13. Hukuk Dairesi 2019/6205 E. , 2019/12575 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi Sıfatıyla)
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın açılmamış sayılmasına dair verilen hükmün süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalı ile arasında tarım işçiliği yapmak üzere iş anlaşması yapıldığını, davalıya ait 4 parça 214 dekar ekili gayrimenkulün soğan ve pancar çapası işçiliğinin yapılması ve yaptırılması ile mahsulünün çıkarılması üzere anlaştıklarını, bakiye 10.508,00 TL alacağın davalı tarafından ödenmediğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla bakiye alacağının yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, HMK.’nun 150/5. maddesi gereğince dosyanın işlemden kaldırıldığı tarihten itibaren 3 ay içerisinde yenilenmediği gerekçesiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece İş Mahkemesi Sıfatıyla yapılan yargılama sonucu davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın taraflarca temyizi üzerine Dairemizin 27.09.2019 tarih, 2019/3138 E.-2019/8970 K. sayılı ilamı ile hükmün bozulmasına karar verilmiş, bozma sonrası mahkemece 21.05.2019 tarihli celsede, Yargıtay ilamı ile ekli duruşma gün ve saatini bildirir, tebligatın davacı asile tebliğe çıkarılmasına rağmen davacının duruşmaya katılmadığı, davalının da davayı takip etmeyeceğini beyan etmesi üzerine 6100 sayılı HMK."nın 150. maddesi uyarınca yenileninceye kadar dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmiş, 23.09.2019 tarihinde de işlemden kaldırıldığı tarihten itibaren 3 ay içerisinde davanın yenilenmediğinden, bahisle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
HMK.nun 150.maddesinin 1.fıkrasında “Usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflar, duruşmaya gelmedikleri veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirdikleri takdirde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir.” düzenlemesi mevcuttur. Anılan yasal düzenleme gereğince işlem yapılabilmesi için tarafların usulüne uygun olarak duruşmaya davet edilmiş olmaları gerekir.
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun “Muhatabın muvakkaten başka yere gitmesi” başlıklı 20. maddesinde; “13, 14, 16, 17 ve 18 inci maddelerde yazılı şahıslar, kendisine tebliğ yapılacak kimsenin muvakkaten başka yere gittiğini belirtirlerse; keyfiyet ve beyanda bulunanın adı ve soyadı tebliğ mazbatasına yazılarak altı beyan yapan tarafından imzalanır ve tebliğ memuru tebliğ evrakını bu kişilere verir. Bu kişiler tebliğ evrakını kabule mecburdurlar. Kendisine tebliğ yapılacak kimsenin muvakkaten başka bir yere gittiğini belirten kimse, beyanını imzadan imtina ederse, tebliğ eden bu beyanı şerh ve imza eder. Bu durumda ve tebliğ evrakının kabulden çekinme halinde tebligat, 21 inci maddeye göre yapılır.” hükmü yer almaktadır.
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun “Tebliğ imkânsızlığı ve tebellüğden imtina” başlıklı 21. maddesinin birinci fıkrasında ise; “Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir ve memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama hâlinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.” hükmü yer almaktadır. Madde bu hâliyle iki durumu birlikte düzenlemiştir. Bunlardan ilki “adreste bulunmama”, diğeri ise “tebellüğden imtina” dır.
Muhatabın adreste bulunmaması hâlinde tebliğ memurunun ne şekilde davranması gerektiğini düzenleyen Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 30. maddesinin birinci fıkrasında; “Adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine meşruhat verilerek çıkarılan tebligatlar hariç olmak üzere, muhatap veya muhatap adına tebliğ yapılabilecek olanlardan hiçbiri gösterilen adreste sürekli olarak bulunmazsa, tebliğ memurunun, adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar heyeti veya meclisi üyeleri, kolluk amir ve memurlarından araştırarak beyanlarını tebliğ mazbatasına yazıp imzalatması, imzadan çekinmeleri hâlinde bu durumu yazarak imzalaması gerekir.” hükmü öngörülmüştür.
Burada Yönetmeliğin 30. maddesi, tebliğ memuruna, ilgilinin neden adreste bulunmadığını “tahkik etme” görevini yüklemiştir. Buna göre tebliğ memuru tahkik etmekle kalmayıp, bunu tevsike yönelik olarak yaptığı tahkikatın sonucunu tebliğ evrakına yazacak ve maddede açıkça belirtildiği üzere ilgilisine imzalatacaktır. Ancak bu şekilde yapılan işlemin usulüne uygun olup olmadığı, hâkim tarafından denetlenebilecektir.
