13. Hukuk Dairesi 2012/16433 E. , 2013/11927 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla)
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalıdan B2 Blok, 18 nolu daireyi 31.3.2008 tarihli gayrimenkul satış sözleşmesi ile satın aldığını, 12.6.2009 tarihinde tapu devrinin verildiğini ancak dairede ve ortak yerlerde ayıplı imalatlar ile eksik işlerin bulunduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile, şimdilik 4000 TL dava tarihinden reoskont faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, ayıp ve eksikliğin bulunmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, 2.303,13 TL.nin dava tarihinden yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, davacı tarafından satın alınan dairede mevcut ayıplar ve eksikler nedeniyle bedelinin ödetilmesi talebine ilişkindir. Davalı, dairede ayıp bulunmadığını ve ayıp ihbarının süresinde yapılmadığını bildirerek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, davacının dairesindeki ayıplar ve eksiklikler ile ortak yerlerdeki ayıp ve eksikliklerin davacı arsa payı oranındaki değeri bulunarak yazılı şekilde karar verilmiştir.
4077 sayılı Kanunun 4.maddesinin 2.fıkrası hükmüne göre; tüketici, malın teslimi tarihinden itibaren otuz gün içerisinde açık ayıpları satıcıya bildirmekle yükümlüdür. Tüketici bu durumda, bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi veya ayıp oranında bedel indirimi ya da ücretsiz onarım isteme haklarına sahiptir. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu Talebi yerine getirmekle yükümlüdür. Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’da gizli ayıpların ne kadar sürede satıcıya ihbar edileceğine dair bir hüküm bulunmamaktadır. Öyle olunca, 4077 sayılı TKHK’nun 30. maddesi gereğince, bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde, genel hükümlere göre uyuşmazlığın çözümü gerekli olduğundan, Borçlar Kanunu’nun bu konudaki 198. maddesi uygulanacaktır. Borçlar Kanununun 198. maddesine göre, alıcı, teslim aldığı malı örf ve âdete göre, imkân hâsıl olur olmaz muayene etmek ve satıcının tekeffülü altında olan bir ayıp gördüğü zaman bunu satıcıya derhal ihbar etmekle yükümlüdür. Bunu ihmal ettiği takdirde, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda adi bir muayene ile meydana çıkarılamayacak bir ayıp mevcut olup da, bu ayıp sonradan meydana çıkarsa, bu durumu da derhal satıcıya ihbar etmediği takdirde yine satılanı bu ayıp ile birlikte kabul etmiş sayılır. BK’nun 198. maddesinde öngörülen süre içinde ihbar edilmeyen ayıplar için dava açılamaz.
Davacının gerek açık ve gerekse gizli ayıp yönünden süresi içerisinde ihbarda bulunup bulunmadıkları, 4077 sayılı yasanın 4. maddesi hükmü ve BK. 198 maddesi hükmü de gözetilmek suretiyle incelenmelidir. Mahkemece bu yönde inceleme ve araştırma yapılmadığı anlaşılmaktadır.Bu durumda mahkemece yapılacak iş; mahallinde keşif yapılarak öncelikle konusunda uzman bilirkişiler aracılığıyla inceleme ve araştırma yapmak suretiyle talebe konu mahallerdeki ayıplı ve eksik işlerden hangilerinin ayıplı ve eksik işler olduğu, hangilerinin açık ayıp, hangilerinin gizli ayıp ve eksik işler olduğu ayrı ayrı tespit edilerek hasıl olacak sonuca uygun karar verilmesi gerekir iken Mahkemenin değinilen bu yönleri gözardı ederek eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde karar vermesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; temyiz olunan kararın davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 9.5.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.