10. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/2695 Karar No: 2016/14359 Karar Tarihi: 29.11.2016
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2016/2695 Esas 2016/14359 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2016/2695 E. , 2016/14359 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, Kurumca iptal edilen 14.06.2004-25.07.2004 tarihleri arasındaki hizmetlerinin geçerli olduğunun tespiti, aksi yöndeki Kurum İşleminin iptali ve kesilen aylıkların kesildiği tarihten itibaren tekrar bağlanması istemine ilişkindir. Mahkemece, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir. Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Dosya içindeki kayıt ve belgelerden; Kurum denetmenlerince, davacının evine gidilerek alınan imzasız beyanında, 2004 yılında bildiriminin yapıldığı işyeri yetkilisini tanımadığı, ... n adında birine verdiği ücret karşılığında sigortalılığının gösterilmiş olduğunu, ifade vermek amaçlı tebligat kendisine ulaşınca ... ile görüştüğünü ve ... ’in bu işi halledeceğini kendisine belirttiğini beyan ettiği belirtilmektedir. Mahkemece yapılan araştırma sonucunda, dönem bordrolarının bulunmaması, çalışmayı doğrulayan tanıkların davacı yakını olması ve denetmen raporunun aksinin kanıtlanamaması nedeniyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır. Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 79/10. maddesinde bu tür hizmet tespiti davalarının kanıtlanması yönünden özel bir yöntem öngörülmemiştir. Kimi ayrık durumlar dışında resmi belge ve yazılı delillerin bulunması sigortalı sayılması gereken sürelerin saptanmasında güçlü delil olmaları itibariyle sonuca etkili olurlar. Ne var ki bu tür kanıtların bulunmaması halinde somut bilgilere dayanması inandırıcı olmaları koşuluyla bordro tanıkları veya iş ilişkisini bilen komşu işyeri çalışanları gibi kişilerin bilgileri ve bunları destekleyen diğer tanıklarla dahi sonuca gitmek mümkündür. Bu tür davalar kamu düzeni ile ilgili olduğundan özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri zorunlu olup mahkemece, tarafların sunduğu deliller ile yetinilmemeli, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun ilgili hükümleri esas alınarak kendiliğinden araştırma ilkesi benimsenmeli, sigortalılığın kabulü ve hüküm altına alınabilmesi için hizmet akdinin ve eylemli çalışmanın varlığı ortaya konulmalıdır. Yukarıda anlatılanlar nazarında mahkemece, özellikle raporu hazırlayan Kurum denetmenlerinin beyanlarına başvurulmalı, tespitin istenildiği tarihte söz konusu inşaata komşu işyeri tanığı olup olmadığı araştırılıp (zabıta marifetiyle adres tespiti yapılmalı, inşaat adresi dikkate alınarak ilgili kurumlardan araştırma yapılmalı) varlığı halinde beyanları alınarak uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip; deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir. O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 29.11.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.