Muhatabın tebliğ adresinde ikamet etmekle birlikte, kısa süreli ve geçici olarak adreste bulunmadığının, tevziat saatlerinden sonra geleceğinin beyanı ve bunun tevsik edilmesinin ardından maddede sayılan kişilerden birisine, imza karşılığı tebliğ edilip, 2 numaralı fişin kapıya yapıştırılması ve komşunun durumdan haberdar edilmesi işlemlerine geçilebilecektir.
Tahkikatta muhatabın adresten kesin olarak ayrıldığının ya da öldüğünün tespiti hâlinde ise Yönetmeliğin 30.maddesinin 2., 3., 4.fıkraları gereğince işlem yapılacaktır.
Bu itibarla; Yönetmeliğin 30/1. maddesinde öngörülen şekilde ve maddede belirtilen kişilere sorularak imzaları da alınmak suretiyle, şayet imzadan çekinmeleri hâlinde bu husus da belirtilerek; muhatabın adreste geçici olarak bulunmama sebebi ve tevziat saatlerinden sonra geleceği “tevsik edilmeden”, Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesine göre yapılan tebligat işlemi geçersizdir. Zira bu belgeleme işlemi, devamı işlemleri belirlenmesi yanında muamelenin doğru olup olmadığına karar verilmesi yönünden yardımcı olacak ve tebliği isteyen makam ve hâkimin denetimini sağlayacaktır.
Tebligat Kanunu"nun 21/1. maddesine göre yapılan tebligatlarda tebliğ tarihi, maddenin son cümlesinde açıkça belirtildiği üzere, iki numaralı fişin yani ihbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarihtir. Tebliğ tarihinin bu şekilde belirlenmesi ve geçerli sayılabilmesi, tebliğ memurunun yukarıda açıklanan araştırmayı mutlaka yapmasına ve belgelemesine bağlıdır.
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; davacı asil adına çıkartılan Yargıtay ilamı ile ekli duruşma gün ve saatini bildirir tebligata ilişkin tebliğ belgesinde, adreste kimsenin bulunmaması üzerine adreste olmaması sebebinin en yakın komşusu ... Aslan’a sorulduğu, imzalı beyan kısmının üzeri çizilerek, verilen beyanda muhatabın geçici olarak çarşıya gittiginin beyan edilmesi üzerine Tebligat Kanunu 20. maddesi gereğince tebliğ imkansızlığı nedeniyle muhtara tebligat evrakının imzası karşılığında bırakıldığı, muhatabın kapısına ihbarın yapıştırıldığı ve komşusu ... Aslan’a haber verildiği hususları şerh edilmiş ve tebliğ memurunca imzalanmıştır.
Tebliğ evrakında tebligatın Tebligat Kanunu 20. maddesine göre yapıldığı yazılı ise de, tebliğ yapılacak adreste kimse bulunmadığından bu madde hükümlerine göre tebligat yapılamaz. Diğer yandan Tebligat Kanunu 21/1. maddesine göre yapılacak değerlendirmede ise, somut olayda tebliğ memurunca, “muhatabın geçici olarak çarşıya gittiği” yönünde beyanda bulunan komşunun imzasının alınması, beyanda bulunanın imzadan çekinmesi hâlinde de bu hususun tebliğ memuru tarafından şerh ve imzası ile tasdik edildikten sonra; tebliğ evrakının imza karşılığı muhtara teslimi ile 2 nolu fişin kapıya yapıştırılması işlemlerinin tamamlaması gerekirken, komşunun imzası alınmadığı gibi imzadan çekindiğine dair bir açıklama da bulunmamaktadır. Bu durumda, tebligatın, Tebligat Kanununun 21/1. ve Yönetmeliğin 30/1. maddesine uygun olarak yapıldığından da söz edilemez. Açıklanan nedenlerle, davacının usulüne uygun duruşma gün ve saatinden haberdar edilmeksizin duruşmaya katılmadığından bahisle dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmiş olması hatalı olup, mahkemece, taraflara usulüne uygun tebligat yapılarak duruşma günü belirlenip, hasıl olacak sonuca uygun karar verilmesi için hükmün bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-3 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 16/12/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.