17. Hukuk Dairesi 2018/2861 E. , 2020/4762 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki rücuan tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, müvekkili tarafından zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalanan davalıya ait aracın alkollü sürücüsünün 29/07/2006 tarihinde yaya ...’a çarparak ölümüne sebebiyet vermesi nedeniyle müvekkilinin hak sahiplerine 9.326,00 TL tazminat ödediğini, ZMSS genel şartlarının B.4/d maddesi uyarınca sigortalı araç sürücüsünün alkollü olması nedeniyle müvekkilinin davalı sigortalıya rücu hakkı doğduğunu ileri sürerek, 9.326,00 TL’nin 29.12.2006 ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, alkolün münhasıran kazaya etken olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, ilgili bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, davanın kabulü ile 9.326,00 TL tazminata ödeme tarihinden işleyecek avans faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, dair karar verilmiş; hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, trafik sigortası poliçesinden kaynaklanan, kazanın münhasıran alkolün etkisi ile meydana gelmesi nedenine dayalı rücuen tazminat istemine ilişkindir.
2918 sayılı KTK"nun 48. maddesinde, alkollü içki alması nedeniyle güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu ifade edilmiştir.
Karayolları Trafik Yönetmeliği"nin "Uyuşturucu ve Keyif Verici Maddeler ile İçkilerin Etkisinde Araç Sürme Yasağı" başlıklı 97/1. maddesinde, alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli sürme yeteneğini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu açıklandıktan sonra, bu konu ile ilgili olan "b-2" bendinde, alkollü içki almış olarak araç kullandığı tespit edilen diğer araç sürücülerinden kandaki alkol miktarı 0.50 promil üstünde olanların araç kullanamayacakları belirtilmiştir.
Öte yandan, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.4.d maddesinde, tazminatı gerektiren olay işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin veya motorlu aracın hatır için karşılıksız olarak kendilerine verilen kişilerin uyuşturucu veya keyif verici maddeler almış olarak aracı sevk ve idare etmeleri esnasında meydana gelmiş veya olay yukarıda sayılan kişilerin alkollü içki almış olmaları nedeniyle aracı güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş bulunmalarından ileri geliyorsa sigortacının sigorta ettirene rücu hakkı olduğu açıklanmıştır.
Bununla birlikte, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.4.d maddesinin dayanağını teşkil eden KTK"nun 48. maddesinin yasaklamayı düzenleyen ilk fıkrasında, alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli araç sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmeleri yasaklanmış olup, aynı maddenin 2. fıkrasındaki yönetmelik düzenlenmesine olanak tanıyan hükümde, yasaklama yetkisi yönetmeliğe bırakılmış olmadığından, Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 97. maddesinde, yukarıda anılan yasa hükmü tekrarlandıktan ve müteakip, uyuşturucu veya keyif verici maddeler ile alkollü içkilerin oranlarının ne şekilde saptanacağı belirlendikten sonra, yasada yer alan hükmü dikkate almadan salt 0.50 promilin üstünde alınan alkol miktarına göre araç kullanma yasağı getirilmesinin yasal dayanağı bulunmadığından geçersiz bulunmaktadır. Geçersiz yönetmelik hükümlerinin yasaya aykırı bir şekilde genel şart olarak kabulü de mümkün değildir.
O halde, davacı ZMMS şartlarına göre rücu şartlarının oluşması için kazanın meydana geliş şekli itibariyle sürücünün salt (münhasıran) alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir. Diğer bir anlatımla, sürücünün alkollü olması tek başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez.
Yargıtay"ın yerleşik uygulamalarında; sürücünün aldığı alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece nöroloji uzmanı, hukukçu ve trafik
konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurların da olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisiyle meydana geldiğinin belirlenmesi durumunda, oluşan hasar poliçe teminatı dışında kalacağından davanın kabulüne, aksi halinde reddine karar verilmesi gerekeceği ilkesi benimsenmektedir. (YHGK 23.10.2002 gün ve 2002/11-768-840; YHGK 7.4.2004 gün ve 2004/11-257-212; YHGK 2.3.2005 gün ve 2005/11-81-18; YHGK 14.12.2005 gün 2005/11-624-713 sayılı ilamları)
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya baktığımızda; kesinleşen Erzurum 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2006/429 Esas, 2007/58 Karar sayılı kararında esas alınan Ankara ATK Trafik İhtisas Dairesinin 19.12.2006 tarihli raporuna göre sigortalı araç sürücünün %75, müteveffa yaya ..."un %25 kusurlu sayılmasına, Dairemizin 12.02.2015 tarihli ve 2013/14749 Esas, 2015/19 Karar sayılı bozma ilamından sonra alınan 20.10.2015 tarihli bilirkişi raporunda sigortalı araç sürücüsünün 0,79 promil alkollü olup kazanın oluşumunda, durakta durup yolcu indirip bindirdikten sonra hareket ederken, yolcuların ikazları üzerine, araca binmek üzere arkadan gelmekte olan yolcuları da alabilmek amacıyla geri geri manevra yaparken ve 5-6 metre geri gittiği sırada, arka tarafını tam olarak görememesi ve de izleyememesi neticesinde, yol üzerine çıkmış bulunan 6 yaşındaki ..."u, aracının sol arka tekerleği altına alıp onu tekerleği ile çiğneyerek ölümüne sebebiyet verdiği kazada %75 oranında kusurlu bulunmasına, müteveffa ..."un yola kontrolsüz ve aniden çıkarak, yolda seyretmekte olan araç trafiğini tehlikeye düşürecek şekilde davranmış olması ve kontrolsüz de olsa geri geri kaymak suretiyle manevra yapmakta olan otobüsün tekerleğinin altında kalmasında %25 oranında kusurlu bulunmasına ve olayın oluş şekline göre, sigortalı araç sürücüsünün aracını bilirkişi raporuna göre 5-6 metre, tanık ifadelerine göre ise yarım metre geri geri kaydırdığı sırada, müteveffanın yaş küçüklüğü ile boy ölçüsü dikkate alındığında, aniden yola çıkan müteveffayı görmemesi ve kazanın meydana gelmesinde, münhasıran alkolün etkisinden söz edilemeyeceğine göre, mahkemece, kazanın davacı tarafından trafik sigorta poliçesi ile sigortalanan araç sürücüsünün salt (münhasıran) alkolün etkisi altında meydana gelmediği kabul edilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucu kusur oranına göre yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
2-Bozma ilamının kapsam ve şekline göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ..."a geri verilmesine 13/07/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.