10. Hukuk Dairesi 2015/7527 E. , 2016/14192 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava, rücuen tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, taraflar tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dava, davalı işveren Orman İşletme Müdürlüğüne ait işyeri sigortalılarından ... "un 03/08/1998 tarihinde geçirdiği işkazası sonucu, sigortalıya bağlanan gelir, geçici işgöremezlik ödeneği ve hastane masrafı olmak üzere toplam 6.915,71 TL"nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi istemine ilişkin olup, Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, hükme esas kusur raporunun tek kişilik bilirkişi tarafından düzenlendiği ve hüküm kurmaya elverişli olmadığı anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasa"nın 26. maddesi olup, davalıların sorumluluğu kusur sorumluluğu ilkesine dayanmaktadır. 506 sayılı Yasa"nın 26/1. maddesinde, kastı, işçilerin sağlığını koruma ve iş güvenliği ile ilgili mevzuat hükümlerine aykırı hareketi ya da suç sayılabilir bir eyleminin varlığı halinde işverenin rücû alacağından sorumluluğu olanağı tanınmıştır. Aynı maddenin ikinci fıkrasında ise “İş kazası veya meslek hastalığı, 3 üncü birkişinin kasıt veya kusuru yüzünden olmuşsa, Kurumca bütün sigorta yardımları yapılmakla beraber zarara sebep olan 3 üncü kişilere ve şayet kusuru varsa bunları çalıştıranlara Borçlar Kanunu hükümlerine göre rücu edilir.” hükmü getirilmiştir.
506 sayılı Yasa"nın 26. maddesindeki sorumluluğun kusur sorumluluğuna dayandığı dikkate alındığında kusur raporlarının 506 sayılı Yasa"nın 26., 4857 sayılı Yasa"nın 77. ve İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü"nün 2 vd maddelerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. 4857 sayılı Yasa"nın 77. maddesi; “İşverenler işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak, işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdürler. İşverenler, işyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği önlemlerine uyulup uyulmadığını denetlemek, işçileri karşı karşıya bulundukları mesleki riskler, alınması gerekli tedbirler, yasal hak ve sorumlulukları konusunda bilgilendirmek ve gerekli iş sağlığı ve güvenliği eğitimini vermek zorundadırlar...” düzenlemesini içermektedir. Anılan düzenleme, işçiyi gözetim ödevi ve insan yaşamının üstün değer olarak korunması gereğinden hareketle; salt mevzuatta öngörülen önlemlerle yetinilmeyip, bilimsel ve teknolojik gelişimin ulaştığı aşama uyarınca alınması gereken önlemlerin de işveren tarafından alınmasını zorunlu kılmaktadır. İş kazasının oluşumuna etken kusur oranlarının saptanmasına yönelik incelemede; ihlal edilen mevzuat hükümleri, zararlı sonuçların önlenmesi için koşulların taraflara yüklediği özen ve dikkat yükümüne aykırı davranışın doğurduğu sonuçlar, ayrıntılı olarak irdelenip, kusur aidiyet ve oranları gerekçeleriyle ortaya konulmalıdır.
Eldeki dava da, özellikle, işverenin davalı şoför ..."yi ve diğer çalışanlarını günlük çalışma süresinin çok üzerinde çalıştırdığı, bu şekilde yorgun ve uykusuz çalışmalarına sebep olduğu iddiası detaylı olarak araştırılmalı, yine bunun dışında kazanın oluşumu, nedenleri, zararlı sonuçların önlenmesi için koşulların taraflara yüklediği özen ve dikkat yükümüne aykırı davranışın doğurduğu sonuçlar, ihlal edilen mevzuat hükümleri, ayrıntılı olarak irdelenip, kusur aidiyet ve oranları gerekçeleriyle ortaya konulmalıdır.
Yukarıdaki maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak, olayın gerçekleştiği iş kolunda iş güvenliği bakımından uzman kişilerden oluşan bilirkişi heyetinden uygun bir kusur raporu alınarak, ceza davası ile diğer tespit ve tazminat davalarında alınan raporlarla arasındaki çelişki de giderilmek suretiyle, sonucuna göre karar vermek gerekirken, yetersiz rapora dayalı olarak eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
2-Kabule göre de, davada taraf olabilmek ancak Medeni Kanun gereğince gerçek veya tüzel kişiliğe sahip olmakla mümkündür. Bu nedenle husumetin, işveren sıfatıyla tüzel kişiliği haiz Orman Genel Müdürlüğüne yöneltilmesi gerekirken, tüzel kişiliği ve aktif husumet ehliyeti bulunmadığı anlaşılan Orman İşletme Müdürlüğüne yöneltilmiş olması ve karar başlığında da Orman İşletme Müdürlüğü’nün davalı olarak gösterilmesi; Orman Genel Müdürlüğü avukatının davayı takip etmesi nedeniyle sonuca etkili bulunmayarak bozma nedeni yapılmamıştır.
Mahkemenin, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki esaslar doğrultusunda yargılama yaparak elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılara iadesine, 24.11.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.