12. Ceza Dairesi 2013/9133 E. , 2014/3769 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Sulh Ceza Mahkemesi
Suç : Haberleşmenin gizliliğini ihlal
Hüküm : Beraat
Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Belirli veya belirlenebilir iki veya daha fazla kişinin, başkalarının bilmemeleri gerektiği yönünde haklı bir inanç ve iradeyle hareket ederek, gizliliği sağlamaya özen gösterip, elverişli araçlar (internet, telefon, telsiz, faks, mektup, telgraf, kağıt vb.) ve ortak semboller (söz, yazı, işaret vb.) aracılığıyla paylaştıkları bilgi, düşünce, duygu ve tutumlarının; özel hayata ilişkin olsun ya da olmasın, başka kişi veya kişiler tarafından, özel bir çaba gösterilerek, doğrudan veya dolaylı şekilde (zarfı açılmadan ışığa tutulan mektupta olduğu gibi), okunmak veya dinlenmek suretiyle öğrenilmesi eyleminin TCK"nın 132/1-1. cümlesinde; anlaşılabilir olsun ya da olmasın, başkalarının haberleşme içeriklerinin kaydı, yani; yazı, ses, görüntü, özel işaretler gibi ortak sembollerin, başka bir nesne üzerine taşınarak (örneğin; ses veya görüntünün, manyetik bant üzerine, yazının başka bir kağıt, defter vb. nesne üzerine geçirilmesi, kopyasının alınması, elektronik iletinin taşınabilir belleğe veya CD"ye aktarılması gibi işlemlerle) sabitlenmesi eyleminin TCK"nın 132/1-2. cümlesinde haberleşmenin gizliliğini ihlal başlığı altında suç olarak tanımlandığı, bu madde kapsamında yer verilmeyen kişinin kendisiyle yapılan haberleşme içeriğini kaydetmesi eyleminin, koşulları bulunduğu takdirde, aynı Kanunun 134. maddesinde düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturabileceği; haberleşme içeriklerinin, haberleşmenin muhatabı olan diğer kişi tarafından, belirli olmayan ve birden fazla kişi tarafından algılanabilme imkanı bulunan aleni bir ortamda, ilgilisi veya ilgililerinin rızası dışında ifşa edilmesi, yani; yayılması, açığa vurulması, afişe edilmesi, ilan edilmesi, kamuoyuna duyurulması, özetle; içeriğini öğrenme yetkisi bulunmayan kişi veya kişilerin bilgisine sunulması eyleminin TCK"nın 132/3. maddesinde tanımlanan haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu kapsamında değerlendirileceği,
Bu açıklamalar ışığında incelenen dosya kapsamına göre; yengesi olan katılan ..."nin ağabeyine olan sadakatinden kuşkulanan sanık ..."nın, doğrudan internet adresleri üzerinden yengesi ile iletişime geçip, “ĞEÇİCİ HEVES DEĞİL HAKEDENE NEFES OLURUM:” rumuzunu kullanarak, yengesi ile yaptığı ikili sohbet görüşmelerine ilişkin elektronik iletileri içerir yazıların dökümünü ağabeyine vermesini müteakip, yengesi ve ağabeyinin anlaşmalı olarak boşanmaları ve müşterek çocukların velayetinin babalarına verilmesinden bir süre sonra, katılan ..."nin boşandığı eşi ... aleyhine açtığı velayetin değiştirilmesi davasının 12.11.2009 tarihli duruşmasında, davalı ... vekili tarafından, söz konusu haberleşme içeriklerinin, delil olarak mahkemeye sunulması üzerine, katılan ..."nin, vekili aracılığıyla Cumhuriyet Başsavcılığına müracaat ederek, sanık ..."dan şikayetçi olmasının ardından başlatılan adli soruşturma sonucunda, tarafı olduğu haberleşme içeriğini hukuka aykırı olarak ifşa eden sanık ..."nın, TCK"nın 132/3. maddesinde tanımlanan haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda,
Sanığın, şikayete konu haberleşme içeriklerini, ağabeyi ..."a vermekten ibaret eyleminde, tarafı olduğu haberleşme içeriğini, belirli olmayan ve birden fazla kişi tarafından algılanabilme imkanı bulunan aleni bir ortamda ifşa etmediğinden, TCK"nın 132/3. maddesinde düzenlenen haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunun yasal unsurlarının somut olayda gerçekleşmediği, eylem TCK"nın 134/1-1. cümlesinde düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçu kapsamında değerlendirilebilir ise de, katılan ..."nin, eşi ... tarafından da öncesinde bilinen; medeni durumu, çocuklarının yaşları, giyim tarzı ve gündelik yaşantısına ilişkin açıklamalarının, katılanın özel yaşam alanına ilişkin ve özel hayatının gizliliğini ihlal edecek nitelikte bulunmadığı anlaşıldığından,
Yapılan yargılama sonunda, yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olduğu gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılan vekilinin sübuta ilişkin yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine; ancak,
Oluşa uygun kabule göre, sanık hakkında, CMK"nın 223/2-a maddesi gereğince beraat kararı verilmesi gerekirken, yüklenen suçun sanık tarafından işlenmediğinin sabit olduğundan bahisle, CMK"nın 223/2-b maddesi gereğince sanığın beraatine karar verilmesi,
Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, ancak, yeniden yargılama gerektirmeyen bu hususun aynı Kanunun 322. maddesine göre düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasının ilk paragrafının, “Sanık hakkında haberleşmenin gizliliğini ihlal suçundan açılan kamu davasının yapılan yargılaması sonunda, sanığa yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olması nedeniyle, CMK’nın 223/2-a maddesi gereğince sanığın BERAATİNE” şeklinde düzeltilmesi ve hüküm fıkrasındaki diğer hususların aynen bırakılması suretiyle, sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 17.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.