel sayılı taşınmaza yönelik davasının kabulüne, davacı Hazine’nin 18, 19, 31 ve 33 pasrel sayılı taşınmazlara yönelik davasının reddine, 19, 31, 33 parsel sayılı taşınmazlar ile 18 parsel sayılı taşınmazın 07.06.2012 havale tarihli bilirkişi raporunda (B) harfiyle gösterilen 37.000,00 metrekare yüzölçümündeki kısmının hüküm yerinde gösterilen payları oranında Teymür mirasçıları adına, 18 parsel sayılı taşınmazın (A) harfi ile gösterilen 324.900,00 metrekare yüzölçümündeki kısmının ise hüküm yerinde gösterilen payları oranında Mehmet ... mirasçıları adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı-davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1- Çekişmeli 108 parsel sayılı taşınmaza ilişkin hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde, Mahkemece, davacı ...’in dayandığı Mart 1325 tarih 2 ve 3 sıra numaralı tapu kayıtları ile 1936 tarih 88 sıra numaralı vergi kayıtlarının dava konusu taşınmazı kapsadığı, taşınmazın Cumhuriyetin ilanından beri davacının miras bırakanı Teymür ve mirasçılarının zilyetliğinde olup, mera niteliğinde olmadığı, sınırlarının sabit nitelikte olduğu ve değiştirme ve genişletme imkanı bulunmadığı gerekçesi ile yazılı şekilde karar verilmiş ise de, varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Çekişmeli taşınmaz, taşınmaza komşu 66 parsel sayılı taşınmaza uygulanan Mart 1325 tarih 2 ve 3 sıra numaralı tapu kayıtları ile 1936 tarih 88 tahrir numaralı vergi kaydının, kayıt miktar fazlası olduğu belirtilerek Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı ... ve müşterekleri adına kayıtlı Mart 1325 tarih 2 sıra numaralı “16 dönüm” miktarındaki tapu kaydı, “Mezarlık, tarik, tepe, tepe” sınırlarını, Mart 1325 tarih 3 sıra numaralı “20 dönüm” miktarındaki tapu kaydı “tepe, tepe, tarik, tepe” sınırlarını ve 1936 tarih 88 tahrir numaralı “10 hektar” miktarındaki vergi kaydı ise “yol, mera, kendi, yol” sınırlarını okumakta olup, sözü edilen kayıtlardan Mart 1325 tarih 3 sıra numaralı tapu kaydı sınırları itibari ile her yere uyabilecek nitelikte olduğu gibi, Mart 1325 tarih 2 sıra numaralı tapu kaydının sınırında okunan “mezarlık” yeri bilinemediğinden ve diğer sınırları da her yere uyabilir nitelikte bulunduğundan taşınmazlara uyduğunun ispat edilemediği, 1936 tarih 88 tahrir numaralı vergi kaydının doğu sınırında okunan “yol” sınırının zeminde mevcut olduğu, batı sınırında “mera” okumakla birlikte mera bulunmadığı, kuzey sınırında okunan “kendi” sınırının 66 parsel sayılı taşınmazın kuzeyinde bulunan 67 parsel sayılı taşınmaz olduğu, güney sınırında okunan “yol” sınırının ise taşınmazın güneyinde bulunan yol olduğu belirtilmesine göre, vergi kaydının 3 sınır itibari ile dava dışı 66 parsel ile dava konusu 108 parsel sayılı taşınmazlara uyduğu anlaşılmaktadır. Belirtildiği üzere, 1325 tarih 2 ve 3 sıra numaralı tapu kayıtlarının taşınmazlara uyduğu ispat edilememekle birlikte, mahkemenin değerlendirmesi dikkate alınarak bir an için uyduklarının kabul edilmesi halinde dahi, tapu kayıtlarının sınırlarında okunan gayri sabit sınırlar 66 ve 108 parseli kapsar şekilde gösterildiğinden tapu ve vergi kaydı iç içe girmiş olup, bu halde kayıtların iç içe girmesi nedeniyle yüzölçümü büyük olan kayda değer verilmesi gerekir. Dolayısı ile sözü edilen kayıtların, ancak, tutunulan vergi kaydının miktarı olan “10 hektar” yüzölçümü ile davacılar lehine değerlendirilebileceği kuşkusuz olup, bu kayıtların dava konusu 108 parselle birlikte uyduğu kabul edilen ve aynı zamanda da revizyon gördükleri 66 parsel sayılı taşınmaz 212.300,00 metrekare yüzölçümlü olarak davacının miras bırakanı Teymür mirasçıları adına tespit ve tescil edildiğinden, davacı murisi Teymür mirasçılarının kayıt miktarını ve belgesizden edinilebilecek miktarı aşacak şekilde yer aldıkları anlaşılmaktadır. Dolayısı ile davacıların kayda ya da belgesiz zilyetliğe dayalı olarak bu parselden taşınmaz edinebilmeleri mümkün değildir.
