Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2018/285
Karar No: 2020/150

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2018/285 Esas 2020/150 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2018/285 E.  ,  2020/150 K.

    "İçtihat Metni"

    Kararı Veren
    Yargıtay Dairesi : 6. Ceza Dairesi
    Mahkemesi :Ağır Ceza
    Sayısı :138-27

    Nitelikli yağma suçundan sanık ..."ın TCK"nın 149/1-a, 168/3-1, 62, 53, 63 ve 54. maddeleri uyarınca 4 yıl 2 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, mahsuba ve müsadereye ilişkin Antalya 5. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 22.09.2014 tarihli ve 138-27 sayılı hükmün, sanık ve müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 04.04.2018 tarih ve 5940-2623 sayı ile onanmasına karar verilmiştir.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 09.05.2018 tarih ve 404307 sayı ile;
    "...Sanık, mağdurun cebinde bulduğu 95 TL parayı eline almış, tamamını alma ve kaçma imkanı varken 70 TL"sini hiçbir dış engelleyici etken olmadan mağdura geri vermiştir. Mağdurdan alınan para miktarı olan 25 TL, neredeyse üzerinde bulunun miktarın dörtte biri kadardır ve sanığın mağdurun üzerindeki para olan 95 TL"nin tamamını almasına hiçbir engel bulunmadığı, bu nedenle hakkında TCK"nın 150. maddesinin 2. fıkrasının uygulanması gerektiği," görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
    CMK"nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 6. Ceza Dairesince 23.05.2018 tarih ve 1822-4023 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Sanığın, suç tarihi 04.08.2014 ve 06.08.2014 olan nitelikli yağma ve suç tarihi 09.08.2014 tarihli kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçları nedeniyle beraat kararları verilmiş olup temyizin ve itirazın kapsamına göre inceleme sanığın 09.08.2014 tarihli nitelikli yağma suçuyla sınırlı olarak yapılmıştır.
    Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık hakkında TCK’nın 150. maddesinin 2. fıkrasının uygulanma koşullarının bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.
    İncelenen dosya kapsamından;
    Olay tarihinde 17 yaşında olan katılan ...’ün Antalya Yeni Hal Kompleksi içerisinde bulunan Rüzgar Fast Food isimli iş yerinde çalıştığı, sipariş verilen adreslere paket servis yaptığı, sanık ...’ı aynı mahallede oturmaları nedeniyle tanıdığı, sanığın cezaevinden yeni çıktığı ve herhangi bir işinin olmaması nedeniyle genellikle Yeni Hal önündeki kafelerde vakit geçirdiği, 04.08.2014 tarihi ile bu tarihten birkaç gün sonraki bir tarihte bıçak göstermek suretiyle katılan ...’ın 20’şer lirasını yağmaladığı, en son 09.08.2014 tarihinde saat 20.00 sıralarında halden çıkan katılan ...’ı kolundan tutup biraz konuşalım diyerek kenara çektiği, elindeki bıçağı göstererek ceplerini kontrol ettiği, arka cebinde bulduğu 95 TL’yi aldığı, katılanın borçları nedeniyle o paranın kendisine lazım olduğunu söylemesi üzerine bıçağı katılan ...’a doğru uzatıp “Kes sesini yoksa bıçağı takarım” dediği, ardından 95 TL’nin 70 TL’sini iade ettiği, “Evdekilere söyleme, hapisten yeni çıktım, eğer birine söylersen seni öldürürüm” diyerek katılanın yanından ayrıldığı iddiasıyla kamu davası açıldığı,
    09.08.2014 tarihli kolluk araştırma tutanağından; olayın meydana geldiği hale ait kameraların çalışmadıklarının tespit edildiği, çevreden yapılan araştırmada ise olayı gören ya da bilen kimsenin bulunmadığının belirlendiği,
    Polis Kriminal Laboratuvarının 14.08.2014 tarihli raporundan; sanığın üzerinde ele geçirilen 9,4 cm uzunluğundaki oluksuz tek ağızlı, sivri uçlu bıçağın 6136 sayılı Kanun kapsamında olmadığı,
    UYAP ortamında yapılan incelemeden; suç tarihi olan 09.08.2014 tarihinde güneşin saat 19.59’da battığı,
    Anlaşılmaktadır.
    Katılan ... Kollukta; Yeni Halde bulunan Rüzgar Fast Food"da paketçi olarak çalıştığını, 09.08.2014 tarihinde saat 20.00 sıralarında işten çıktığını, daha önceden mahalleden tanıdığı sanığın oturduğu yerden kalkıp yanına geldiğini, kolundan tutup "Gel biraz konuşalım." dediğini, halin etrafındaki kafeteryanın yanına götürdüğünü, yolda elindeki çakı bıçağını açıp "Seni gasbedeceğim." dediğini, korktuğu için ses çıkartmadığını, sanığın kendisinden para istediğini, "Maaş almadım param yok." demesine rağmen ellerini cebine sokarak para aradığını, arka cebindeki 95 TL"yi alıp yanında saydığını, "Param yok, bu para bana lazım. Borçlarım var." dediğini, bunun üzerine bıçağı kendisine doğru uzatarAk "Kes sesini. Yoksa bu bıçağı sana takarım." dediğini, kendisini öldürmesinden korktuğu için sesini çıkartamadığını, parayı sayan sanığın içerisinden 25 TL"yi alıp 70 TL"yi kendisine verdiğini, "Geri git, evdekileri söyleme. Hapisten yeni çıktım, eğer birine söylersen seni öldürürüm." dediğini, çekindiği için sanık ne dediyse yaptığını, sanığın daha önce de birer gün arayla iki defa bıçak çekerek 20"şer TL’sini aldığını, o zaman olanları babasına anlatmaya çekindiğini, ancak bu olayların sonunun gelmeyeceğini gördüğü için babasıyla konuştuğunu, uyuşturucu bağımlısı olan sanığın borç olarak bu paraları aldığını söylediğini, mahalledeki herkesin sanıktan korktuğunu,
    Mahkemede; önceki ifadesi gibi beyanda bulunduktan sonra sanık hakkında etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasına rızasının bulunduğunu,
    Katılan ..."ın babası olan diğer katılan ... Kollukta; oğlunun olanları kendisine anlattığını, sanığın ailesiyle konuşmaya gittiğini, ailenin, uyuşturucu bağımlısı olan oğullarıyla baş edemediklerini, sanığı şikâyet etmesini söylediklerini,
    Mahkemede; önceki beyanlarını tekrar ettiğini, şikâyetçi olduğunu, katılma talebinin bulunduğunu ve etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasına rıza gösterdiğini,
    İfade etmişlerdir.
    Sanık ... Kollukta; katılan ... ile akraba olduklarını ve aynı mahallede oturduklarını, 09.08.2014 tarihinde saat 20.00 sıralarında Güneş Mahallesi Hal Kompleksi çıkışında kaldırımda oturduğu sırada katılan ..."ın halden çıkıp yürüdüğünü gördüğünü, hâl hatır sorduktan sonra paraya ihtiyacı olduğunu katılana anlattığını, onun da 95 TL"sinin olduğunu ancak motosikletini yaptıracağını söylediğini, bunun üzerine 25 TL"ye ihtiyacı olduğunu, bu parayı vermesi hâlinde daha sonra önceden aldığı iki adet 20 TL"yi de ödeyeceğini beyan ettiğini, katılanın "Vereyim ama ben annemlere ne diyeceğim?" diye sorduğunu, parayı kendisine verdiğini söylemesini, zaten amcasından para alıp borcunu ödeyeceğini anlattığını, katılanın hatırlayamadığı bir cebinden 25 TL çıkarıp kendisine verdiğini, ilk karşılaştıklarında elindeki bıçakla meyve yediğini ancak para isterken bıçağın cebinde olduğunu, katılandan daha önce de toplam 40 TL borç aldığını, hapisten çıktığı için parasız olduğunu, yakalandığında üzerinden çıkan bıçağı bir hafta kadar önce Beşkonak Parkında bulduğunu, meyve yediği için bu bıçağı taşıdığını, katılanı yağmalamış olsa bütün parasını alması gerektiğini,
