14. Hukuk Dairesi Esas No: 2013/15861 Karar No: 2014/7756 Karar Tarihi: 10.06.2014
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2013/15861 Esas 2014/7756 Karar Sayılı İlamı
14. Hukuk Dairesi 2013/15861 E. , 2014/7756 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 21.05.2008 gününde verilen dilekçe ile suya elatmanın önlenmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 22.03.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R Davacılar, davalıya ait taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesine kaynak haklarının şerh edilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemce, davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü davacılar vekili temyiz etmiştir. TMK"nın 756. maddesine göre; kaynaklar, arazinin bütünleyici parçası olup, bunların mülkiyeti ancak kaynadıkları arazinin mülkiyeti ile birlikte kazanılabileceği belirtilmiştir. Gerçek kaynağın suyu bir akiferden gelir. Su çıkışı bir noktadan veya bir alandan olabilir. Bu alana kaynak alanı denir. Kaynak, yer altı suyunun doğal olarak yeryüzüne çıkması halidir. Kaynak suyu kendiliğinden kaynadığı arazinin hudutlarını aşacak debide ise ya da malikinin ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra fazlası varsa genel su kabul edilir ve komşular yararlanabilir. Uygulamada kaynak; “yer altı suyunun üst düzeyinin yer yüzeyini kestiği yer” olarak tanımlanmaktadır. Yer altı suyu doğal yoldan yeryüzüne çıkmamış, drenaj vs. yollarla çıkarılmış ise, kaynak olarak değil, drenaj veya kuyu vs. isimlerle anılır. Bu şekilde insan eliyle çıkarılan sular, yeraltı suyu olarak kabul edilir. Yeraltı suları, kamu yararına ait sulardandır. Arza malik olmak, onun altındaki yeraltı sularına da malik olmak sonucunu doğurmaz (TMK. md. 756/3).Arazisinde faydalı ihtiyaçları için yeter miktarda su bulunmayan veya bu suyu elde etmesi fahiş masrafı icabettiren bir kimsenin, komşu arazideki yeraltı suyundan istifade şartları 20. maddede sözü geçen tüzükte belirtilir. (167 Sayılı Yer Altı Suları Kanunu 1-6. madde). Başkasının arazisinde bulunan kaynaklar üzerindeki hak, bir irtifak hakkı olarak tapu kütüğüne tescil ile kurulur ( TMK. md. 756/2). Bu hüküm gereğince kaynak hakkı ancak tapuda resmi senet yolu ile davalı tapu malikinin rızası ile kurulabilir. Ne var ki bu düzenleme de sadece özel sulara ilişkindir. Somut olayda; mahkemece mahallinde yapılan keşif sonucu alınan 11.03.2013 tarihli bilirkişi raporundan anlaşıldığı üzere davalıya ait taşınmazda bulunan dava konusu su, genel su niteliğindedir. Genel sulardan herkesin kadim ve öncelik hakkını ihlal etmemek şartıyla yararlanma hakkı bulunduğundan, bu suların TMK 715/2 ve 999. maddeleri gereğince tapuya tescili mümkün değildir. Bu durumda davacıların kaynak hakkının tapu kaydına şerh edilmesi talebinin bu gerekçe ile reddine karar verilmesi gerekirken, değişik bazı gerekçelerle reddedilmiş olması doğru görülmemiş ise de bu husus kararın bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HUMK’nın 438/7. maddesi gereğince hükmün gerekçesinin değiştirilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün gerekçesinin yukarıdaki şekilde DEĞİŞTİRİLEREK DÜZELTİLMİŞ bu gerekçe ile ONANMASINA, peşin yatırırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, 10.06.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.