Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/9876
Karar No: 2013/13222

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2013/9876 Esas 2013/13222 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davalı bir kişinin ecrimisil davasıyla ilgili olarak Tunceli Sulh Hukuk Mahkemesi'nde verilen karar, paydaşların liderliği altındaki bir mülkiyetin taksim edilmemesi gerektiğini, ancak fiili kullanım biçimlerine dair bir anlaşma varsa devam edebileceğini belirtiyor. Karar ayrıca ecrimisil için gerekli koşulların oluşmadığını belirterek davanın reddedilmesine karar verdi. Kanun maddeleri olarak Türk Medeni Kanunu'nun 706, Türk Borçlar Kanunu'nun 237. Maddesi, Tapu Kanunu'nun 26. Maddesi ve Müşterek Mülkiyet Hükümleri karar içinde belirtilmektedir.
1. Hukuk Dairesi         2013/9876 E.  ,  2013/13222 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : TUNCELİ SULH HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 10/04/2013
    NUMARASI : 2010/348-2013/78

    Yanlar arasında görülen ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece  davanın, kısmen  kabulüne  ilişkin olarak verilen karar taraflarca  yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi,  Tetkik Hakimi  raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
    Dava, paydaşlar arasında ecrimsil isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, bodrum kattaki dairede davalının oğlunun oturduğu saptanmak suretiyle bu bölüm bakımından ecrimisil isteğinin kabulüne, davacıya ait üstü çatısız evin davalı tarafından kiralanmasına engel olunduğunun ispatlanamadığı gerekçesi ile de bu bölüm bakımından ecrimisil isteğinin reddine karar verilmiştir.
    Dava tarihi itibariyle çekişme konusu 54 ada 2 parsel sayılı taşınmazın ev ve arsa vasfıyla ½ şer paylı  olarak  taraflar adına kayıtlı olduğu, üzerinde 25.04.2011 tarihli bilirkişi krokisinde (B) harfi ile gösterilen binada davalının oğlu ile birlikte oturduğu ,  (A) harfi ile gösterilen binanın ise boş olduğu,  davalının (A) harfi ile gösterilen binayı davacının  kullanılmasına engel olmadığının anlaşıldığı, ortaklığın giderilmesi davası neticesinde  ise dava  konusu taşınmazın tümünün davalı adına tescil edildiği kayden sabittir.
    Bir  diğer hususta, paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenilmesini her zaman isteyebilir. Hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine elatmanın önlenilmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenilmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre, payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenilmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
    Öte yandan, yurdumuzda sosyal ekonomik nedenlerle kırsal kesimlerden kentlere aşırı akım, nüfus çoğalması, büyük mesken ve işyeri ihtiyacı nedeniyle hızlı yapılaşma karşısında görevli mercilerin aciz kalmaları veya çeşitli nedenlerle göz yummaları sonucu, izinsiz, ruhsatsız, resmi kayıtlara bağlanmayan büyük yerleşim alanları oluştuğu, bu arada paylı taşınmazların tapuda resmi ifrazları yapılmadan paydaşlar arasında haricen veya fiilen taksim edilip üzerlerine büyük mahalleler hatta beldeler yapıldığı bir gerçektir.
    Bilindiği üzere 4721 s. Türk Medeni Kanunun (TMK) 706, 6098 s. Türk Borçlar Kanununun (TBK)  237, Tapu Kanununun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz.  Ne var ki, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş yada fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse kayıtta paylı, eylemsel olarak (fiilen) bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya ortaklığın satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması yapılmasına kadar korunması, "ahde vefa" kuralının yanında TMK"nin 2. maddesinde düzenlenen iyi niyet kuralının da bir gereğidir. Aksi halde, pek çok kimse zarar görecek toplum düzeni ve barışı bozulacaktır. 
    O halde, paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planın olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanılmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık yukarıda değinildiği gibi, TMK"nin müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir.
    Somut olaya gelince; dava konusu taşınmazda fiili kullanma biçiminin oluşmadığı, ancak davacının çekişmesiz  olarak  kullanabileceği bir bölümün bulunduğu anlaşılmaktadır. Ecrimisil,  taşınmazı haksız kullanan zilyetin, malike ödemekle yükümlü olduğu  bir bedeldir. Netice  itibariyle davacının kullanabileceği bir yer bulunduğu, intifadan men koşulunun oluşmadığı, dolayısıyla ecrimisil koşullarının oluşmadığı sonucuna varılmaktadır.
    Hal böyle olunca, açıklanan nedenlerle davanın reddi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
    Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazların reddine, Davalının vekilinin bu yöne değinen temyiz itirazlarının KABULÜYLE  hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 24.09.2013  tarihinde oybirliğiyle karar  verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi