16. Hukuk Dairesi 2014/4783 E. , 2014/4422 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSCEHİSAR SULH HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/10/2013
NUMARASI : 2010/264-2013/157
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu K. Köyü çalışma alanında bulunan 101 ada 497 parsel sayılı 37.361,29 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ham toprak vasfıyla Hazine adına tespit ve tescil edildikten sonra ifrazen aynı ada 526 ve 527 parsel sayılı 437,73 ve 437,72 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar oluşturularak Hazine adına ham toprak vasfıyla tescil edilmiştir. Davacı Ö.. K.., kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak 101 ada 526 ve 527 parsel sayılı taşınmazlar hakkında tapu iptal ve tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulü ile çekişmeli 101 ada 526 ve 527 parsel sayılı taşınmazların Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile davacı Ö.. K.. adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı dava dilekçesi ile kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile edinme koşularının kendi lehine oluştuğu iddiası ile dava açmıştır. Mahallinde yapılan keşifte yerel bilirkişi ve tanıklar taşınmazların davacının miras bırakanı M. K.ın zilyetliğinde iken ölümü ile davacının kullanımına geçtiğini beyan etmişlerse de, taşınmazın davacıya nasıl intikal ettiği konusundaki bilgileri sorulmamış, bu husus davacıya da açıklattırılmamıştır. Hal böyle olunca, mahkemece, davacı tarafa dayandığı zilyetlik olgusunun miras bırakandan intikalen gelen eklemeli zilyetlik olup olmadığı, miras bırakandan gelen zilyetliğine dayanıyorsa kendi adına tapu iptali ve tescil istemi ile dava açıldığı dikkate alınarak ne sebeple kendi adına tescil istendiği açıklattırılmalıdır. Davacı tarafından, miras bırakanın ölümden sonra taksim yapıldığı iddiası da ileri sürülmediğine göre murisin terekesinin TMK’nın 701 ve 702. maddeleri gereğince elbirliği mülkiyet hükümlerine tabi olduğu, TMK"nın 702. maddesi gereğince dava gibi tasarrufi işlemlerde oybirliği aranacağı bu sebeple kural olarak terekeye dahil taşınmazlarda üçüncü kişilere karşı tüm mirasçıların birlikte dava açmaları gerektiği göz önüne alınarak davacının aktif dava ehliyetinin bulunup bulunmadığı üzerinde durulmalıdır. Öte yandan ziraat bilirkişisinin, taşınmazların tarım yapmaya elverişli olmayan ham toprak vasıflı olduklarını bildirir raporu ile yerel bilirkişi ve tanık sözleri arasındaki taşınmaz üzerindeki zilyetlik durumuna ilişkin çelişki de giderilmemiş, taşınmaz üzerinde sürdürüldüğü iddia olunan zilyetliğin başlangıç tarihi ile ekonomik amaca uygun olarak sürdürülüp sürdürülmediği tespiti için hava fotoğrafı incelemesi yapılmamıştır. Doğru
sonuca varılabilmesi için, kadastro tespit tarihinden önceki zilyetlik durumunun tespiti amacıyla bu tarihten geriye doğru 15-20-25 yıl öncesine ait üç ayrı tarihte çekilmiş stereskopik hava fotoğrafları getirtildikten sonra, mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve aynı yönteme göre tespit edilecek taraf tanıkları ile daha önce dinlenilen tanıklar, 3 kişiden oluşan ziraat mühendisi, fotogrametri ve harita mühendisi bilirkişiden oluşacak bilirkişi kurulu huzuruyla yeniden keşif yapılmalıdır. Taşınmazın başında yapılacak keşif sırasında dinlenilecek yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmazın geçmişle ne durumda bulunduğu, kim tarafından ne zamandan beri ne suretle kullanıldığı, muristen gelen taşınmazların paylaşım, satış veya bağış yoluyla davacıya geçip geçmediği araştırılmalı, geçerli bir hukuki sebep ile taşınmazların davacıya intikal ettiğinin kanıtlanamaması halinde terekeye dahil taşınmaz üzerinde sürdürülen zilyetliğin mirasçılık sıfatına dayanması nedeniyle bir veya birkaç mirasçının tek başına üçüncü kişilere karşı dava açma ehliyeti bulunmadığı göz önüne alınmalı, geçerli bir hukuki sebebin varlığının kanıtlanması halinde çekişme konusu taşınmazların kadastro paftasındaki konumu bilgisayar programı aracılığıyla uydu ve hava fotoğraflarına aktarılmalı, dava konusu edilen bu yerin tespit tarihinden 20 yıl önceki ve hali hazırdaki niteliği, konumu, bitki örtüsü, ekonomik amacına uygun olarak zilyetliğin var olup olmadığı var ise ne zaman başlayıp ne zamandır devam ettiğinin belirlenmesine çalışılmalı, fotogrametri uzmanına belirtilen tarihlerde çekilmiş hava fotoğrafı üzerinde stereskop aleti ile inceleme yaptırılmalı, tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri de bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan söz konusu bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, teniyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 14.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.