1. Hukuk Dairesi 2021/1965 E. , 2021/5985 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 2. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL, BEDEL, TENKİS
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, bedel, tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin verilen karara karşı davacının yaptığı istinaf başvurusu üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi tarafından, esastan reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, muris muvazaası ve vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa bedel ve tenkis isteklerine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakanı ...un mirastan mal kaçırma amaçlı olarak davalıya temliklerde bulunduğunu ayrıca mirasbırakanın ölümünden sonra davalının tereke idaresi yönünde güven verici davranışları üzerine davalıyı vekil tayin ettiğini ancak vekilin vekalet görevini kötüye kullanarak miras hakkını üçüncü kişilere devrettiğini, satış bedellerini ise uhdesinde tuttuğunu ileri sürerek tapu iptali ve tescil, bedel olmazsa tenkis istemiş, yargılama sırasında 06/03/2018 tarihli dilekçesi ile davadan feragat etmiş, sonradan feragatin irade bozukluğu nedeniyle geçersiz olduğunu bildirmiştir.
Davalı, davanın süresinde açılmadığını, dava konusu edilen taşınmazları bedel karşılığında satın aldığını, davacı dışındaki diğer mirasçılardan da vekaletname aldığını ve tüm mirasçılara miras paylarını verdiğini, ayrıca davacıya maddi ve manevi destekte bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesince, çekişmeli 989, 991 ve 992 parsel sayılı taşınmazların muvazaalı olarak davalı adına tescil edildiği gerekçesiyle taşınmaz bedelinden davacının miras payına isabet eden kısım üzerinden davanın kabulüne karar verilmiş, karar tarihinden sonra davacının feragati üzerine ek karar ile feragat nedeniyle davanın reddine dair verilen karara karşı davacı taraf, feragatin irade bozukluğu nedeniyle geçersiz olduğu iddiasıyla istinaf başvurusunda bulunmuş, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi tarafından, irade bozukluğu yönünde araştırma yapılması gerektiğinden bahisle, istinaf başvurusu esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin kabul edilerek İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılmış, yeniden görülerek bir karar verilmek üzere mahalli mahkemesine gönderilmiş, mahkemece yapılan inceleme sonucunda feragatin irade bozukluğu ile malul olduğuna dair inandırıcı ve
somut bir delil ortaya konulamadığından davanın reddine ilişkin verilen karara karşı davacının istinaf başvurusu bu kez Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddedilmiştir.
Tüm dosya kapsamından, davacının tapu iptali ve tescil olmazsa bedel ve tenkis istekli olarak 05.02.2016 tarihinde eldeki davayı açtığı, İlk Derece Mahkemesince iddia sabit görülerek 02.03.2018 tarihinde 2.410.950,00 TL’nin faiziyle birlikte davalıdan tahsiline ilişkin davayı kabul kararından sonra 02.03.2018 tarihinde davacı asilin davadan feragat ettiği, 06.03.2018 tarihinde feragat nedeniyle davanın reddine ilişkin ek kararın verildiği, ek kararın davacı tarafından feragatin irade bozukluğu nedeniyle geçersiz olduğu iddiasıyla istinaf edildiği, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf isteği kabul edilerek irade bozukluğu yönünden araştırma yapılması gerektiğinden bahisle ek karar kaldırılarak dosya İlk Derece Mahkemesine gönderilmiş, İlk Derece Mahkemesince yapılan araştırma sonucunda irade bozukluğunun ispatlanamadığı gerekçesiyle feragat nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesi de aynı gerekçeyle davacının istinaf başvurusunu esastan reddetmiştir.
HMK"nın 309. ve devamı maddelerinde düzenlendiği üzere; feragatin hüküm ifade etmesi, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı olmadığı gibi feragatin karşı tarafa ulaşmasına da gerek yoktur.
Bu durumda, davacının davasından feragat etmesi ile dava konusu uyuşmazlık sona erer ve kesin hükmün hukuksal sonuçlarını doğurur. Bu nedenle mahkeme henüz feragat nedeniyle davanın reddine karar vermemiş olsa bile davacı feragattan dönemez ( rücu edemez); feragat ile bağlıdır.
Ancak, feragatle ortaya çıkan sonucun buna sebep olan rızayı ifsad eden bir nedenle malul olduğu kanıtlanırsa, doğurduğu netice bakımından ifsad olunan kimseye talep hakkı bahşedeceği kuşkusuzdur.
Öte yandan; diğer maddi hukuk işlemlerinde olduğu gibi (BK. Madde 23 vd ), hata, hile veya ikrah nedeniyle feragatın feshi (iptali) için dava açılabileceği gibi feragatın hata, hile veya ikrah nedeniyle geçersiz olduğu aynı davada da savunma yoluyla ileri sürebilir.
Keza, 6100 sayılı HMK"nun 311. maddesi, ""feragat ve kabul kesin hüküm gibi sonuç doğurur. İrade bozukluğu hallerinde feragat ve kabulün iptali istenebilir."" hükmünü öngörmektedir.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olaya bakınca, öncelikle çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, davacının feragat beyanının irade bozukluğu hallerinden biriyle malul olup olmadığı hususudur.
Dinlenen davacı tanıklarının beyanlarından, 1982 doğumlu davacının 02.03.2017 tarihinde eşinden boşandığı, üç çocuğunun olduğu, İlk Derece Mahkemesinin davayı kabul etmesinin ardından tarafların kardeşi olan dava dışı Erkan’ın davacı ile görüşerek, davadan feragat etmesi halinde İstanbul’a taşınacağı, kendisine ev ve araba alınarak geçimini sağlayabilmesi için bir miktar da nakit para verileceği, çocuklarının özel okula kayıtlarının yapılacağı yönünde vaatlerde bulunduğu, o sırada eşinden yeni boşanmış ve ekonomik-sosyal durumu iyi olmayan davacının ikna olarak davadan feragat ettiği, bunun üzerine İstanbul’a taşındığı ancak vaat edilenlerin yerine getirilmediği gibi, davalı ... tarafından aleyhine 26.03.2018 tarihinde manevi tazminat davası açıldığı, bu gelişmelerden sonra tarafların yeniden aralarının bozulduğu, davacının 02.05.2018 tarihinde 21:58’de ve birkaç saat sonra 155 polis imdat hattını arayarak kardeşlerinin görüşmek için evin kapısına geldiklerini, aralarında miras nedeniyle anlaşmazlık bulunduğundan onlarla görüşmek istemediğini söyleyerek yardım istediği, bu surette hile ve baskıya maruz kaldığı anlaşılmaktadır.
O halde, davacı lehine 2.410.950,00 TL alacağa hükmedildikten sonra ortada bir sebep yokken özgür iradesi ile davadan feragat ettiği yönündeki bir kabulün, hayatın olağan akışına uygun olduğunu söyleyebilmek mümkün değildir.
Hal böyle olunca; feragatin irade bozukluğu nedeniyle geçersiz olduğu anlaşıldığından, işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile
yazılı olduğu üzere hüküm tesisi doğru değildir.
Davacının yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 373/1. maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı nedenden dolayı 6100 sayılı HMK’nin 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bakırköy 8. Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesine gönderilmesine, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davacıya iadesine, 20/10/2021 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.