8. Hukuk Dairesi 2016/18390 E. , 2019/5523 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali Ve Tescil, Olmaz İse Alacak
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, tapu iptal ve tescil talebinin reddine, alacak talebinin kabulüne karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı vekili, vekil edeninin, davaya konu 20 numaralı bağımsız bölümü, 1.10.2012 tarihli taşınmaz satış sözleşmesi ile satın aldığını, satış sözleşmesi uyarınca aylık ödemelerin davalıya yapıldığını, buna rağmen sözleşmenin davalı tarafından haksız olarak tek taraflı şekilde feshedildiğini açıklayarak, dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile vekil edeni adına tesciline, olmaz ise taşınmazın rayiç bedelinin davalıdan alınmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, satış sözleşmesinin gerekli şekil şartını taşımadığından geçerli olmadığını, sözleşmesinin vekil edeni tarafından haklı nedenle feshedildiğini, davacının sözleşmeye konu taşınmazın bedelini tam olarak ödemediğini beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacının tapu iptali ve tescil talebinin reddine, davacı tarafından ödenen 51.090,00 TL’nin, dava konusu dairenin davalıya teslim edildiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınmasına karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; tapuda kayıtlı taşınmazın tapu dışı yolla satın alınması nedenine dayalı iptal ve tescil, olmadığı takdirde satışa konu dairenin rayiç bedelinin iadesi isteğine ilişkindir.
1-Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davacı tarafın, tapu iptali ve tescil isteğinin reddine yönelen temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-Bilindiği üzere; tapulu taşınmazların satışı TMK"nin 706, BK"nin 213 (6098 sayılı TBK"nin 237.), 2644 sayılı Tapu Kanunu"nun 26 ve Noterlik Kanunu"nun 60 ve 89. maddeleri gereğince, resmi şekilde yapılmadıkça hukuken geçerli bir sonuç doğurmaz ve satın alana herhangi bir mülkiyet hakkı bahşetmez. Davacı, iptal ve tescile ilişkin isteğinin kabul edilmemesi halinde ödediği bedel yönünden tazminat talebinde bulunmuştur. Harici satışın hüküm ifade etmemesi durumunda taraflar verdiklerini geri alabilirler. 10.07.1940 tarihli ve 1939/2 Esas, 1940/77 Karar sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararına göre “Haricen yapılan (tapu memuru huzurunda yapılmayan) taşınmaz mal satışından dönüldüğünde, satış bedelini geri vermeyen taraf, parası geri verilinceye kadar yararlandığı ürünleri ödemek ve ecrimisil vermekle yükümlü değildir.” Şu halde Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararına göre geçersiz sözleşmelerde, akdin geçersizliği sebebiyle her iki taraf verdiğini geri alabilir.
Geçerli bir sebebe dayanmaksızın bir kişinin mal varlığından diğerinin mal varlığına kayan değerlerin eksiksiz iadesi, denkleştirici ... düşüncesine dayanır. Denkleştirici ... ilkesi ise, haklı bir sebep olmaksızın başkasının mal varlığından istifade ederek kendi mal varlığını artıran kişinin elde ettiği bu kazanımı geri vermek zorunda olduğunu ve eski hale getirmede mal varlığında artış olan tarafın yükümlülüğünün bulunduğunu ifade eder. Ülkemizde yaşanan ve uzun yıllar boyu yüksek oranlarda seyreden enflasyon nedeni ile belli bir miktar paranın verildiği tarihteki alım gücü ile aynı miktar paranın aradan geçen zamana bağlı olarak iade günündeki alım gücünün farklı ve çok daha az olduğu bir gerçektir. Hukuken geçersiz sözleşmeler tasfiye edilirken, denkleştirici ... kuralı gözardı edilmemelidir.
Davacı taraf, dava dilekçesinde, dava konusu taşınmazın rayiç bedelinin iadesini talep etmiş olmakla, “çoğun içinde az da vardır” kuralı gereğince, ödediği bedelin iadesini denkleştirici ... kuralı uyarınca talep ettiği kabul edilerek, Mahkemece, toplanmış ve toplanacak delillere göre ve denkleştirici ... ilkesi çerçevesinde, bu alanda uzman bir serbest muhasebeci ya da mali müşavir ve bir bankacıdan oluşacak bilirkişi heyeti vasıtası ile, davacı tarafça ödenen bedelin, 10.07.1940 tarihli ve 1939/2 Esas, 1940/77 Karar ile 07.06.1939 tarihli ve 1936/31 Esas, 1939/47 Karar sayılı YİBK kararlarının kapsamları ve TEFE-TÜFE endeksleri, altın-döviz kurlarındaki artışlar, memur ve işçi ücretlerindeki artışlar gözetilerek dava tarihine kadar ulaştığı değer saptanarak, müktesep haklar korunmak suretiyle, bu miktarın hüküm altına alınması gerekirken, ödenen bedelin iadesine karar verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Davacı tarafın, temyiz itirazları yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenle yerinde olduğundan kabulüyle, usul ve yasaya uygun bulunmayan hükmün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davacı tarafın sair temyiz itirazlarının (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle REDDİNE taraflarca HUMK"un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 29.5.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.