Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/4089
Karar No: 2016/14466
Karar Tarihi: 01.12.2016

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2016/4089 Esas 2016/14466 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2016/4089 E.  ,  2016/14466 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :İş Mahkemesi

    Davacı, sigortalılık başlangıç tarihinin tespitine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkemece, hükümde belirtilen gerekçelerle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    1-Davacı vekilinin temyiz istemi yönünden; Hüküm, iş mahkemeleri tarafından verilmiş olup, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu"nun 8"inci maddesi hükmüne göre, iş mahkemelerinden verilmiş bulunan nihai kararların 8 gün içinde temyiz olunması gerekir. Gıyabi hüküm 18.12.2015 tarihinde davacı vekiline tebliğ edilmiş, temyiz ise 01.02.2016 tarihinde vuku bulmuştur. Bu durumda davada 8 günlük temyiz süresinin geçmesi nedeniyle 01.06.1990 gün ve 1989/2 Esas 1990/4 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararı da göz önünde tutularak davacı vekilinin temyiz dilekçesinin süre aşımı yönünden reddine;
    2-Davacıya ait 01.07.1981 tarihli işe giriş bildirgesinin davalı Kuruma süresi içerisinde verildiğine dair uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, fiili çalışma olgusunun yöntemince kanıtlanmış olup olmadığı, mahkemece bu yönde yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. Mahkeme her ne kadar hükmün gerekçesinde davanın reddi gerekirken yapılan maddi hata sonucunda davanın kabulüne verildiğini belirterek davanın kabulüne karar vermişse de, gerekçede belirttiği davanın esasına yönelik değerlendirmeyle ve bu karara göre hazırlanan hüküm fıkrası isabetli bulunmamıştır.
    Hukuk Genel Kurulunun 21.09.2011 tarih 2011/10-527 E., 2011/552 K. sayılı ilamında da belirtildiği gibi, “Fiili veya gerçek çalışmayı ortaya koyacak belgeler, işe giriş bildirgesiyle birlikte, 506 sayılı Kanunun 79.maddesinde belirtilen ve sigortalının çalışma gün sayısını, kazanç durumunu, çalışma tarihleriyle birlikte ortaya koyan aylık sigorta gün bildirgeleri ile Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin
    17. maddesinde belirtilen dört aylık dönem bordroları gibi kuruma verilmesi zorunlu belgelerdir. Yöntemince düzenlenip süresi içerisinde kuruma verilen işe giriş bildirgesi, kişinin işe girdiğini göstermekte ise de, fiili çalışmanın varlığının ortaya konulması açısından tek başına yeterli kabul edilmesi olanaklı değildir. Sigortalılıktan söz edebilmek için, çalışmanın varlığı, Yargıtay uygulamasında 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesine dayalı sigortalılığın tespiti davaları yönünden kabul edilen ilkelere uygun biçimde belirlenmelidir. Zira, sigortalılığın başlangıcına yönelik her dava sigortalılığın tespiti istemini de içerir. Aksine düşünce, özellikle yaşlılık aylığının kabulü için öngörülen sigortalılık süresi yönünden gerçekten çalışanlar ile çalışmayanlar arasında adaletsiz ve haksız bir durum yaratır. Bu nedenle, işe giriş bildirgesinin verildiği ancak yasal diğer belgelerin bulunmadığı durumlarda çalışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalı, kamu düzenine dayalı bu tür davalarda hakim, görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemeli; bu cümleden olmak üzere, işyerinde tutulması gerekli puantaj kayıtları, ücret bordroları ve gerekli dosyalar ile, kurumdaki belge  ve kağıtlardan yararlanmalı, ücret bordroları puantaj kayıtları getirtmeli, müfettiş raporları olup olmadığı araştırmalı, işyeri çalışanlarını saptamalı ve sigortalının bu işte ne kadar süre ile çalıştığını açıklamalı, gerektiğinde komşu işyeri çalışanlarının bilgilerine de başvurarak gerçek çalışma olgusunu, somut ve inandırıcı bilgilere dayalı biçimde ortaya koymalıdır.
    Somut davada, eldeki mevcut delillere göre değerlendirme yapma zorunluluğu bulunmakta olup Kurum kayıtlarına geçen işe giriş bildirgesi, fiili çalışma olgusunu doğrulayan davacı tanıkları ile resmi kayıtlar gözetildiğinde, davacının işe giriş bildirgesinin verildiği tarihte, davalı işveren yanında çalıştığının kabulü zorunludur. Ayrıca 506 sayılı Yasanın 60/G maddesinde,“bu maddenin uygulanmasında; 18 yaşından önce malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tâbi olanların sigortalılık süresi, 18 yaşını doldurdukları tarihte başlamış kabul edilir. Ancak bu tarihten önceki süreler için ödenen Malullük, Yaşlılık ve Ölüm Sigortaları primleri, prim ödeme gün sayılarının hesabına dahil edilir” hükmü karşısında, davacının, aynı Yasanın geçici 54. maddesi kapsamında 01.04.1981 tarihinden önce malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi tescilinin bulunmadığı da nazara alınarak, 05.09.1967 doğumlu olan davacı yönünden, sigortalılık başlangıç tarihinin 18 yaşını doldurduğu 05.09.1985 tarihi olarak kabulü gerekirken, hatalı değerlendirme sonucu, yazılı şekilde karar verilmesi de, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    Ne var ki; bu hususların düzeltilmesi, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hüküm bozulmamalı, 6217 sayılı Kanun’un 30’uncu maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen geçici 3’üncü madde atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438’inci maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır.
    SONUÇ : 1- Hüküm fıkrasının 1. bendinin silinerek yerine “Davanın Kabulüne, davacının 506 sayılı Yasanın 60-G maddesine göre sigortalılık başlangıç tarihinin 18 yaşını ikmal ettiği 05.09.1985 tarihi olduğunun ve 01.07.1981 tarihindeki bir günlük çalışmaya yönelik ödenecek sigorta priminin, prim ödeme gün sayısının hesabına dahil edilmesi gerektiğinin tespitine,”
    2- Hüküm fıkrasının 3. bendinin silinerek yerine, “Davacı vekille temsil edildiğinden karar tarihindeki A.A.Ü.T’ye göre 1.500,00.-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
    3- Hüküm fıkrasının 4. bendinin silinerek yerine, “Davacı tarafça yapılan 473,45.-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine”, sözcüklerinin yazılmasına,
    4- Hüküm fıkrasının 5. bendinin silinerek hükümden çıkarılmasına ve hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 01.12.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi