16. Hukuk Dairesi 2014/4659 E. , 2014/4403 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : TÜRKOĞLU ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/09/2012
NUMARASI : 2012/143-2012/297
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Tapu Müdürlüğünce 3402 sayılı Yasa"nın 22. maddesine göre kısmen iki kez kadastro tespiti yapıldığı, davacı M. İ. Tekstil Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi adına tapuda kayıtlı bulunan 289 parsel sayılı 25.000 metrekare yüzölçümündeki taşınmazın 3118,75 metrekare, 290 parsel sayılı 48.676,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmazın 6877,25 metrekare, 291 parsel sayılı 36.082,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmazın 4749,25 metrekare yüzölçümündeki bölümlerinin mükerrer olduğu gerekçesiyle bu bölümlerin terkin edileceği bildirilmiştir. Davacı M.İnşaat Tekstil Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi vekili, yapılan işlemin hatalı olduğu iddiasına dayanarak iptali istemi ile dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Kadastro Müdürlüğünce düzenlenen 22.12.2010 tarihli üst yazı ve ekindeki belgelerden Ç.H.Köyü 289, 290, 291 parsel sayılı taşınmazların bir bölümünün kadastrosu daha evvel yapılan ve kesinleşen Ş. Köyü 446 parsel ile Ç. Köyü 295 ve 328 parsel sayılı taşınmazlar ile mükerrerlik oluşturduğu belirtilerek idari yoldan oluşmuş 287 parsel sayılı taşınmazın ifrazı ile oluşan ve davacı Şirket adına kayıtlı 289, 290, 291 parsel saylı taşınmazların sırasıyla 3118,74, 6877,25, 4749,25 metrekare yüzölçümündeki bölümlerinin terkin edileceği bildirilmiştir. Mükerrer Kadastroyu düzenleyen 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 22. maddesi “Evvelce tespit, tescil veya sınırlandırma suretiyle kadastro veya tapulaması yapılmış olan yerlerin yeniden kadastrosu yapılamaz. Bu gibi yerler ikinci defa kadastroya tabi tutulmuşsa, ikinci kadastro bütün sonuçlarıyla hükümsüz sayılır ve Türk Medeni Kanunu"nun 1026. maddesine göre işlem yapılır. Süresinde dava açılmadığı takdirde, ikinci defa yapılan kadastro, tapu sicil müdürlüğünce re’sen iptal edilir.” hükmünü havidir. Bu hüküm uyarınca, daha önce kadastrosu yapılan bir taşınmazın yeniden kadastroya tabi tutularak tapuya tescil edilmiş olduğunun anlaşılması halinde, ilk yapılan kadastro çalışmasına itibar edilir. Ne var ki; Kadastro Müdürlüğünce yapılan işlemde neden mükerrerliğe sebebiyet verildiği hususlarında herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığı gibi, mahkemece, taşınmazlar başında yapılan keşif
sonucunda fen bilirkişi tarafından düzenlenen raporda dahi bu hususlarda açıklama yapılmamıştır. Diğer bir anlatımla fen bilirkişi raporu ile Kadastro Müdürlüğünce yapılan işlemin doğruluğu denetlenememektedir. Hal böyle olunca, mahkemece sağlıklı bir karar verilebilmesi için öncelikle, dava konusu taşınmazların ilk kadastro tespitlerine ait ölçü krokileri, ölçü ve hesap çizelgeleri, paftaların oluşumunda esas alınan diğer belgeler ile her iki köy arasındaki çalışma alanı sınırlarını belirleyen haritalar, ilk tesis kadastrosunun yapıldığı tarihlere en yakın tarihlerde çekilmiş hava fotoğrafları, taşınmazların son halini gösteren uydu fotoğrafları ile varsa ortofotolar getirtilmeli; bundan sonra mahallinde harita ya da jeodezi mühendisi bilirkişi, yerel bilirkişiler ve varsa taraf tanıklarının katılımı ile yeniden keşif yapılmalıdır. Yapılacak keşifte, uzman bilirkişiden, getirtilen hava fotoğrafları ile uydu fotoğrafları ve ortofotolar üzerine mükerrer olduğu bildirilen Çakallı Hasanağa köyü 289, 290, 291, 295, 328 parsel, Şerefoğlu Köyü 446 parsel sayılı taşınmazları bir arada gösterir şekilde ilk tesis kadastrosuna ait pafta haritalarını çakıştırması istenilmeli, gerektiğinde zemindeki sabit yapı ve tesislerin belirlenmesi için yerel bilirkişi ve tanık sözlerinden yararlanılmalı, paftaların ölçü krokilerine uygun şekilde tersim edilip edilmediği tespit edilmeli, ilk tesis kadastrosuna ait ölçü krokilerinde sabit bir sınır ya da yapı bulunup bulunmadığı incelenerek, varsa halen zeminde mevcut olup olmadığı belirlenip harita üzerinde yeri işaretlenmelidir. Keşif sonucunda uzman bilirkişiden tüm bu uygulamaları gösterir şekilde rapor alınmalı; raporunda, paftaların çakışıp çakışmadığı, çakışıyor ise bunun tesis kadastrosu sırasında yapılan ölçü, hesap, tersimat ve sınırlandırma hatalarından mı kaynaklandığı yoksa aynı taşınmaz bölümünün iki kez ölçülmesi suretiyle mükerrer kadastrodan mı kaynaklandığı hususlarını denetime elverişli şekilde açıklanması istenmeli ve bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, bilimsel verilerle desteklenmeyen ve denetime imkan vermeyen soyut içerikli, gerekçesiz ve yetersiz fen bilirkişi rapor ve haritasına itibar edilerek hüküm kurulması isabetsiz olup, davacı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 14.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.