20. Hukuk Dairesi 2014/4488 E. , 2014/6668 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Alanya Kadastro Mahkemesi
TARİHİ : 01/02/2013
NUMARASI : 2010/894-2013/54
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında Ş. Köyü, 7066,48 m² yüzölçümlü 415 ada 2 sayılı parsel su kuyusu ve tarla niteliği ile köy tüzel kişiliği adına tesbit edilmiştir.
Ş. Köyünde bulunan 5617,12 m² yüzölçümlü 415 ada 3 sayılı parsel ise davacı adına tespit edilmiş, ancak, Hazine tarafından bilgilendirme askı ilân süresi içinde kadastro komisyonuna yapılan itiraz 3402 sayılı Kanunun 13, 14 ve 17. maddelerindeki şartların oluşmadığı gerekçesiyle kabul edilmiş ve kadastro ekibince yapılan tesbitlerin iptali ile Hazine adına tesbit edilerek askı ilânına çıkarılmıştır.
Davacı, dava dilekçesi ile dava konusu taşınmazların davacıya atalarından intikal eden tapulu taşınmazlar olduğu iddiasıyla, tespitlerinin iptali ile davacı adına tescilini talep ve dava etmiştir. Mahkemece, davanın reddine ve dava konusu taşınmazlardan 415 ada 2 sayılı parselin tespit gibi tesciline, 415 ada 3 sayılı parselin ise komisyon kararındaki gibi tesciline karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 6831 sayılı Kanuna göre 08.06.2005 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması bulunmaktadır.
Mahkemece, davacının dayandığı tapu kaydının dava konusu taşınmazları kapsamadığı gerekçesi ile tapu kaydına itibar edilmemiş ve zilyetlikle kazanım koşulları da oluşmadığı açıklanarak davacının davasının reddine karar verilmişse de, yapılan tapu kaydı uygulaması yetersizdir. Şöyle ki; tapu kaydının sınırları Şarken: Mehmet tarlası ve avla yolu, Şimalen: Muluma dağı ve ketir, Garben: dağ ve Karlık boğazı, Cenuben: Halim oğlu Hilmi ve Kerim oğlu Mehmet tarlasını okumakta olup; yapılan keşifte ise bilirkişiler tapu kaydında yazan sabit sınırlardan Halim oğlu Hilmi tarlasının 418 ada 1, 2, 3, 4, 57, 59, 60 ve 62 sayılı parseller olduğunu, Mehmet Tarlasının bilinmediğini, avla yolunun halen var olduğunu belirtmişlerdir. Fen bilirkişi de dosyaya sunduğu raporla bu sınırları göstermiştir. Mahkeme ise fen bilirkişi raporuna dayanarak davacıların dayandığı tapu kaydının Halim oğlu Hilmi tarlası olarak gösterilen sınırın doğusunda kalan 418 ada 5, 6, 7, 56 ve 426 ada 6 sayılı parselleri kapsadığını, dava konusu taşınmazı kapsamadığını belirtmiştir. Oysa, fen bilirkişi raporu ekinde tapu kaydı sınrlarının gösterildiği memleket haritasına bakıldığında, tapu kaydının davalı alanla birlikte çok geniş bir alanı kapsadığı görülecektir. Mahkemenin tapu kaydına ilişkin gerekçesi ile fen bilirkişi raporu tapu kaydının hangi taşınmazları kapsadığı konusunda çelişkiye neden olmaktadır.
Bu sebeple, öncelikle tapu kaydının sınırlarından olan ve bilirkişilerce Hilmi tarlası olarak gösterilen 418 ada 1, 2, 3, 4, 57, 59, 60 ve 62 parsel sayılı taşınmazlara ait kadastro tutanakları ve dayanakları dosya içerisine alındıktan sonra, mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişilerle, taraf tanıkları, teknik ve uzman bilirkişiler huzuru ile yeniden keşif yapılmalıdır. Keşif sırasında davacının dayandığı tapu kayıtları ayrı ayrı okunup, bu kayıtlardaki hudutlar zeminde yerel bilirkişilere tek tek göstertilmeli, kayıtlarda yazılı olup bilirkişilerce zeminde gösterilemeyen hudutların tespiti için taraflara tanık dinletme imkanı sağlanmalı, tapu hududunda geçen ve zeminde mevcut olduğu bozma kararı öncesi yapılan keşifte belirlenen Halim oğlu Hilmi tarlası olarak gösterilen 418 ada 1, 2, 3, 4, 57, 59, 60 ve 62 parsel sayılı taşınmazların ilk maliklerinin kim olduğu, daha sonra bu taşınmazların kimden kime kaldığı husunda ayrıntılı beyanları alınmalı ve getirtilen tutanak ve dayanakları ile bu beyanlar denetlenmeli, tapu kaydında yazan diğer sınırların yerleri kesin olarak belirlenmeli, komşu parsellerin tutanakları ve dayanaklarının taşınmazı ne olarak okuduğu değerlendirilmeli, yerel bilirkişiler ve tanıkların sözleri komşu parsel tutanak ve dayanakları ile denetlenmeli, yerel bilirkişi ve tanıkların zeminde gösterdiği hudutlar teknik bilirkişiye haritasında işaret ettirilmeli, teknik bilirkişiye uygulanan kayıtların kapsamını belirtir, keşfi takibe imkan verir kroki düzenlettirilmeli, yapılan araştırma ve uygulama sonunda davalı tarafın dayandığı tapu kayıtları uyduğunun kabulü halinde, davacının davasının tapu kaydı miktarı da dikkate alınarak kabulüne karar verilmelidir. Tapu kaydının dava konusu taşınmazı kapsamadığının belirlenmesi halinde ise, daha önce yapılan keşifle taşınmazın zilyetlikle kazanılamayacak yayla niteliğindeki yerlerden olduğu belirlendiğinden davacının davasının reddine karar verilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacın temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 19/06/2014 günü oy birliği ile karar verildi.