Yanlar arasında görülen tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
Dava, tazminat isteğine ilişkin olup, mahkemece davanın ıslah edilen miktarı üzerinden kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki, yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanıp tartışılabilmesi ve davanın süratle sonuçlandırılması, öncelikle tarafların yargılama gününden haberdar edilmesi ile mümkündür. Kişinin, hangi yargı merciinde duruşmasının bulunduğunu, hakkındaki iddia ve isnatların nelerden ibaret olduğunu bilebilmesi, usulüne uygun olarak tebligat yapılması ile sağlanabilir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Yasanın 27. maddesi ile (HUMK’nun 73.md) uluslararası sözleşmeler ve Anayasanın 36. maddesinde en temel yargısal hak olarak kabul edilen hukuki dinlenilme hakkı nedeniyle, mahkeme tarafları dinlemeden, onların iddia ve savunmalarını bildirmeleri için usulüne uygun olarak davet etmeden hükmünü veremez. Bu bakımdan davetin ve bunun yazılı şeklinin (davetiyenin) davadaki önemi büyüktür.
Taraf teşkilinin sağlanması Anayasanın 90/son maddesi delaletiyle AİHS’ nin 6. maddesi hükmü uyarınca adil yargılanma hakkının da bir gereğidir. Bu nedenle, öncelikle yasaya uygun biçimde taraf teşkilinin sağlanması ve ondan sonra işin esasına girilmesi esastır.
Ne var ki, eldeki davada taraf teşkilinin yasa hükümlerine uygun bir biçimde sağlandığını söyleyebilme olanağı yoktur. Mahkemece, dava dilekçesinde davalı adresi olarak gösterilen adrese çıkarılan tebligatın bu adreste davalının değil annesinin oturduğu belirlenerek, dava dilekçesinin annesine tebliğ edildiği, bu tebligat mazbatasında davalı adresi olarak gösterilen Şirinevler Mahallesindeki adrese çıkarılan tebligatın ise muhatabın adresten taşınmış olması ve muhtarlıkta kaydının bulunmaması nedeniyle iade edildiği anlaşılmaktadır. Şirinevler Mahallesindeki adreste davalıya usulüne uygun şekilde yapılmış bir tebligat bulunmadığı halde, davanın ilerleyen aşamalarında yenileme dilekçesi, duruşma günü, bilirkişi raporu ve ıslah dilekçesinin anılan mahalledeki adreste Tebligat Kanununun 35. maddesi uyarınca davalıya tebliğ edildiğinden bahisle esas hakkında hüküm kurulduğu görülmektedir.
Oysa ki, temyiz dilekçesine ekli olarak sunulan belgelerden davalının Türkiye"de değil, İngiltere"de oturduğu, nüfus kaydındaki adresinin de L.., SE 19. 1JW adresi olduğu anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca; dava dilekçesinin usulüne uygun şekilde davalı Y... T... E..."e tebliğ edilerek taraf teşkilinin sağlanması ve davalının savunması alınarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, değinilen hususlar gözardı edilerek yazılı olduğu üzere karar verilmesi isabetsizdir.
Davalı vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 23.09.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.