20. Hukuk Dairesi 2014/4330 E. , 2014/6740 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... Bölge Müdürlüğü ve dahili davacı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, dava dilekçesiyle,... Vakfiyesi kapsamında bulunan 111 ada 246 ve 247 parsel sayılı taşınmazların kadastro tesbiti ile davalılar miras bırakanı adına tescil edildiğini, sahih vakıf kapsamında bulunan taşınmazların zilyetlikle iktisap edilemeyeceğini ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptali ile ... Vakfı veya... Genel Müdürlüğü adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Hazine, 111 ada 246 ve 247 parsel sayılı taşınmazların Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan kadim yayla olduğunu ileri sürüp, davalılar adlarına olan tapu kayıtlarının iptali ile Hazine adına tescili istemiyle katılma talebinde bulunmuştur. Mahkemece, çekişme konusu taşınmazların dayanak vakfiye kapsamında olduğu, yayla vasıflı Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerin özel mülkiyete konu olamayacağı gibi vakıf malı da olamayacağı gerekçesiyle davanın reddine, asli müdahilin davasının kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı vakıf tarafından temyiz edilmekle Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 05/05/2011 gün ve 2011/5418-5385 sayılı kararıyla bozulmuştur.Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; [Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 246 ve 247 parsel sayılı taşınmazların 1937 tarihli vergi kaydına istinaden 18.04.1994 tarihinde, kadastro tutanağının “mülkiyet” hanesine ...oğlu... ismi yazıldıktan sonra “edinme sebebi” sütununda ...Asliye Hukuk Mahkemesinin 1991/164 Esas sayılı dosyasında davalı olduğu gerekçesiyle 3402 sayılı Kanunun 5. maddesi gereğince “davalı” olarak tesbitinin yapıldığı ve tapu sicil kütüğünde de malik belirtilmeksizin taşınmazların çap kaydının oluşturulduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece, yapılan araştırma ve inceleme neticesinde, gerçekten taşınmazların vakfiye kapsamında olduğu, ... Yaylası olarak bilinen bölgede bulunduğu belirlenmiş ise de, çekişme konusu taşınmazların vakıf malı olduğunun kabul edilebilmesi için münhasıran vakfiyesinde yazılı olması zorunludur. Oysa, vakfiyenin kapsamında böyle bir kaydı bulunmadığı da sabittir.O halde, mahkemece, vakıfların açmış olduğu davanın reddine karar verilmiş olması doğrudur. Ancak, vakıfların açmış olduğu davaya Hazine tarafından yukarıda değinilen hususlar ileri sürülmek suretiyle asli müdahale talebinde bulunulmuştur. HUMK."nun 53. vd. maddelerinde fer"i müdahaleye yer verilmiş ise de, asli müdahale bakımından mevzuatta bir hüküm bulunmamakla beraber, açılan bir davada dava konusu şey üzerinde taraflar dışında hak iddia eden kişinin hukukî durumu asli müdahil olarak doktrin ve uygulamalarda kabul edilmiştir.Mahkemece de, asli müdahil konumunda bulunan Hazinenin talebi kabul edilerek hüküm altına alınmış ise de, yargılama sırasında dosyaya celp edilen ... Asliye Hukuk Mahkemesinin ve kadastro tutanağında yer verilen 1991/164 Esas sayılı dava dosyasının tetkikinden; davacı ... ve arkadaşları tarafından, miras bırakan ...’tan intikal gören 04.01.1936 tarih, 9 nolu tapu kaydının miktarının tashihi talebine ilişkin olduğu, mahkemece, çekişmeli yerin Devlet Ormanı olup, tapu kaydının gayri sabit hudutlu bulunduğundan miktarı ile geçerli olduğunun belirlenerek davanın reddine karar verildiği, anılan kararın derecattan geçerek 12.09.2004 tarihinde kesinleştiği görülmektedir.Anılan davada, Hazine taraftır. O halde, taşınmazın niteliği bakımından orman olma hususunun Hazineyi bağlayacağı kuşkusuzdur.
Ne var ki, mahkemece, mahallinde çekişmeye konu edilen parsellerin anılan davanın kapsamına girip girmediği belirlenmiş değildir. Keşif neticesi anılan dava kapsamında olduğunun saptanması halinde taşınmazın orman olma vasfı kesinleşmiş bulunduğu gözetilerek orman niteliği ile hazine adına tesciline karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzeri hüküm tesisi isabetli değildir.Şu da belirtilmelidir ki, Anayasanın 169. maddesinde bazı yasal düzenlemeler hariç, ormanların sınırları daraltılamaz ve kamu malı olma keyfiyeti izale edilemez ve 6831 sayılı Kanunun 11. maddesi hükmü uyarınca ‘orman’ niteliği ile Hazine adına kaydı gerekir. Bu husus, taşınmazın niteliği itibariyle kamu düzenini ilgilendirdiğinden re"sen gözetilmesi gereken bir olgudur.Hal böyle olunca; yukarıda açıklandığı şekilde araştırma yapılarak hasıl olacak sonuca göre bir hüküm kurulması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisinin isabetsiz olduğu] gereğine değinilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davacı ... Müdürlüğünün ve katılan Hazinenin davalarının reddine, dava konusu...Köyü 111 ada 246 ve 247 nolu parsellerin orman niteliğiyle Hazine adına tapuya kayıt ve tescillerine karar verilmiş, hüküm davacı ... Bölge Müdürlüğü ve dahili davacı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.Dosya kapsamına, mahkemece uyulan bozma kararı uyarınca işlem yapılıp, hüküm kurulmuş olmasına ve bozmanın kapsamının dışında kesinleşmiş yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre, Vakıflar Bölge Müdürlüğünün temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Hazinenin temyiz itirazlarına gelince; incelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından kesinleşmiş orman tahdit haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan uygulama ve araştırmada çekişmeli taşınmazların orman tahdidi içinde kalan yerlerden olduğu gibi eylemli olarak da orman niteliğinde olduğu anlaşıldığına göre taşınmazların orman olarak tesciline karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ne var ki, Hazinenin davası kabul edilerek taşınmazların tapu kayıtlarının iptaliyle orman niteliği ile tesciline karar verildiği halde, hüküm kurulurken maddi hata yapılarak “Hazinenin davasının reddine” şeklinde hüküm kurulması doğru değil ise de, bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Bu sebeple, hükmün 2. bendinin çıkartılarak, bunun yerine “Müdahil davacı Hazinenin davasının kabulüne” ibaresi yazılmak suretiyle düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla H.Y.U.Y.’nın 438/7. maddesine göre düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 23/06/2014 günü oy birliği ile karar verildi.