8. Hukuk Dairesi 2018/13751 E. , 2019/5518 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne kısmen reddne karar verilmiş olup hükmün davalılardan Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacılar vekili, dava dilekçesinde parsel numaraları belirtilen taşınmazların, vekil edenlerinin murisi Suriye uyruklu...’a ait olduğunu, murisin 13.6.1966 tarihinde vefat ettiğini, vefat etmeden önce tüm mirasçıların onayı ile 17.6.1959 tarihinde miras taksim sözleşmesi düzenleyerek Türkiye’deki mallarını çocukları Halil ve ...’a, Suriye’deki mallarını ise diğer mirasçılarına bıraktığını açıklayarak, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile veraset ilamındaki hisseleri oranında vekil edenleri adına tesciline karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında 29 parsel sayılı taşınmaz ile ilgili davasından vazgeçtiğini bildirmiştir.
Davalılardan Hazine vekili davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile, dava konusu 11, 12, 13, 32, 90, 91, 286, 372, 373, 614, 443, 451, 480 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile ... oğlu Hannan mirasçıları ... ile ..."nun 1/2 hisseleri oranında mirasçılıklarının tespiti ile ... ve ... mirasçıları adına hisseleri oranında tesciline, davacının 29 nolu parsel sayılı taşınmaz ile ilgili davasından feragat ettiği anlaşıldığından feragat nedeniyle reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davalılardan Hazine vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
1. T.C. Anayasası"nın 141. maddesi hükmü uyarınca, duruşmaların aleniyeti kuralı gereği, tefhim edilen kısa karar ile gerekçeli kararın birbirine aykırı ve çelişik olmaması gerekir. Buna göre, yargılama açık olarak yapılacak ve HMK"nun 297/2. maddesi hükmü gereğince de yargılama sonunda verilen kararda taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan haklar sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde açıkça gösterilir. Aynı Kanun"un 298/2. maddesi hükmü ise, sonradan yazılacak gerekçeli kararın tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağını amirdir. Bu nedenle Mahkeme hükmü tek olduğundan ve kısa kararla aynı sonuçları taşıyacağından kısa karar ve gerekçeli karar arasında çelişki halinde ortada yasaya uygun bir hükmün varlığından söz edilemez. Nitekim Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulunun 10.04.1992 tarihli ve 7/4 sayılı kararında, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili bulunmasının bozma nedeni sayılacağı belirtilmiş olup, Mahkemece yapılacak iş; önceki karar ile bağlı olmaksızın çelişki giderilmek suretiyle yeni bir karar vermekten ibarettir.
Somut olayda;
Mahkemece verilen kısa kararda; “Davacının ... Köyü 29 nolu parsel ile ilgili davasından vazgeçtiği anlaşıldığından karar verilmesine yer olmadığına” denildiği halde, gerekçeli kararda; “Davacının ... Köyü 29 nolu parsel ile ilgili davasından feragat ettiği anlaşıldığından feragat nedeniyle reddine” karar verilmiş ve bu şekilde kısa karar ile gerekçeli kararın hüküm fıkrası arasında çelişki oluşturulmuştur.
Hüküm, bu nedenle Kanuna, tarih ve numarası anılan Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı"na aykırı olarak tesis edildiğinden bozulması gerekmiştir.
2. Ayrıca, davalılar ... ve müşterekleri davaya dahil edilmelerine ve bozma öncesi 2010/276 Esas ve 2013/488 Karar sayılı karar başlığında davalı gösterilmelerine rağmen, bozma sonrası karar başlığında davalı olarak gösterilmeyerek, gerekçeli karar tebliği yapılmaması da doğru olmamıştır.
SONUÇ: Davalılardan Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulüyle, yerel mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla uygulanacak olan 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalılardan Hazine vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK"un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine,
29/05/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.