13. Hukuk Dairesi 2013/2938 E. , 2013/11888 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, üyesi bulunduğu ... adresinde bulunan ...Konut Yapı Kooparatifindeki B1 Blok 2 normal kat, 12 nolu bağımsız bölümü ... 12. Noterliğinin 05.08.2005 tarih 13918 yevmiye sayılı üyelik devir anlaşmasıyla davalı tarafa devrettiğini, davalı tarafın halen anılan kooparatifin üyesi olduğunu, davalının kötü niyetli olarak devir bedelinin kendisinden tahsili için takip yaptığını ileri sürerek Gemlik İcra Müdürlüğünün 2007/3432 esas sayılı dosya nedeniyle borçlu bulunmadığının tespitine ve davalı aleyhine kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece kısa kararda, “Davalı tarafın %40"dan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkumiyetine ”şeklinde hüküm kurulmuş, gerekçeli kararda ise, “Davalı tarafın %20"den aşağı olmamak üzere asıl alacak üzerinden icra inkar tazminatına mahkumiyetine” şeklinde karar verilmiş, hüküm, davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-6100 sayılı HMK’nun 294. maddesi gereğince mahkeme, yargılamanın sona erdiği duruşmada hükmü vererek tefhim eder. Hükmün tefhimi, her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. Zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucunun tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın tefhim tarihinden başlayarak bir ay içinde yazılması gerekir. HMK’nun 297/2. maddesi gereğince hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. Yine HMK’nun 298/2. maddesi gereğince de, gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz. Kararın gerekçesi ile hükmün de birbirine uyumlu olması gerekir.
Temyize konu davada, kısa kararda “Davalı tarafın %40"dan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkumiyetine ” şeklinde hüküm kurulmasına rağmen, gerekçeli kararda ise, “Davalı tarafın %20"den aşağı olmamak üzere asıl alacak üzerinden icra inkar tazminatına mahkumiyetine” şeklinde karar verilmiş olması, az yukarda açıklanan kısa kararla gerekçeli kararın birbirine uygun olması gerektiğine ilişkin ilke ve yasa hükümlerine aykırı olup, kararın bozulmasını gerektirir. Mahkemece 10.4.1992 tarih ve 1991/7 Esas 1992/4 sayılı İçtihatı Birleştirme Kararında da benimsendiği gibi kısa karar ile bağlı kalınmadan, ancak kısa karar ile gerekçeli karar arasındaki çelişki giderilecek şekilde yeniden bir karar verilmesi için hükmün bozulması gerekmiştir.
2-Bozma nedenine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) no’lu bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, (2) no’lu bent gereğince davacının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08.05.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.