    Cumhuriyet Başsavcılığında; katılan ..."ı mahalleden tanıdığı için aralarında bir samimiyet olduğunu, olay günü her zamanki gibi halin karşısındaki kahvehanede otururken Fast Food’da çalışan katılanın motosiklet ile kahvehaneye paket getirdiğini, kendisini görünce yanına gelerek yeni cezaevinden çıktığı için hâlini hatırını sorduğunu, bunun üzerine katılana paraya ihtiyacı olduğunu söylediğini, katılanın da "Abi üzerimde 80 TL var ama dükkânın, ben sana 20 TL"sini vereyim." dediğini,
    Bu olaydan iki gün sonra evden çıkıp hale doğru yürürken katılanı motosikletiyle gördüğünü, dükkân için alışveriş yapacağını söyleyen katılanın birlikte markete gitmeyi önerdiğini, kasada ödeme yaparken "Özcan, bir 20 TL de abine ver, sonra öderim." dediğini, katılanın bu parayı kendisine verdiğini ancak "Borcun çoğalıyor." dediğini, ardından motosikletle kendisini halin kapısına bıraktığını,
    Bu olaydan iki gün sonra da katılanı işten çıkmış eve doğru yürürken görüp, yanına çağırdığını, o sırada nektarin yediği için elinde bıçak olduğunu, yanına gelen katılanın hâl hatır sorduğunu, kendisine "Yine para lazım. Amcamla konuştum, yarın para alıp bütün borcumu ödeyeceğim." dediğini, katılanın para vermesi hâlinde ailesine ne diyeceğini bilemediğini söylemesi üzerine parayı kendisine verdiğini söyleyebileceğini anlattığını, 20 TL istemesine rağmen katılan ..."ın 25 TL verdiğini, hatta parayı verirken cebinden 95 TL çıkarttığını, bunun 25 TL"sini verdiğini, katılandan bıçak zoruyla ya da korkutarak para almadığını, kendisini yağmalamak gibi bir düşüncesi olsa bütün parasını alması gerektiğini, kolundaki izlerin jilet izi olduğunu, abisi ile konuştuktan sonra sinirlenerek bu izleri kendisinin yaptığını, önceden uyuşturucu kullandığını ancak 25 gün önce cezaevinden çıktığından beri kullanmadığını,
    Mahkemede; önceki ifadeleriyle aynı yönde beyanda bulunmakla birlikte ailesinin cezaevine girmesinden bir hafta ya da on gün sonra katılanın zararını giderdiğini,
    Savunmuştur.
    Yağma suçu TCK"nın 148. maddesinde;
    "1-Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden ya da malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından bahisle tehdit ederek veya cebir kullanarak, bir malı teslime veya malın alınmasına karşı koymamaya mecbur kılan kişi, altı yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
    2- Cebir veya tehdit kullanılarak mağdurun, kendisini veya başkasını borç altına sokabilecek bir senedi veya var olan bir senedin hükümsüz kaldığını açıklayan bir vesikayı vermeye, böyle bir senedin alınmasına karşı koymamaya, ilerde böyle bir senet hâline getirilebilecek bir kağıdı imzalamaya veya var olan bir senedi imha etmeye veya imhasına karşı koymamaya mecbur edilmesi hâlinde de aynı ceza verilir.
    3-Mağdurun, herhangi bir vasıta ile kendisini bilmeyecek ve savunamayacak hâle getirilmesi de, yağma suçunda cebir sayılır.” şeklinde düzenlenmiştir.
    Yağmanın temel şeklinin düzenlendiği 5237 sayılı TCK"nın 148. maddesinin birinci fıkrası uyarınca; kişinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştirileceği ya da mal varlığı bakımından büyük bir zarara uğratılacağından bahisle tehdit ederek veya cebir kullanarak, bir malı teslime veya alınmasına karşı koymamaya mecbur bırakılması yağma suçunu oluşturur. Suç anılan değerlere yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit veya cebir kullanılması suretiyle gerçekleşir.