    Hal böyle olunca; Mahkemece, davanın reddi ile taşınmazın tespit gibi Hazine adına tesciline karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle dava konusu 108 parsel sayılı taşınmaza ilişkin hükmün BOZULMASINA,
    2- Çekişmeli 19, 31 ve 33 parsel sayılı taşınmazlara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; bozma ilamına uyulmakla taraflar yararına usuli kazanılmış hak oluşur. Bu hakkın zedelenmemesi için bozma ilamının gereklerinin tam ve eksiksiz olarak yerine getirilmesi gerekir. Önceki tarihli bozma ilamında, davalı Teymür mirasçılarının dayandığı Temmuz 289 tarih 349 sıra numaralı kökten gelen 13.11.1948 tarih 6 sıra numaralı tapu kaydı ile 1936 tarih 1 tahrir sayılı vergi kaydının dava ve temyize konu 19, 31 ve 33 parsel sayılı taşınmazlara ait olduğunun, yapılan keşif, uygulama ve toplanıp değerlendirilen delillerle belirlendiği; kural olarak kayıtların iç içe geçmeleri halinde yüzölçümü büyük olan kayda değer verilmesinin zorunlu olduğu, ayrıca çekişmeli taşınmazların batı sınırında eylemli durumda mera taşınmazının bulunması nedeniyle kaydın batı hududunun açık kaldığı, dolayısı ile de kayıt miktar fazlasının meraya el atılarak kazanıldığının kabulünün zorunlu olduğu açıklanarak; vergi kaydına, kuzeyinde tarif edilen “Kıştiyan Hududu”, doğusunda tarif edilen “yol” güneyinde tarif edilen “Rüstem Hududu” esas alınarak doğudan batıya doğru kapsam tayin edilmesi, vergi kaydının kapsamı olan taşınmazların davalı Teymür Ağa mirasçıları adına, vergi kayıt miktar fazlasının ise mera niteliği ile sınırlandırılmasına karar verilmesi gereğine değinilmiştir. Mahkemece, sözü edilen bozma ilamına uyulup uyulmama yönünde bir karar verilmemiş olmakla birlikte, bozma kararından sonra keşif ara kararı kurulup, keşif yapıldığının anlaşılmasına göre eylemli olarak bozma ilamına uyulduğunun kabulü gerekir. Ne var ki, bu şekilde bozma ilamına uyulduğu halde, gerekleri yerine getirilmemiş, bozma ilamına aykırı şekilde davacı tarafın dayandığı vergi kaydı sabit sınırlı kabul edilerek hüküm kurulmuş olup, bu haliyle verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğundan söz edilemez.
    Hal böyle olunca, davacı tarafın dayandığı vergi kaydına kuzeyinde tarif edilen “Kıştiyan Hududu”, doğusunda tarif edilen “yol”, güneyinde tarif edilen “Rüstem Hududu” esas alınarak doğudan batıya doğru kapsam tayin edilmesi, vergi kaydının kapsamı olan taşınmazların davalı Teymür Ağa mirasçıları adına tesciline, vergi kayıt miktar fazlasının ise mera niteliği ile sınırlandırılmasına karar verilmesi gerekirken, bozma kararına aykırı düşer şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle dava konusu 19, 31 ve 33 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin hükmün BOZULMASINA,
    3- Dava konusu 18 parsel sayılı taşınmaz hakkındaki hükme yönelik temyiz itirazlarına gelince; Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, bu bölüm üzerindeki zilyetliğin hak kazandırıcı süreye ulaşmış olmasına göre çekişmeli taşınmazın hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen 37.000,00 metrekare kısmına yönelik temyiz itirazları yerinde değildir.
    Çekişmeli taşınmazın hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen kısmı yönünden ise, Mahkemece, davalı M. ...’ın dayandığı tapu ve vergi kayıtlarının dava konusu taşınmazı kapsadığı, taşınmazın kayıp ve yitik kişilerden kalmadığı, mera ya da devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olmadığı, sınırlarının sabit olup, değiştirme ve genişletme imkanı bulunmadığı gerekçesi ile yazılı şekilde karar verilmiş ise de; varılan sonuç dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır. Çekişmeli taşınmaz bölümü, Temmuz 289 tarih 349 sıra numaralı kökten gelen 26.3.1953 tarih 53 sıra numaralı tapu kaydına ve 1936 tarih 1 sıra numaralı vergi kaydına dayalı olarak davalı adına tespit edilmiştir. Temmuz 289 tarih 349 sıra numaralı kökten gelen 16.11.1948 tarih 6 sıra numaralı kayıt çekişmeli taşınmaza komşu 19 parsel sayılı taşınmaza, 1936 tarih ve 1 sıra numaralı vergi kaydı ise 19, 31 ve 33 parsel sayılı taşınmazlara revizyon görmüştür. Davalının dayandığı ve tespite esas alınan tapu ve vergi kayıtlarının 19, 31 ve 33 parsel sayılı taşınmazları da kapsamına aldığı, dosya kapsamı ile belirlenmiştir. Bu tapu ve vergi kayıtlarının aynı taşınmazları kapsamına aldıklarının belirlenmesi nedeniyle miktar itibari ile fazla olan vergi kaydına değer verilmesi gerekmekte olup, vergi kaydının da bir sınırının açık kalması nedeni ile kapsamının yüzölçümü ile belirlenmesi zorunludur. Bu durumda ise, sabit sınırlardan başlanarak bu kayda kapsam tayininde, vergi kaydının 19, 31 ve 33 parsel sayılı taşınmazların bir kısmını kapsadığı, 18 parsel sayılı taşınmazı ise miktarı ile kapsamasının mümkün bulunmadığı anlaşılmaktadır. Diğer taraftan, taşınmazın mütegayyip eşhastan kalmadığı dosya kapsamı ile belirlendiği gibi, alınan mahalli bilirkişi ve tanık beyanları ile de, davalının zilyetliğinin 1953 yılında başladığının belirtilmesine göre, tespit tarihi olan 1963 yılına kadar lehine zilyetlikle kazanım koşullarının süre yönünden oluşmasının mümkün bulunmadığı, ancak taşınmazın tarım arazisi olup, Cumhuriyetin ilanından itibaren zilyet edildiğinin belirtilmesi nedeni ile davalının önceki zilyetler ile birlikte (bayileri Teymür mirasçıları ve Mehmet Yamaner ile) taşınmazda 20 yılı aşkın eklemeli zilyetliğinin bulunduğu anlaşılmaktadır. Tespit gününde 5602 sayılı yasanın 6335 sayılı yasa ile değişik 13. maddesi yürürlükte olmakla birlikte yargılamanın devamı sırasında yürürlüğe giren ve davalı açısından kazanılmış hak niteliğinde bulunan 766 sayılı Yasa"nın 33. maddesi ile zilyetlikten her bir taşınmazda 100 dönüm miktarında mülk edinilmesi mümkün bulunduğu göz önüne alındığından davalının eklemeli zilyetliğinden yararlandığı Teymür mirasçıları adına tespit edilen 37.000 metrekarelik kısım düşüldüğünde taşınmazın devamından 63.000,00 metrekare yeri eklemeli zilyetlikle kazanabileceği kuşkusuzdur.
    Hal böyle olunca; Mahkemece, taşınmazın (B) ile gösterilen kısmından başlanarak 63.000,00 metrekare yer ayrılıp, bu kısmın davalı M. ... adına, taşınmazın geriye kalan kısmının ise Hazine adına tesciline karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle çekişmeli 18 parsel sayılı taşınmaz hakkındaki hükmün BOZULMASINA, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04.02.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.










    F/A





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi