
Esas No: 2016/5235
Karar No: 2016/14361
Karar Tarihi: 29.11.2016
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2016/5235 Esas 2016/14361 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Asıl ve birleşen dava, birikmiş aylıkların işlemiş faizi ile eksik bağlanan aylıkların farklarının tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, uyulan bozma ilamı sonrası, asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalabilmesini ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu “eksik bir borç” haline dönüştürür ve “alacağın dava edebilme özelliği”ni ortadan kaldırır. Bu itibarla zamanaşımı savunması ileri sürüldüğünden, eğer savunma gerçekleşirse hakkın dava edebilme niteliği ortadan kalkacağından, artık mahkemenin işin esasına girip onu da incelemesi mümkün değildir. Uygulamada, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması, dava açma tekniği bakımından, tümü ihlal ve inkâr olunan hakkın ancak bir bölümünün dava edilmesi, diğer bölüme ait dava ve talep hakkının bazı nedenlerle geleceğe bırakılması anlamında gelir. Kısmi davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmuş olması, saklı tutulan kısım için zamanaşımını kesmez. Zamanaşımı, alacağın yalnız kısmi dava konusu yapılan miktarı için kesilir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 23.10.2002 tarih, E: 2002/10-895, K: 2002/838; 05.03.2003 tarih, E: 2003/9-80, K: 2003/130; 12.07.2006 tarih, E: 2006/4-518, K: 2006/526 sayılı kararları
Borcu ortadan kaldırmamakla birlikte, yerine getirmekten kaçınma yetkisi veren zamanaşımı defi, ancak, bunu ileri süren taraf yönünden sonuç doğurmakta, bir başka anlatımla, mahkemece kendiliğinden gözetilemeyen zamanaşımı defi, yasal süresinde ileri sürüldüğü takdirde değerlendirmeye alınabilmektedir.
Dosya kapsamı incelendiğinde, bozma ilamı sonrası açılan ek davanın işbu dava ile birleştirildikten sonra, 22.06.2015 tarihinde talebin 12.025,65 TL daha ıslah edildiği ve davalı Kurumca süresinde zamanaşımı defi’nde bulunulduğu anlaşılmakla, mahkemece, ıslah edilen miktar yönünden zamanaşımı değerlendirilmesi yapılıp sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir.
3- İşbu davanın dayanağını oluşturan kesinleşmiş hükümde, 01.03.2000 tarihinden itibaren aylık bağlanması gerektiği belirtilmiş olmasına rağmen, hükme esas alınan bilirkişi raporunda 01.02.2000 tarihinden itibaren faiz hesabı yapılması isabetsiz bulunmuştur.
4- Mahkeme hükmünün gerekçesi incelendiğinde, gerekçenin 3. Paragrafının dosya kapsamı ile ilgisinin bulunmadığının gözetilmemesi yerinde görülmemiştir.
Mahkemece; yukarıda belirtilen eksik araştırma ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 29.11.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.