    Yağma; başkasının zilyetliğindeki taşınabilir malın, zilyedin rızası olmadan faydalanmak amacıyla cebir veya tehdit kullanmak suretiyle alınması olduğundan “zor yoluyla hırsızlık”, bir kişiye karşı kullanılan icbar araçlarıyla haksız bir menfaat elde etmek şeklinde de tanımlanmıştır. Hırsızlık ile yağma suçları aynı ortak unsurlara sahip olup ayrıldıkları tek nokta ya da başka bir deyişle yağmanın, hırsızlığa oranla sahip olduğu ilave unsur, malı almak için cebir veya tehdit kullanılmasıdır.
    Yağma suçu amaç ve araç hareketlerden oluşan bir suçtur. İlk önce almayı gerçekleştirmek için araç hareketler olan cebir veya tehdit kullanılır, sonrasında bu cebir ve tehdidin etkisiyle malın alınması veya tesliminin sağlanması ile suç tamamlanır.
    Yağma, tehdit veya cebir kullanma ile hırsızlık suçlarının bir araya gelmesiyle oluşmuş bileşik bir suç olduğundan birden çok hukuki değeri korumaktadır. Kendisini oluşturan suçların korudukları hukuki değerler olan kişi hürriyeti, vücut dokunulmazlığı, zilyetlik ve mülkiyet yağma suçunun da koruduğu hukuki değerlerdir.
    TCK’nın 149. maddesinde yağma suçunun nitelikli hâlleri arasında; silahla işlenmesi de sayılmış olup 6545 sayılı Kanun’un 64. maddesi ile yağma suçunun konut ve iş yerlerinin eklentilerinde işlenmesi hâli de diğer bir nitelikli hâl olarak Kanun maddesine eklenmiştir.
    5237 sayılı TCK’nın 150. maddesinin ikinci fıkrasında; “Yağma suçunun konusunu oluşturan malın değerinin azlığı nedeniyle, verilecek ceza üçte birden yarıya kadar indirilir.” hükmü yer almakta iken, anılan fıkra 29.06.2005 tarihli ve 5377 sayılı Kanun"un 17. maddesi ile; “Yağma suçunun konusunu oluşturan malın değerinin azlığı nedeniyle, verilecek ceza üçte birden yarıya kadar indirilebilir.” şeklinde değiştirilmiştir.
    Fıkranın ilk hâli ile yağma suçlarında, konu değerin azlığı nedeniyle hâkime cezada indirim yapma zorunluluğu getirilmiş, daha sonra yapılan değişiklikte ise indirim yapıp yapmama konusunda hâkime takdir yetkisi tanınmıştır.
    TCK"nın 150. maddesinin ikinci fıkrası, yağma suçunun konusunu oluşturan değerin az olmasını temel almaktadır. Değer azlığı ile kanun koyucu tarafından neyin kastedildiği, tereddütleri önleyecek biçimde açıklığa kavuşturulmamış, rakamsal bir sınırlandırma getirilmemiş fakat hâkime, yargılama konusu maddi olayla ilgili olarak takdir ve değerlendirme yetkisi tanınmıştır. Hâkim, gasp edilen veya gasp edilmeye kalkışılan şeyin değerinin azlığını ceza indirimi yapmakla değerlendirebilecektir.
    5237 sayılı Kanun"un 150. maddesinin ikinci fıkrasının uygulanmasında, 765 sayılı TCK’nın 522. maddesinde öngörülen “hafif” ya da “pek hafif” kavramlarıyla irtibatlı bir yoruma girilmemeli, Yargıtaydan anılan maddenin uygulanması sürecindeki içtihatlarına paralel şekilde yıllık değer ölçülerini belirlemesi beklenmemelidir.
    Hâkim, bu değerlendirmenin yanı sıra her somut olayda, olayın özelliklerini dikkate alacak, 5237 sayılı TCK’nın 3. maddesinde öngörüldüğü üzere “işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı” olacak şekilde ceza adaletini sağlayacaktır. Görüldüğü gibi, madde ile getirilen sistem, sadece malın değerinin objektif ölçütlere göre belirlenerek cezadan indirim yapılmasından ibaret değildir. Olayın özelliği her somut olayda değerlendirmeye konu edilecek, meydana gelen haksızlığa faili iten etkenler ve bu haksızlığın mağdur üzerindeki etkileri de gözetilerek, indirim yapıp yapmama konusunda takdir kullanılacak ve maddenin uygulanıp uygulanmamasına ilişkin gerekçe kararda gösterilecektir.
    Buna karşılık maddenin uygulanmasındaki en önemli ölçüt, şüphesiz değer ölçüsüdür. Ölçüye konu edilmesi gereken değer ise, fiilen gasp edilen olmayıp, eylem kastına dahil edilen olmalıdır. Bu değerin ise “indirim yapılmasını” haklı kabul ettirecek düzeyde az olması gerekmektedir.
    Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
    17 yaşındaki katılan ...’ün Antalya Yeni Hal Kompeksinde bulunan Rüzgar Fast Food isimli iş yerinde sipariş verilen adreslere paket servis yaptığı, sanık ...’ı aynı mahallede oturmaları nedeniyle tanıdığı, 09.08.2014 tarihinde saat 20.00 sıralarında iş yerinden ayrılıp evine gitmek üzere söz konusu halin ana kapısından çıktığı sırada sanığın oturduğu yerden kalkıp yanına geldiği, elinde bıçak bulunduğu hâlde kolundan tutup “Gel biraz konuşalım.” diyerek kafeteryaların bulunduğu tarafa götürdüğü, bu esnada elindeki bıçağı açarak “Seni gasbedeceğim” şeklinde sözler sarf ettiği, para istediğinde katılanın “Maaş almadım. Param yok” demesine rağmen ceplerini aramaya başladığı, arka cebinde bulduğu 95 TL’nin 25 TL’lik kısmını alarak kalan 70 TL’yi katılana geri verdiği, ardından “Geri git, evdekilere söyleme. Hapisten yeni çıktım. Eğer birilerine söylersen seni öldürürüm.” diyerek olay yerinden uzaklaştığı anlaşılan olayda; sanığın suça konu 25 TL’yi katılandan borç olarak aldığına dair savunmasına karşın katılanın aşamalarda istikrar gösteren beyalarında sanığın bıçak göstermek suretiyle söz konusu parayı aldığını, tehdit etmesi nedeniyle de korkup karşı koyamadığını beyan etmesi, sanığın yakalanması üzerine yapılan üst aramasında suçta kullanılan bıçağın ele geçirilmiş olması, sanığın da olay sırasında meyve kesmek için bıçağın elinde olduğuna dair savunması ve sanığın katılanın cebinde bulduğu 95 TL’nin 25 TL’lik kısmını aldıktan sonra dahi bu olayı kimseye anlatmaması konusunda katılanı tehdit edip yanından ayrılıncaya kadar yağma eylemini sürdürmesi hususları birlikte değerlendirildiğinde yağma eylemini gerçekleştiren sanığın katılanın ceplerini aramasına rağmen kastını 95 TL’nin tamamına değil içerisinden 25 TL’lik kısmını almaya özgülemesi, yağmalanan paranın miktarının objektif olarak az olması, mağdur ile sanığın tanışıyor olmaları ve söz konusu eylemin katılanın üzerinde ağır bir etki yarattığına dair dosyaya yansıyan herhangi bir bulgunun olmadığı hususları birlikte değerlendirildiğinde, sanık hakkında yağma suçunun daha az cezayı gerektiren nitelikli hâlinin düzenlendiği TCK’nın 150. maddesinin 2. fıkrasının uygulanma koşullarının oluştuğu kabul edilmelidir.
    Bu itibarla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne karar verilmelidir.
    Çoğunluk görüşüne katılmayan Ceza Genel Kurulu Üyesi ...; "Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazına konu olay, sanık ...’ın mağdur ...’e yönelik işlediği 09.08.2014 tarihli yağma eylemidir. Sözkonusu eylemin sübutuna ve nitelendirilmesine dair herhangi bir ihtilaf bulunmamakla birlikte, itiraz nedenini benimseyerek haklı bulan Yüksek Ceza Genel Kurulunun sayın çoğunluğu ile tarafımız arasındaki görüş farklılığının temelini yağma suçundan mahkumiyetine karar verilen sanığın cezasında değer azlığına ilişkin TCK’nın 150/2. maddesi uyarınca indirim yapılması gerekip gerekmediği hususu oluşturmaktadır.
    Somut olayda, mahkemenin oluşa ve dosya kapsamına uygun kabulüne göre sanık ...’in, suç tarihinde gündüz sayılan zaman diliminde saat 19.00-20.00 sıralarında karşılaştığı mağduru elindeki bıçağı teşhir ederek ondan para istediği, mağdurun parasının bulunmadığını, henüz maaşını almadığını söylemesi üzerine elini mağdurun arka cebine sokarak buradaki 95 TL. tutarındaki parayı aldığı, mağdurun borcunun olduğunu, paranın kendisine lazım olduğunu söylemesi üzerine bıçağı mağdura yönelterek "Kes sesini, yoksa bu bıçağı sana takarım." diyerek paranın 25 TL’sini aldığı, kalan 70 TL’yi ise mağdura geri verdiği, mağdura "Evdekilere söyleme, hapisten yeni çıktım, eğer birilerine söylersen seni öldürürüm." diyerek tekrar tehditte bulunduğu, Yerel Mahkeme tarafından TCK’nın 149/1-a maddesi kapsamında silahlı yağma olarak nitelendirilen eylemde, sanığın yağma suretiyle aldığı parayı kısmen iadesi ve mağdur ile ailesinin kısmi iadeye muvafakatları nedeniyle sanık hakkında TCK’nın 168/3-1. cümlesinin ve takdiri indirim hükmü olan aynı Kanun"un 62. maddesinin de tatbikiyle neticeten 4 yıl 2 ay hapis cezasına hükmedildiği, bu hükme yönelik sanık ve müdafinin temyiz itirazlarının ise Yüksek 6. Ceza Dairesinin 04.04.2018 tarih ve 5940-2623 sayılı kararıyla onanarak kesinleştiği, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının ise itirazını özetle, sanığın yağma suçunu işlediği sırada kastını aldığı 25 TL’ye özgülediği, mağdurun cebinden parasının tamamını alma ve kaçma imkanı varken aldığı 95 TL’nin 70 TL’lik kısmını ise engelleyici bir dış etken olmadan iade ettiği, bu nedenlerle hakkında TCK’nın 150/2. maddesindeki değer azlığı indiriminin uygulanması gerektiği nedenine dayandırdığı anlaşılmaktadır.
    İtirazın dayanağını oluşturan ve sanık hakkında lehe şekilde uygulanması talep edilen TCK’nın 150/2. maddesinde, "Yağma suçunun konusunu oluşturan malın değerinin azlığı nedeniyle, verilecek ceza üçte birden yarıya kadar indirilebilir" hükmüne yer verilmiştir. Yüksek Yargıtay 6. Ceza Dairesinin kararlarında, "malın değerinin azlığı" kavramının 765 sayılı mülga TCK’nın 522. maddesindeki "hafif" veya "pek hafif" ölçütleriyle her iki maddenin de cezadan indirim olanağı sağlaması dışında benzerliği bulunmadığı, "değer azlığının" 5237 sayılı Kanun"a özgü ayrı ve yeni bir kavram olduğu, kanun koyucunun amacı ile suçun işleniş biçimi, olayın özelliği ve sanığın özgülenen kastı da gözetilmek suretiyle, daha çoğunu alma olanağı varken yalnızca gereksinimi kadar ve değer olarak da gerçekten az olan şeylerin alınması durumunda yasal ve yeterli gerekçeleri de açıklanarak uygulanabileceği bir düzenleme olduğu ifade edilmiştir. Buna göre, hakim önüne gelen somut olayda uygulama yaparken bu şartların varlığını tek tek değerlendirecektir. Değerin belirlenmesi sırasında önemli olan husus ise, fiilen yağmalanan olmayıp failin eylem kastına dahil edilen miktardır.
    İtirazın değerlendirilmesi bakımından "değer azlığı" kavramı dışında kuşkusuz TCK’nın 148. maddesinde tanımına ve temel şekline yer verilen yağma suçunun unsurları ve oluşumu ile bu suçun tamamlanma anının da irdelenmesi gerekmektedir. Yağma suçunun fiil unsurunu, "cebir veya tehditle mağduru bir malı teslime veya malın alınmasına karşı koymamaya mecbur kılmak" oluşturmaktadır. Dolayısıyla, yağma suçunun tamamlanmış sayılması için, fail tarafından kullanılan cebir veya tehdidin etkisiyle mağdur malı teslim etmeli veya malın alınmasına karşı koymamalıdır. Kullanılan cebir veya tehdidin bu sonucu doğurmaya elverişli olması gerekir. Malın teslim edilmesi veya alınması, suçun konusunu oluşturan mal üzerinde mağdurun zilyetliğine son verilmesini, mağdurun bu eşya üzerinde zilyetlikten doğan tasarruf haklarını kullanmasının olanaksız hale gelmesini ifade eder. Cebir veya tehditle mal alındığı anda suç tamamlanır. Bu itibarla, mağdurun mukavemeti kırılarak malın zilyetliğinin fiilen el değiştirmesi suçun tamamlanması için yeterlidir. Hırsızlık suçunun aksine, yağmada failin malı egemenlik alanına sokması zorunlu değildir.
    İtiraza konu olay bu bağlamda değerlendirildiğinde;
    Sanık mağdur üzerinde kullandığı silahlı tehdidin korkutucu etkisinden yararlanarak ondan para istemiş, mağdurun parasının bulunmadığını, henüz maaşını almadığını söylemesi üzerine ikna olmayan sanık bu kez elini mağdurun arka cebine sokarak buradaki 95 TL. tutarındaki parayı almıştır. Yağma suçunun yasal unsurları açısından bakıldığında, cebir veya tehdidin kullanılması suretiyle mağdurdan paranın alınmasıyla suç tamamlanmıştır. Sanığın özgülenen kastını tayin bakımından önemli olan husus eylemin tamamlanmış olup olmadığıdır. Sanık mağdurun cebini yoklayarak üzerindeki tüm parayı almış, ancak mağdurun borcunun bulunduğunu, paranın kendisine lazım olduğunu söylemesi üzerine elindeki bıçağı mağdura yönelterek "Kes sesini, yoksa bu bıçağı sana takarım." diyerek aldığı paradan 70 TL’lik kısmı mağdura geri vererek kalan 25 TL’yi uhdesine almıştır. Sanığın, fiili tüm unsurlarıyla tamamlamasından sonra ister mağdurun yalvarması, ister kendi pişmanlığı, isterse başka herhangi bir saikle yaptığı kısmi iade "özgüleme" olarak kabul edilemez, ancak TCK’nın 168. maddesi bağlamında suçun işlenmesinden sonra gerçekleşen etkin pişmanlık olarak değerlendirilebilir. Nitekim, Yerel Mahkeme de kurduğu hükümde isabetli şekilde sanık hakkında etkin pişmanlık hükümlerini uygulamış, bununla birlikte değer azlığı indirimine yer vermemiştir.
    Açıklanan nedenlerle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının sanık hakkında değer azlığı indiriminin uygulanması gerektiğine yönelen itirazının yerinde olmadığı ve reddi gerektiği düşüncesinde olduğumdan sayın çoğunluğun itirazın kabulüne ilişkin görüşüne katılmıyorum." düşüncesiyle karşı oy kullanmıştır.
    Çoğunluk görüşüne katılmayan dört Ceza Genel Kurulu Üyesi de; benzer düşüncelerle karşı oy kullanmışlardır.
    SONUÇ :
    Açıklanan nedenlerle,
    1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
    2- Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 04.04.2018 tarihli ve 5940-2623 sayılı onama kararının KALDIRILMASINA,
    3- Antalya 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 22.09.2014 tarihli ve 138-27 sayılı hükmünün sanık hakkında yağma suçunun daha az cezayı gerektiren nitelikli hâlinin düzenlendiği TCK"nın 150. maddesinin 2. fıkrasının uygulanma koşullarının oluştuğunun gözetilmemesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
    4- Dosyanın Mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 05.03.2020 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi