Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/1624
Karar No: 2021/5973

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2021/1624 Esas 2021/5973 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2021/1624 E.  ,  2021/5973 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, denkleştirme, tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin verilen karara karşı davacının istinafı üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla, dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’ün raporu okundu, gereği görüşülüp düşünüldü;

    -KARAR-

    Dava, ehliyetsizlik ve muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil ve tazminat, olmadığı takdirde TMK’nın 669. maddesine dayalı denkleştirme, bunun da mümkün olmaması halinde tenkis isteğine ilişkindir.
    Davacı, mirasbırakan babası ... ... ...’nun 854 ada 1659 parseldeki 8 nolu ve 809 ada 1830 parseldeki 16 nolu bağımsız bölümleri bağış suretiyle davalı kızına temlik ettiğini, davalının da sonrasında 16 nolu bağımsız bölümü üçüncü kişiye devrettiğini, akit tarihlerinde mirasbırakanın ehliyetsiz olduğunu, ayrıca işlemlerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, öncelikle ehliyetsizlik sebebiyle çekişmeli 8 nolu bağımsız bölümün tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında adına tescilini, 3. kişiye devredilen 16 nolu bağımsız bölümün değerinin tespiti ile miras payına isabet eden bedelin faiziyle birlikte davalıdan tahsilini; olmadığı takdirde muris muvazaası sebebiyle miras payı oranında tapu iptali tescil ve tazminat, olmazsa TMK’nın 669. ve devamı maddeleri denkleştirme hükümlerinin uygulanarak taşınmazların terekeye iadesini, bunun da mümkün olmaması halinde tenkise karar verilmesini istemiştir.
    Davalı, mirasbırakanın ölümüne kadar fiil ehliyetini haiz olduğunu, bağış suretiyle devredilen çekişmeli taşınmazlarda muris muvazaasından söz edilemeyeceğini, mirasbırakanın davacıya da taşınmaz verdiğini, ayrıca başkaca taşınmazlarının bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
    İlk Derece Mahkemesince, mirasbırakanın akit tarihlerinde fiil ehliyetini haiz olduğunun Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Kurulu’nun raporuyla saptandığı, temliklerin muvazaalı olduğu iddiasının ispatlanamadığı, davacının saklı payına tecavüz bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; davacı vekilinin istinafı üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesince, istinaf başvurusunun HMK"nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1926 doğumlu mirasbırakan ... ... ...’nun 20.03.2009 tarihinde öldüğü, geride mirasçı olarak davacı oğlu ..., davalı kızı ... ve dava dışı oğlu ...’in kaldığı, mirasbırakanın maliki olduğu dava konusu 8 nolu bağımsız bölümü 03.02.1993 tarihinde davalı kızına satış suretiyle devredip 01.04.1997 tarihinde geri satın aldığı ve aynı gün farklı akitle taşınmazı geri davalı kızına bağış suretiyle temlik ettiği, mirasbırakanın maliki olduğu 16 nolu bağımsız bölümü de 23.12.2008 tarihinde davalı kızına bağış suretiyle temlik ettiği, davalının 16 nolu bağımsız bölümü 23.06.2009 tarihinde dava dışı 3. kişiye sattığı anlaşılmaktadır.
    Hemen belirtilmelidir ki, dava konusu 8 nolu bağımsız bölüm yönünden Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Kurulu’nun raporu ile mirasbırakının akit tarihinde ehliyetli olduğu saptanarak ehliyetsizlik iddiası yönünden davanın reddine karar verilmiş olmasında, bağış suretiyle devredilen dava konusu 8 ve 16 nolu bağımsız bölümler yönünden 1.4.1974 tarih 1/2 Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanamayacağı gözetilerek muris muvazaası iddiası yönünden davanın reddedilmesinde ve tenkis raporuyla davacının saklı payının zedelenmediği belirlenerek tenkis isteği yönünden de davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davacı vekilinin bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde görülmediğinden, reddine.
    Davacının öteki temyiz itiralarına gelince;
    Bilindiği üzere; davranışlarının, eylem ve işlemlerinin sebep ve sonuçlarını anlayabilme, değerlendirebilme ve ayırt edebilme kudreti (gücü) bulunmayan bir kimsenin kendi iradesi ile hak kurabilme, borç (yükümlülük) altına girebilme ehliyetinden söz edilemez. Nitekim Medeni Kanun"un “ fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir “ biçimindeki 9. maddesi hükmüyle hak elde edebilmesi, borç (yükümlülük) altına girebilmesi," fiil ehliyetine bağlamış. 10. maddesinde de, fiil ehliyetinin başlıca koşulu olarak ayırtım gücü ile ergin (reşit) olmayı kabul ederek “ ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan her ergin kişinin fiil ehliyeti vardır. “ hükmünü getirmiştir. “Ayırtım gücü “ eylem ve işlev ehliyeti olarak da tarif edilerek aynı Yasa"nın 13. maddesinde “Yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk ya da bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkes bu kanuna göre ayırt etme gücüne sahiptir.” denmek suretiyle açıklanmış, ayrıca ayırtım gücünü ortadan kaldıran önemli nedenlerden bazılarına değinilmiştir. Önemlerinden dolayı bu ilkeler, söz konusu Yasa ile öteki yasaların çeşitli hükümlerinde de yer almışlardır.
