18. Ceza Dairesi 2020/425 E. , 2020/7987 K.
"İçtihat Metni"KARAR
Görevi yaptırmamak için direnme suçundan şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonunda Aydın Cumhuriyet Başsavcılığı"nca verilen 11/04/2019 tarihli ve 2019/4684 soruşturma, 2019/5326 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın reddine ilişkin mercii Aydın 1. Sulh Ceza Hâkimliği"nin 03/05/2019 tarihli ve 2019/1494 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
İstem yazısında;
"5271 sayılı Kanun’un 160. maddesi uyarınca, Cumhuriyet Savcısı"nın, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlaması gerektiği, aynı Kanun’un 170/2. maddesi gereğince yapacağı değerlendirme sonucunda, toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu kanısına ulaştığında iddianame düzenleyerek kamu davası açacağı, aksi halde ise anılan Kanun’un 172. maddesi gereği kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar vereceği, buna karşın Cumhuriyet Savcısı"nın 5271 sayılı Kanun’un kendisine yüklediği soruşturma görevini yerine getirmediği, ortada yasaya uygun bir soruşturmanın bulunmadığı durumda, anılan Kanun’un 173/3. maddesindeki koşullar oluşmadığından, itirazı inceleyen merciin Cumhuriyet Savcısı"nın soruşturma yapmasını sağlamak maksadıyla itirazın kabulüne karar verebileceği yönündeki açıklamalar karşısında,
Dosya kapsamına göre, polis memuru olarak görev yapan müştekinin 28/01/2019 tarihinde polis merkezine gelen ihbarda çevreye rahatsızlık veren şahıslar olduğunun bildirilmesi üzerine olay yerine diğer polis memuru... ile birlikte gittikleri, ...isimli kişinin kendilerinin uyarılarını dinleyerek ekip otosuna binmesine karşın, şüpheli ..."ın ekip otosuna binmeyi reddettiği ve kendilerine direndiği, şüpheliyi etkisiz hale getirmek için yere yatırmaya çalıştığı esnada ise burkulma neticesinde müştekinin sol dizinde basit tıbbî müdahale ile giderilemeyecek şekilde yaralanma meydana geldiğinden bahisle müştekinin şikâyeti üzerine yapılan soruşturma neticesinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiş ise de; olayla ilgili tanık olarak dinlenen... ve..."un şüphelinin polis ekip otosuna bindirilmek istediği sırada zorluk çıkararak direndiğini beyan etmeleri, ayrıca tanık..."ın müdahale esnasında müştekinin kendisine hitaben, "Abdullah dizime bir şeyler oldu yardım et birlikte şahsı götürelim" dediğini ifade etmesi karşısında, şüpheli ile olay yerinde bulunduğu belirtilen ...ve İbrahim Pektaş"ın tanık olarak ifadelerinin alınması ve müdahale edilen olaya ilişkin tanzim edilen adlî evrakın ilgili kolluk biriminden temin edilmesinden sonra yapılacak inceleme sonucuna göre şüphelinin hukukî durumunun tayin ve takdir edilmesi gerektiği gözetilmeden, itirazın bu yönden kabul edilmesi yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir." denilmektedir.
Hukuksal Değerlendirme:
CMK"nın 160. maddesinin 1. fıkrasında, "Cumhuriyet Savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar." 2. fıkrasında, "Cumhuriyet Savcısı, maddi gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adli kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür." 170. maddesinin 2. fıkrasında, “Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet Savcısı, bir iddianame düzenler." 172. maddesinin 1. fıkrasında, “Cumhuriyet Savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir.” hükümleri düzenlenmiştir.
Aynı Kanun"un 6545 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten sonraki “Cumhuriyet Savcısı"nın kararına itiraz” başlıklı 173. maddesinde ise;
“(3) Sulh ceza hâkimliği, kararını vermek için soruşturmanın genişletilmesine gerek görür ise bu hususu açıkça belirtmek suretiyle, O Yer Cumhuriyet Başsavcılığı"ndan talepte bulunabilir; kamu davasının açılması için yeterli nedenler bulunmazsa, istemi gerekçeli olarak reddeder; itiraz edeni giderlere mahkûm eder ve dosyayı Cumhuriyet Savcısı"na gönderir. Cumhuriyet Savcısı, kararı itiraz edene ve şüpheliye bildirir.
(4) Sulh ceza hâkimliği istemi yerinde bulursa, Cumhuriyet Savcısı iddianame düzenleyerek mahkemeye verir.” hükümleri yer almaktadır.
Soruşturma evresinin asıl yetkilisi olan Cumhuriyet Savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez ceza yargılamasının temel amacı olan maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için soruşturmaya başlayacaktır.
Bir fiilin işlendiği haberinin alınması üzerine, suçu takibe yetkili makamlar tarafından derhal hazırlık soruşturmasına başlanmasını ifade eden ilkeye "araştırma mecburiyeti ilkesi"; hazırlık soruşturmasının neticesinde fiilin takibini gerektirecek hususlarda fiilin ve failin belli olması, yeterli emareler teşkil edecek vakıaların bulunması, başka bir ifade ile, şüphelerin ciddi olduğunun tespit edilmesi ve dava şartlarının gerçekleşmiş olması durumunda, yetkili makam tarafından kamu davasının açılmasını ifade eden ilkeye ise "kamu davasını açma mecburiyeti ilkesi" denilmektedir.
Diğer taraftan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin (AİHS) 13. maddesi uyarınca da, temel hak ve özgürlükleri ihlal edilen kimselere etkili bir başvuru yapma hakkı tanınması zorunlu olup, anılan hükmün uygulanmasına ilişkin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarında, (Örn: Vilko E. - Finlandiya kararı 2007; Sürmeli - Almanya kararı 2006) etkili başvuru yolunun hem teoride, hem pratikte erişilebilir, yeterli ve etkili olması gerektiği belirtilmektedir.
TCK"nın 265. maddesinde "görevi yaptırmamak için direnme" başlığıyla, seçenek hareketli ve amaçlı bir fiil olarak düzenlenen ve görevin yapılmasını önleme maksadıyla kamu görevlisine karşı gelinmesi eylemlerini cezalandıran suç tipinde; hareketin "cebir veya tehdit" şeklindeki icrai davranışlarla işlenebileceğinin öngörüldüğü ve belirtilen tipik hareketleri içermeyen pasif direnme fiillerinin bu suçu oluşturmayacağı göz önüne alınmalıdır.
İnceleme konusu somut olayda; müştekinin kollukta alınan beyanında şüpheliyi etkisiz hale getirmek için yere yatırdığında sol diz kapağında burkulma meydana geldiğini belirtmesi tanık beyanlarında şüphelinin aktif bir direnme eyleminden bahsedilmemesi karşısında görevi yaptırmamak için direnme suçunun cebir unsurunun somut olayda gerçekleşmediği, suçun unsurlarının oluşmadığı ve şüpheli hakkında etkin bir soruşturmanın yürütüldüğü anlaşıldığından kanun yararına bozma talebinin reddine karar verilmiştir.
Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın kanun yararına bozma isteği doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce farklı gerekçeyle yerinde görülmediğinden, CMK"nın 309. maddesi uyarınca KANUN YARARINA BOZMA İSTEĞİNİN REDDİNE, 23/06/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.