Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/1802
Karar No: 2021/5988
Karar Tarihi: 25.10.2021

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2021/1802 Esas 2021/5988 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2021/1802 E.  ,  2021/5988 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : KONYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

    Taraflar arasındaki dava sonucu Konya Bölge Adliye Mahkemesince verilen hükmün Dairece bozulması üzerine, verilen direnme kararına ilişkin dava dosyası 02.12.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6763 sayılı Yasanın geçici 4/1. maddesi uyarınca Daireye gönderilmiş olmakla, dosyadaki kağıtlar okundu gereği görüşülüp, düşünüldü:

    -KARAR-

    Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel isteğine ilişkindir.
    Davacılar, mirasbırakanlarından kalan dava konusu 486, 1159, 1241 ve eski 701 (imar sonucu 1018 ada 2, 1315 ada 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9 ve 10) parsel sayılı taşınmazların intikal işlemlerinin yapılması ve tapu kayıtlarındaki isim yanlışlıklarının düzeltilmesi amacıyla davalı ...’ı vekil tayin ettiklerini, davalı ...’ın taşınmazların intikallerini yaptırdıktan sonra taşınmazlardaki miras paylarını eşi olan diğer davalı ...’ye satış suretiyle temlik ettiğini, davalıların el ve işbirliği içinde hareket ettiklerini, vekalet görevinin kötüye kullanıldığını ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini, olmadığı takdirde taşınmazların rayiç değerlerinin tespiti ile yasal faiziyle birlikte davalı ...’dan tahsilini istemişlerdir.
    Davalılar, dava konusu taşınmazların satış bedellerinin temlikten önce, vekaletnamenin verildiği tarihte davalı ... tarafından davacılara ödendiğini, bunun karşılığında devrin yapılabilmesi için davacıların davalı ...’ı vekil tayin ettiklerini, davalı ... tarafından tapudaki isim yanlışlıkları düzeltildikten sonra taşınmazın davalı ...’ye devredildiğini, tüm işlemlerin davacıların bilgisi ve rızası dahilinde yapıldığını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
    İlk Derece Mahkemesince, iddianın kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, davacılar vekilinin istinafı üzerine, Konya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince, vekalet görevinin kötüye kullanıldığı, davalı tarafça satış bedelinin ödendiği savunmasının kanıtlanamadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin kararı kaldırılarak, davanın kabulüne karar verilmiş, Dairenin 07.12.2020 tarihli ve 2019/1861Esas, 2020/6516 sayılı kararıyla davanın reddine karar verilmesi gerektiği belirtilerek karar bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından önceki hükümde direnilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan...’ün ölümü ile mirasçı olarak davacılar ile dava dışı ...’nın kaldığı, davacılardan...in intikal, satış, tevkil yetkisi de içeren 23.08.1991 ve 28.08.1991 tarihli vekaletnameler ile anneleri olan davacı ...’yi vekil tayin ettikleri, Ankara 7. Noterliğinin 19.09.1991 tarihli ve 37314 yevmiye numaralı vekaletnamesi ile de dava dışı mirasçı ...’nın, davacı ...’in ve davacı ...’nin kendisi adına ve tevkil yetkisine dayanarak intikal, taşınmaz satışı v.s. hususlarında davalı ...’a vekaletname verdikleri, davalı vekil ...’ın anılan vekaletname gereğince, 30.03.1995 tarihli ve 1064 yevmiye no’lu işlemle, çekişme konusu 486, 1159, 1241 ve 701 parsel sayılı taşınmazlarda mirasbırakan ... adına kayıtlı 1/5 payın tüm mirasçılar adına intikalini yaptırdıktan sonra aynı akitle davacılar ve dava dışı mirasçı ...’nın paylarını diğer davalı ...’ye satış suretiyle temlik ettiği, kök 701 parsel sayılı taşınmazda yapılan imar uygulaması sonucunda 1018 ada 2, 1315 ada 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8,9 ve 10 sayılı parsellerin oluştuğu anlaşılmıştır.
    Bilindiği üzere, Borçlar Kanunu"nun temsil ve vekalet aktini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar. 6098 s. Türk Borçlar Kanunu"nda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanununun 390.) maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir. Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK"nin 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK"da daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK"da benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.
    Vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
    Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK"nin 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu Yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.
    Öte yandan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) 190. maddesinde, "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir."; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK) 6. maddesinde, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür." şeklinde yer alan hükümlerle, açılmış bir davada ispat yükünün kural olarak davacıya yüklendiği tartışmasızdır.
    Somut olaya gelince, dinlenilen davacı tanıkları vekalet görevinin kötüye kullanıldığına ilişkin somut bir olgu ortaya koyamamışlar, davalı tanıklarından özellikle dava dışı mirasçı ...’nın eşi ... ifadesinde, vekaletnamenin vekil ...’a yapılan satış karşılığında verildiğini, eşi ...’nin bedeli aldığını beyan etmiş, diğer davalı tanıkları da beyanlarında satış olgusunu doğrulamışlardır. Bu durumda mevcut delillerle davacıların iddialarını kanıtlayabildiğini söyleyebilme olanağı yoktur.
    Diğer yandan, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı davada ispat yükü davacı tarafa ait olduğu halde Bölge Adliye Mahkemesince ispat yükü ters çevrilmek suretiyle davalıların satış bedelini ödediklerini ispat edemediği gerekçe gösterilerek, davanın kabulüne karar verilmiş olması da isabetsizdir.
    Bu durumda, davanın reddine karar verilmesi gerektiği yönündeki bozma kararı yerinde olduğu için, bozma kararının düzeltilmesine gerek görülmediğinden, temyiz incelemesinin yapılmak üzere dosyanın 6763 sayılı Kanunun 43.maddesi ile değişik 6100 sayılı HMK" nın 373.maddesinin 5.fıkrası uyarınca yetkili ve görevli Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"na GÖNDERİLMESİNE, 25/10/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.











    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi