13. Hukuk Dairesi 2013/3015 E. , 2013/11898 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabul kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalı kooperatife muhtelif tarihlerde yem sattıklarını, davalının yem bedelinin tamamını ödemediklerini, bakiye 18.947,00 TL borçları olduğunu, alacağın tahsili amacıyla davalı aleyhine icra takibi başlattıklarını, davalının süresinde itirazı üzerine takibin durduğunu, itirazın haksız ve kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, itirazın iptaline, takibin devamına ve % 40 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece davalının Keçiborlu İcra Müdürlüğünün 2007/130 esas sayılı dosyasında yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibe 10.111,25 TL alacak üzerinden devamına, davacı tarafın icra inkar ve kötü niyet tazminat taleplerinin reddine, karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin taktirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının ve davalının aşağıdaki bentlerin dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- İİK’nın 67. maddesinin 2.fıkrası hükmünce, icra - inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Burada borçlunun kötüniyetli itiraz etmiş bulunması yasal koşullardan değildir. İnkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra kovuşturmasına itiraz edip duran ve işin itirazla çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan ayrı, alacağın likit ve belli olması gerekir. Daha geniş bir açıklama ile borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli, sabit ve belirlenmek için bütün unsurlar bilinmesi mümkün nitelikle olması yeterlidir. Borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir. Açıklanan yasal kuralların ışığında takip konusu alacak değerlendirildiğinde, mahkemece kabul edilen asıl alacak yönünden borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilecek konumda bulunması nedeniyle alacağın likit ve muayyen nitelikte olduğunun kabulü ile icra - inkar tazminatına hükmedilmesi gerekir. Mahkemece, davacının bu istemi hakkında kabul kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde icra inkar tazminatı talebinin reddedilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
3- Davacı, davalıya yem sattığını davalının bakiye yem bedelini ödemediğini iddia etmiş, davalı ise ödeme yaptığını savunarak ödemeye ilişkin belgeler sunmuştur. Mahkemece davalıca sunulan 5 adet makbuzda şirketin yetkilisinin imzası bulunmadığını fakat davacı asilin duruşmada bu makbuzlardan dört adedine ilişkin ödemeyi kabul ettiğini belirterek 16.450,00 TL lik ödemenin yapıldığı kanaatine varılarak bu doğrultuda kısmen kabul edilmiş olup davacı asilce ödeme yapıldığı kabul edilmeyen 2.900,00 TL lik makbuzu imzalayan kişi ile davacı asilin davalının ödeme yaptığını ikrar ettiği makbuzlarda aynı kişinin imzası olduğu anlaşılmakta olup bu durum 2.900,00 TL lik makbuza konu bedelin de ödendiğine karine teşkil etmektedir. Bu nedenle mahkemece 2.900,00 TL bedelin ödenmediğinin ispat yükünün davacıda olduğu dikkate alınarak davacının bu husustaki delilleri sorulup sonucuna göre karar verilmesi gerekirken bu bedelin ödenmediği kanaati ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının ve davalının diğer temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına, üçüncü bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına, BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08.05.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.