Esas No: 2022/5016
Karar No: 2022/9131
Karar Tarihi: 21.06.2022
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2022/5016 Esas 2022/9131 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davanın konusu trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istemidir. Davacılar, çocuklarının ölümüne sebep olan aracın sigortalı olduğunu belirterek destekten yoksun kalan anne ve baba için toplam 3.000 TL tazminat talep etmişlerdir. Daha sonra ıslah edilen dava sonucunda, davacı anne ve baba için toplam 67.615,61 TL tazminatın davalıdan tahsil edilerek ödenmesi kararlaştırılmıştır. Ancak hüküm kısmında gerekçe kısmına aykırı bir tutarsızlık bulunduğu gerekçesiyle kararın bozulması gerektiği belirtilmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297/1-c ve 298. maddeleri gereğince mahkeme kararının açık, anlaşılır ve çelişkisiz olması ve gerekçe ve hüküm arasında sıkı bir bağ olması gerekmektedir.
- Anayasa'nın 141. maddesi gereği bütün mahkemelerin kararlarının gerekçeli olması zorunludur.
- 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297/1-c maddesi, mahkeme kararının açık, tutarlı ve denetlenebilir olmasını hükme bağlamaktadır.
- Mahkemenin gerekçeli kararında, tarafların iddia ve savunmalarının, delillerin ve hukuki sebeplerin açık ve anlaşılır bir şekilde belirtilmesi gerekmektedir. Gerekçe ve hüküm arasında sıkı bir bağ olmalıdır.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili; 26/04/2013 tarihinde .....plakalı aracın müvekkillerin çocuğu.....'a çarparak ölümüne sebep verdiğini, aracın ... tarafından ..... numaralı ... poliçesi ile sigortalı olduğunu, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak çocuklarının desteğinden yoksun kalan davacı anne için 1.000,00 TL, baba için 1.000,00 TL, küçük çocuklar için ayrı ayrı 500,00 TL olmak üzere toplam 3.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının ve cenaze ve defin masraflarının davalı şirkete yaptıkları 26/07/2013 başvuru tarihinden ticari faizi ile tahsilini talep etmiştir. Davacılar vekili; 03/07/2014 tarihinde taleplerini anne Müzeyyen için 48.957,63 TL, baba Nurettin için 13.917,98 TL, cenaze giderleri için 4.740,00 TL olmak üzere toplam 67.615,00 TL için davasını ıslah etmiştir.
Davalı vekili; davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporu ile Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesi'nin 2018/4832 Esas-2020/1743 karar sayılı 19.02.2020 günlü bozma kararına göre; davanın kısmen kabulü ile, davacı anne için 6.005,94TL, davacı baba için 2.087,69 TL, destekten yoksun kalma tazminatı ile 250,00 TL cenaze ve defin masrafı olmak üzere toplam 8.343,63 TL tazminatın temerrüd tarihi olan 26/07/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalıdan alınarak davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacı ... ve ... için açılan davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, trafik kazası sebebiyle destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Bilindiği üzere Anayasa’nın 141. maddesi gereğince bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olması gereklidir. Gerekçenin önemi Anayasal olarak hükme bağlanmakla gösterilmiş olup gerekçe ve hüküm birbirine sıkı sıkıya bağlıdır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297/1-c maddesi, bir mahkeme hükmünün kapsamının ne şekilde olması gerektiğini açıklamıştır. Buna göre bir mahkeme hükmünde, tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla, bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin birer birer, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde hükümde gösterilmesi gereklidir. Bu kısım, hükmün gerekçe bölümüdür. Gerekçe, hakimin (mahkemenin) tespit etmiş olduğu maddi vakıalar ile hüküm fıkrası arasında bir köprü görevi yapar.
Bu hükümler yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereği ve kamu düzeni ile ilgili olup yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar, kararın gerekçesinin de sonucu ile tam bir uyum içinde, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta olması zorunludur. Yargıtay'ın hukuka uygunluk denetimi yapabilmesi için de ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş bir hüküm bulunması gerektiği açıktır.
Mahkemece kararın gerekçe kısmında bozma ilamı doğrultusunda ATK dan kusur raporu alınarak dosya hesap bilirkişisine tevdi edilmiş hesap bilirkişi raporu ve ek raporunda davalının kazanılmış haklarına riayet edilmediği dosya arasında bulunan 20/05/2014 tarihli bilirkişi raporundaki esas alınan kusur oranı ile ATK raporundaki kusur oranlarının aynı olduğu hesap raporunun temyiz incelemesinden geçtiği anlaşılmakla ilk alınan hesap raporu davalının kazanılmış hakları ihlal olmadığı anlaşılmakla bu rapor esas alınarak davanın kısmen kabulüne İlçe Müftülüğünden gelen yazı cevabında kefen parasının 250,00TL olduğu anlaşıldığından cenaze giderleri yönünden kısmen kabulü ile davacı ... (anne) için 48.957,63 TL, davacı ... (baba) için 13.917,98 TL olmak üzere toplam 62.875,61 TL destekten yoksun kalma tazminatı ile 4.740,00 TL cenaze ve defin masrafı olmak üzere toplam 67.615,61 TL tazminatın 22/06/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara ödenmesine, Emre ve Yusuf için açılan davanın ise reddine karar vermek gerektiği kanaatine varıldığı gerekçe kısmında belirtilmiş iken hüküm kısmında bu gerekçeden farklı miktarda davacı anne için 6.005,94 TL, davacı baba için 2.087,69 TL ve 250,00 TL cenaze ve defin masrafı olmak üzere toplam 8.343,63 TL'ye karar verilmesi çelişki oluşturmaktadır.
Bu durumda, mahkemece; yukarıda açıklanan yasa hükümlerine ve içtihada uygun şekilde; hüküm çelişkisi içermeyen kendi içinde tutarlı, maddi olaya ve talebe uygun, denetime elverişli gerekçeli karar oluşturulmak gerekirken, Anayasa ile 6100 sayılı HMK'nın 297 ve 298. maddelerine aykırı şekilde, hükümde çelişki ve infazda tereddüt yaratacak şekilde karar yazılması doğru görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
2-Bozma nedenine göre, davacılar vekili ve davalı vekili tarafından temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekili ve davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle bozma nedenine göre davacılar vekili ve davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılar ve davalıya geri verilmesine 21/06/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.