15. Ceza Dairesi 2017/10053 E. , 2017/10061 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma, resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : 1- Sanık ... hakkında TCK"nın 155/2, 43/1, 62, 52/2-4 ve 53/1-2-3. maddeleri gereğince mahkumiyet
2- Sanıklar hakkında TCK"nın 204/1, 43/1, 62 ve 53/1-2-3. maddeleri gereğince mahkumiyet
Sanık ..."ın hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma ve resmi belgede sahtecilik; sanık ... "in ise resmi belgede sahtecilik suçlarından mahkumiyetine ilişkin hükümler, sanık ... ve müdafii ile sanık ... tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Sanık ..."ın, bankalara olan kredi borçları nedeniyle bankalardan kredi ve çek alamadığı, bu nedenle kendisine ait .... Turizm Dış Tic. Ltd. Şti"yi işlettiği ofiste faaliyet gösteren.... İthalat ve İhracat Dış Tic. Ltd. Şti yetkilisi, aynı zamanda arkadaşı olan katılan ..."nun bilgisi ve rızası dışında, katılana ait şirketin banka hesaplarından para çekmek için sahte talimat yazıları oluşturarak, bu talimat yazılarını yanında muhasebeci olarak çalışan diğer sanık ... "e katılanın imzasını taklit ettirmek suretiyle imzalattığı, bu şekilde sahte olarak oluşturulan talimat yazıları kullanılarak, şirket çalışanları ..., ... ve ... vasıtasıyla katılanın hesaplarının bulunduğu ....Bankası .... şubesinden 12/04/2006-17/10/2007 tarihleri arasında 17 kez olmak üzere toplam 52.870 Euro ve 153.070 TL"nin çekildiği, yine aynı hesaptan 03/07/2006-29/09/2006 tarihleri arasında sahte talimatlar ile 6 kez toplam 78.600 TL"nin.... İthalat ve İhracat Dış Tic. Ltd. Şti"nin ....Bankası ... şubesindeki hesabına havale edildiği, 12/07/2006 tarihinde 6.700 TL"nin bu hesaptan yine sahte talimat ile sanık ..."in yetkilisi olduğu .... Turizm Dış Tic. Ltd. Şti"ye havale edildiği, ayrıca bu şubedeki hesaptan toplam 36.600 TL çekildiği, benzer şekilde sahte talimat ile katılanın yetkilisi olduğu şirketin .... şubesinde bulunan hesabından 21/08/2006 tarihinde 9.000 TL çekildiği, ayrıca ..."ın,.... İthalat ve İhracaat Ltd. Şti"nin .... Bankası ... şubesine ait ..... numaralı çeki 20/01/2007 keşide tarih ve 24.000 Euro bedelli olarak; .... numaralı çeki ise 28/11/2006 keşide tarih ve 1.360 Euro bedelli olarak sahte imza ile keşide edip piyasada kullandığı, sanıkların bu şekilde fikir ve eylem birliği içinde hareket etmek suretiyle atılı suçları işledikleri iddia edilen olayda;
Sanık ..."in savunmalarında, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) ve vergi daireleriyle yaşadığı mali ve hukuki sorunlar nedeniyle, ........isimli şahıstan devralınan.... İth. ve İhr. Dış Tic. Ltd. Şti’yi güvene dayalı olarak katılan ve eşini hisse sahibi olacak biçimde tescil ettirdiğini, aslen şirket hisselerinin %90"ının kendisine ait olduğunu, resmiyette görünmese de.... İth. ve İhr. Dış Tic. Ltd. Şti"nin gayri resmi ortağı olduğunu, bu durumun şirketin mali müşaviri ...ve şirketi devraldıkları ..... tarafından da bilindiğini, katılanın ticari bir geçmişi bulunmaması ve kredibilitesinin olmaması nedeniyle kendisinin yetkilisi olduğu .... Dış Ticaret Ltd. Şti tarafından bankaya referans verilmek ve kredi teminatlarının da tamamen bu şirkete ait müşteri çekleri ile oluşturulmak suretiyle kredi kullanımı sağlandığını, yine kendisinin yetkilisi olduğu.... İletişim Sistemleri San. ve ...AŞ. ve .... Dış Ticaret Ltd. Şti ile.... İth. ve İhr. Dış Tic. Ltd. Şti arasında mevcut olan ticari işler nedeniyle para aktarımının olduğunu, bu hususun ticari defterlerin incelenmesi neticesinde anlaşılabileceği beyan etmesi, sanık ... "in de savunmasında, sanık ile katılanın ortaklıkları olduğunu konuşmalarından anladığını ifade etmesi, katılanın ise hiçbir şekilde sanık ... ile ortak olmadıklarını belirtmesi, diğer taraftan;.... İth. ve İhr. Dış Tic. Ltd. Şti ile banka arasında, faks talimatı alındığında yazılı teyit beklenmeden talimat gereğinin banka tarafından yerine getirileceğine ilişkin anlaşma bulunması karşısında, gerçeğin hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti bakımından, şirket hisselerinin gayri resmi olarak %90 oranında sanık ..."e ait olup olmadığı hususunda şirketin mali müşaviri ..... ve ....."in tanık sıfatıyla duruşmaya çağırılarak dinlenmeleri, sanığa ait.... İletişim Sistemleri San. ve ...AŞ. ve .... Dış Ticaret Ltd. Şti ile.... İth. ve İhr. Dış Tic. Ltd. Şti arasında ticarete dayalı para transferlerinin olup olmadığının, bu şirketin kredili hesaplarının .... Dış Ticaret Ltd. Şti. tarafından kullanılıp kullanılmadığının banka kayıtları ile şirketlerin defter ve belgelerinin temin edilerek bunlar üzerinde alanında uzman bilirkişi heyeti marifetiyle yapılacak inceleme sonucunda belirlenmesi, ayrıca sahtecilik suçlarında aldatma yeteneğinin bulunup bulunmadığının takdir ve tayininin hakime ait olduğu da dikkate alınarak, suçun unsurlarının oluşup oluşmadığının tespiti amacıyla, suça konu çeklerin ve ödeme talimatlarının mahkeme heyeti tarafından incelenip, özellikleri zapta geçirilerek, iğfal kabiliyeti bulunup bulunmadığının tespit edilmesinden sonra, toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sanıkların hukuki durumlarının takdir ve tayini gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabule göre de;
Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması,malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi,failin kendisine verilen malı,veriliş gayesinin dışında,zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehnetmesi tüketmesi,değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. TCK’nın 155. maddesinin gerekçesinde, bu suçla mülkiyetin korunması amaçlanmaktadır. Ancak, söz konusu suçun oluşabilmesi için eşya üzerinde mülkiyet hakkına sahip olan kişi ile lehine zilyetlik tesis edilen kişi (fail) arasında bir sözleşme ilişkisi mevcuttur. Bu ilişkinin gereği olarak taraflar arasında mevcut olan güvenin korunması gerekmektedir. Bu mülahazalarla, eşya üzerinde mevcut sözleşme ilişkisiyle bağdaşmayan kasıtlı tasarruflar, cezai yaptırım altına alınmıştır. Suçun konusunu oluşturan mal üzerinde belirli bir şekilde kullanmak üzere fail lehine zilyetlik tesisi gerekir. Bu nedenle, güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için hukuken geçerli bir sözleşme ilişkisinin varlığı gereklidir, açıklaması yapılmıştır. Madde gerekçesinde de belirtildiği üzere yasa koyucu tarafından mülkiyetin korunması amacıyla getirilen güveni kötüye kullanma suçu, muhafaza etmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere zilyetliği kendisine devredilmiş olan taşınır veya taşınmaz bir mal üzerinde, kendisinin veya başkasının yararına olarak, zilyetliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunulması veya bu devir olgusunun inkâr edilmesiyle oluşmaktadır. TCK’nın 155. maddesinde sözü edilen zilyetlik kavramı 4721 sayılı Medeni Kanun’un 973. maddesinde; “bir şey üzerinde fiilî hâkimiyeti bulunan kimse onun zilyedidir” şeklinde açıklanmış, asli ve fer’i zilyetlik ise Kanun’un 974. maddesinde; “Zilyet, bir sınırlı aynî hak veya bir kişisel hakkın kurulmasını ya da kullanılmasını sağlamak için şeyi başkasına teslim ederse, bunların ikisi de zilyet olur. Bir şeyde malik sıfatıyla zilyet olan aslî zilyet, diğeri fer"î zilyettir” biçiminde tanımlanmıştır. Güveni kötüye kullanma suçunda malın teslimi, belirli biçimde kullanılmak için hukuka ve yöntemine uygun, aldatılmamış özgür bir iradeye dayanılarak tesis edilmektedir. Söz konusu suçun oluşabilmesi için eşya üzerinde mülkiyet hakkına sahip olan kişi ile lehine zilyetlik tesis edilen fail arasında bir sözleşme ilişkisi mevcut olmalı ve bu hukuki ilişkinin gereği olarak taraflar arasında oluşan güvenin korunması gerekmektedir. Bu amaçla, eşya üzerinde mevcut sözleşme ilişkisiyle bağdaşmayan kasıtlı tasarruflar ve devir olgusunu inkâr yasa koyucu tarafından cezai yaptırım altına alınmıştır. Eğer mülkiyet hakkına sahip olan kişi ile lehine zilyetlik tesis edilen fail arasında hukuken geçerli bir sözleşme ilişkisi yoksa usulüne uygun bir teslim olmayacağı için güveni kötüye kullanma suçu da oluşmayacaktır. Zira, hukuksal anlamda geçerli bir sözleşmeden söz edilebilmesi için tarafların iradelerinin aldatılmamış olması gerekmektedir. Ayrıca bu suçun oluşabilmesi için mağdur tarafından zilyetliğin sanığa tam bir şekilde devredilmesi gerekmektedir.
Bu hukuksal bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde, katılan tarafından, aynı şirketin ortağı olan sanık ..."a herhangi bir şekilde zilyetlik devrinin yapılmadığı, şirketin ortak olan sanık ... ve katılan tarafından birlikte idare edildiği, sanık ... ile katılan arasında bir iş ilişkisi değil ortaklık ilişkisinin bulunduğu, bu nedenle hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunun yasal unsurlarının somut olayda oluşmadığı, sanıkların sahte belge tanzim ederek hileli hareketlerle şirketin diğer ortağının zararına haksız menfaat temin etmeleri eyleminin, 5237 TCK’nın 157/1. maddesi kapsamında dolandırıcılık suçunu oluşturduğu gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşmek suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kanuna aykırı olup, sanık ... ve müdafii ile sanık ... "in temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca hükümlerin BOZULMASINA, 26/04/2017 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.