    Hemen belirtmek gerekir ki, Medeni Kanunu"nun 15. maddesinde de ifade edildiği üzere, ayırtım gücü bulunmayan kimsenin geçerli bir iradesinin bulunmaması nedeniyle, kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere, yapacağı işlemlere sonuç bağlanamayacağından karşı tarafın iyiniyetli olması o işlemi geçerli kılmaz. (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 11.6.1941 tarihli ve 4/21 sayılı kararı)
    Yukarıda sözü edilen ilkelerin ve yasa maddelerinin ışığı altında olaya yaklaşıldığında bir kimsenin ehliyetinin tespitinin şahıs ve mamelek hukuku bakımından doğurduğu sonuçlar itibariyle ne kadar büyük önem taşıdığı kendiliğinden ortaya çıkar. Bu durumda, tarafların gösterecekleri, tüm delillerin toplanılması tanıklardan bu yönde açıklayıcı, doyurucu somut bilgiler alınması, varsa ehliyetsiz olduğu iddia edilen kişiye ait doktor raporları, hasta müşahede kağıtları, film grafilerinin eksiksiz getirtilmesi zorunludur. Bunun yanında, her ne kadar 6100 s. HMK"nin 282. (HUMK"un 286.) maddesinde belirtildiği gibi bilirkişinin “oy ve görüşü” hakimi bağlamaz ise de, temyiz kudretinin yokluğu, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk gibi salt biyolojik nedenlere değil, aynı zamanda bilinç, idrak, irade gibi psikolojik unsurlara da bağlı olduğundan, akıl hastalığı, akıl zayıflığı gibi biyolojik ve buna bağlı psikolojik nedenlerin belirlenmesi, çok zaman hakimlik mesleğinin dışında özel ve teknik bilgi gerektirmektedir.
    Ayırt etme gücünün nispi bir kavram olması kişiye eylem ve işleme göre değişmesi bu yönde en yetkili sağlık kurulundan, özellikle Adli Tıp Kurumundan rapor alınmasını da gerekli kılmaktadır. Esasen Medeni Kanun"un 409/2. maddesi akıl hastalığı veya akıl zayıflığının bilirkişi raporu ile belirleneceğini öngörmüştür.
    Öte yandan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297/2. maddesinde “hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” düzenlemesi yer almaktadır.
    Somut olaya gelince; mahkemece ehliyetsizlik iddiasıyla ilgili Adli Tıp Kurumu Dördüncü İhtisas Kurulundan sadece 8 nolu bağımsız bölümün temlik tarihi olan 01.04.1997 tarihi itibariyle rapor alınmak suretiyle sonuca gidilmiş olup, diğer dava konusu 16 nolu bağımsız bölüm yönünden ise temlik tarihi olan 23.12.2008 tarihinde mirasbırakanın ehliyetli olup olmadığı hususunda Adli Tıp Kurumundan rapor aldırılmadan, kanaat yoluyla murisin ehliyetli olduğu kabul edilerek sonuca gidilmiş olması doğru olmadığı gibi, davacı, dava dilekçesinde terditli olarak dava konusu 8 ve 16 nolu bağımsız bölümler yönünden TMK"nın 669 vd. maddeleri uyarınca mirasta denkleştirme isteğinde bulunduğu halde, dava konusu edilen bu istek bakımından HMK’nın 297. maddesi gereğince olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmamış olması da isabetsizdir.
    Hal böyle olunca, öncelikle dava konusu 16 nolu bağımsız bölüm yönünden mirasbırakanın temlik tarihi olan 23.12.2008 tarihi itibariyle hukuki işlem ehliyetinin bulunup bulunmadığı konusunda Adli Tıp Kurumu Dördüncü İhtisas Kurulundan rapor alınması, ehliyetsiz olduğu saptanırsa anılan taşınmaz bakımından davanın kabulüne karar verilmesi, ehliyetli olduğunun anlaşılması halinde, dava konusu 8 ve 16 nolu bağımsız bölümler yönünden davacının terditli talebi olan mirasta denkleştirme isteği hususunda TMK"nın 669 vd. maddeleri uyarınca gerekli araştırma ve inceleme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve eksik soruşturma ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
    Kabule göre de; yargılama sırasında taşınmazların keşfen belirlenen değeri üzerinden harç tamamlanmadığı halde, harcı tamamlanmayan bu değer üzerinden davalı yararına fazla avukatlık ücretine hükmedilmiş olması da isabetsizdir.
    Davacının değinilen yön itibariyle yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 373/1. maddesi uyarınca Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı nedenlerden dolayı 6100 sayılı HMK’nın 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Kayseri 2. Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesine gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 25.10.2021 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi