15. Ceza Dairesi Esas No: 2014/24645 Karar No: 2017/10274 Karar Tarihi: 08.05.2017
Güveni kötüye kullanma - tehdit - hakaret - Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2014/24645 Esas 2017/10274 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Sulh Ceza Mahkemesi tarafından verilen bir kararda, sanığın güveni kötüye kullanma suçundan beraat ettiği ancak tehdit suçundan mahkum olduğu ve hakaret suçundan ise hüküm kurulmasına yer olmadığı belirtilmiştir. Davada, sanığın denetimi kendisinden istenen resmi belgeleri vermeyerek güveni kötüye kullanma suçu işlediği, katılanı tehdit ettiği ve hakaret ettiği iddia edilmiştir. Mahkeme, tehdit suçunun sabit olduğunu ve güveni kötüye kullanma suçuna dair kesin bir delil elde edilemediğini göz önünde bulundurarak beraat kararı vermiştir. Kanuna göre, 106/1-1, 52/2 ve 52/4 maddeleri gereğince tehdit suçundan mahkumiyet hükmü verilmiştir. Ayrıca, 6763 sayılı Kanunun 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK\"nın 253 ve 254. madde fıkralarına göre uzlaştırma işlemleri yapılmadan önce sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini zorunluluğu belirtilmiştir.
15. Ceza Dairesi 2014/24645 E. , 2017/10274 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Ceza Mahkemesi SUÇ : Güveni kötüye kullanma, tehdit, hakaret HÜKÜM : 1-Tehdit suçundan; 106/1-1, 52/2,52/4.maddeleri gereğince mahkumiyet, 2-Hakaret suçundan; hüküm kurulmasına yer olmadığına, 3-Güveni kötüye kullanma suçundan; beraat
Güveni kötüye kullanma suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm ile hakaret suçundan hüküm kurulmasına yer olmadığına ilişkin karar katılan vekili tarafından, tehdit suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü; Katılan ile sanığın suç tarihinden önce yöneticilik yaptıkları Bayrampaşa Polis Hizmetleri isimli derneğin denetimi için katılan tarafından sanıktan istenilen resmi belgeleri vermeyerek güveni kötüye kullanma suçunu işlediği ayrıca, sanığın katılanın cep telefonuna "canını aldırırım" şeklinde mesaj çekerek tehdit ettiğini ve sanığın katılana hakaret ettiğinin iddia edildiği olayda; 1-Sanık hakkında güveni kötüye kullanma suçundan beraatine ilişkin hüküm ile hakaret suçundan hüküm kurulmasına yer olmadığına ilişkin kararın katılan vekili tarafından yapılan temyiz talebinin incelenmesinde; Mahkemece katılan beyanı, sanık savunması, tanıkların beyanları ile tüm dosya kapsamında sanığın katılanı tehdit ettiğinin sabit olması gerekçesiyle tehdit suçundan vermiş olduğu mahkumiyet hükmünde, ayrıca mahkemece tüm dosya kapsamında sanığın güveni kötüye kullanma suçunu işlediğine dair her türlü şüpheden arınmış tam ve kesin bir delil elde edilemediği gerekçesiyle vermiş olduğu beraat hükmü ile sanık hakkında iddianamede sanığın müştekiye yönelik hakaret eylemini nasıl gerçekleştirdiğinin anlatılmamamış olması karşısında tüm dosya kapsamından hakaret suçundan açılan bir dava olmadığı gerekçesiyle sanık hakkında verilen hüküm kurulmasına yer olmadığına dair kararda bir isabetsizlik görülmemiştir. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin atılı hakaret ve güveni kötüye kullanma suçlarının sübut bulduğuna yönelik temyiz itirazının reddiyle hükmün ve hüküm kurulmasına yer olmadığına ilişkin kararın ONANMASINA, 2-Sanık hakkında tehdit suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik sanık müdafii tarafından yapılan temyiz talebinin incelenmesinde; Sanığa yüklenen tehdit suçu nedeniyle, hükümden sonra 02.12.2016 tarih ve 29906 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanunun 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK"nın 253. ve 254. madde fıkraları gereğince uzlaştırma işlemleri için gereği yapılarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini zorunluluğu, Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca sair hususlar incelenmeksizin hükmün BOZULMASINA, 08/05/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.