Ceza Genel Kurulu 2017/1038 E. , 2020/136 K.
"İçtihat Metni"
Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 3. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Asliye Ceza
Sayısı : 899-1529
Kasten yaralama suçundan sanık ..."nin beraatine ilişkin Konya (Kapatılan) 2. Sulh Ceza Mahkemesince verilen 03.04.2014 tarihli ve 527-296 sayılı hükmün katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 3. Ceza Dairesince 26.05.2015 tarih ve 212-17623 sayı ile;
“...Sanığın, "bana pislik dediği için elimle ağzını kapattım" şeklindeki ifadesi, katılan anlatımı ve adli rapor içeriğine göre sanığın sabit olan kasten yaralama suçundan mahkûmiyeti yerine yazılı şekilde beraatine karar verilmesi," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
6545 sayılı Kanun"un 84. maddesiyle 5320 sayılı Kanun"a eklenen geçici 6. maddenin 1. fıkrası uyarınca sulh ceza mahkemelerinin kaldırılması nedeniyle bozmadan sonra yargılama yapan Konya 14. Asliye Ceza Mahkemesi ise 20.11.2015 tarih ve 899-1529 sayı ile;
"...Gerek sanığın gerekse tanıkların beyanlarından da anlaşılacağı üzere doktor raporundaki bu emarelerin bizzat cinsel ilişki sırasında gerçekleşebileceği gibi katılanın bizzat kendisini rapor alma öncesinde kendini haklı çıkarmak adına darbetmiş olma ihtimalinin kuvvetle muhtemel olduğu, tanıkların anlatımlarından da anlaşılacağı üzere ortalığı katılanın dağıttığının sabit olduğu ve kendi üstünü başını dağıttığının dile getirildiği, gerek sanığın gerekse tanıkların anlatımlarının hayatın olağan akışına uyumlu olduğu ve boşanma düşüncesi olan kadınların kendilerini haklı çıkarmak adına ve boşanma davasında kendi lehlerine taleplerde bulunabilmek için kendi kendilerine zarar verip şikâyetçi olduklarına sıklıkla karşılaşıldığı, atılı isnadın da boşanma davasında delil elde etmek amacıyla yapılan isnatlardan olduğu hususunda kuvvetle muhtemel isnat olduğuna kanaat getirildiği, katılanın anlatımı ile doktor raporlarının uyumlu olmadığı," gerekçesiyle bozma kararına direnerek, önceki hüküm gibi sanığın beraatine karar vermiştir.
Bu hükmün de katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 10.06.2016 tarihli ve 162873 sayılı "bozma" istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gelen dosya, Ceza Genel Kurulunca 07.12.2016 tarih ve 958-652 sayı ile 6763 sayılı Kanun"un 38. maddesi ile 5320 sayılı Kanun"a eklenen geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen Daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 3. Ceza Dairesince 11.09.2017 tarih ve 454-10367 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı kasten yaralama suçunun sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Konya Numune Hastanesince 13.06.2013 tarihinde saat 11.50’de düzenlenen adli raporda; katılan ... ...’nin yapılan muayenesinde boyun, sol yanakta hafif kızarıklık mevcut olduğu, katılandaki bu yaralanmanın basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilir nitelikte olduğunun belirtildiği,
Aynı Hastane tarafından 13.06.2013 tarihinde saat 11.53’te sanık hakkında düzenlenen raporda; alkolsüz olan sanığın vücudunda darp cebir izi bulunmadığı tespitine yer verildiği,
Selçuklu İlçe Emniyet Müdürlüğünce 13.06.2013 tarihinde 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un 5. maddesi uyarınca katılan hakkında acil önleyici tedbir kararı alındığı,
Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) sistemi vasıtasıyla temin edilen nüfus kayıt tablosundan; 1992 doğumlu katılan ... (...) ile 1985 doğumlu sanık ...’nin 29.08.2012 tarihinde evlendikleri, 31.03.2013 doğum tarihli Yasin Yaşar adını verdikleri bir oğullarının bulunduğu, olaydan sonra 27.04.2015 tarihinde Konya 1. Aile Mahkemesinin 609-613 sayılı kararı ile boşanmalarına hükmedildiği, bu hükmün Yargıtay 2. Hukuk Dairesince 04.03.2015 tarihinde onanarak 27.04.2015 tarihinde kesinleştiği,
Anlaşılmaktadır.
Katılan ... (...) Kollukta; sanıkla dokuz ay kadar önce evlendiğini, iki aylık bir çocuğunun bulunduğunu, bu olaydan önce, doğum yaptığı hastanede de sanığın kendisini darp ettiğini, sanık hakkında o zaman da şikâyetçi olduğunu, hakkında koruma kararı verildiğini, bir hafta kadar önce sanıkla barışarak yeniden müşterek ikametgâhlarında yaşamaya başladıklarını, olay sabahı kahvaltıdan dolayı sanığın kendisine küfrederek tokat attığını, odada bulunan kayınvalidesi ile görümcesinin de kendisine hakaret ettiklerini, olaydan hemen sonra durumu polislere bildirdiğini, babasının evinde kalmak istediğini, sanıkla barışma ihtimalinin bulunmadığını, sanıktan boşanmak istediğini,
Mahkemede; kolluktaki ifadesinin eksik olduğunu, olay günü sanığın kendisine iki kez tokat attığını, tokatlardan birinin yüzüne, diğerinin ise ensesine isabet ettiğini, sanığa hakaret etmediğini, sanığın sebepsiz yere kendisini dövdüğünü,
Tanık ... Kollukta şüpheli, Mahkemede tanık sıfatıyla sıfatıyla verdiği ifadelerinde benzer şekilde; sanığın annesi, katılanın ise kayınvalidesi olduğunu, sanıkla katılan arasında zaman zaman münakaşalar çıktığını ancak herhangi bir sorunlarının bulunmadığını, olay günü kahvaltı nedeniyle sanıkla katılan arasında tartışma yaşandığını, kızı Havva ile birlikte katılan ve sanığı yaptıklarının ayıp olduğunu söyleyerek uyardıklarını, sanığın katılana tokat attığını görmediğini, katılanın polis çağırarak evden gittiğini,
Tanık ... Kollukta şüpheli sıfatıyla verdiği ifadesinde; sanığın kız kardeşi, katılanın ise görümcesi olduğunu, olay sabahı kahvaltı nedeniyle sanıkla katılan arasında tartışma yaşandığını, sanığın katılana vurduğunu görmediğini,
Mahkemede; katılanın sanığa “pisliksin” gibi kötü sözler sarf etmesi üzerine sanığın katılanın ağzını kapatmaya çalıştığını ancak kapatamadığını, katılanın üstünü başını yırtarak odadaki eşyaları dağıttığını, çocuğunu kucağına alıp evden gittiğini, rapordaki yaraları katılanın kendi kendine yaptığını, bu şekilde davranmaması için katılana müdahale ettiklerini, sanığın katılana vurmadığını,
İfade etmişlerdir.
Sanık ... Kollukta ve Mahkemede benzer şekilde; katılanla dokuz ay önce evlendiklerini, iki aylık müşterek çocuklarının bulunduğunu, iki ay kadar önce doğum yaptığı sırada katılanla doğum hastanesinde tartıştıklarını, bu nedenle hakkında iki ay süreyle tedbir kararı verildiğini, bu sürenin bitmesi üzerine katılanla barıştıklarını, olay günü kahvaltı nedeniyle evde katılanla münakaşa ettiklerini, katılanın kendisine “pislik” dediğini, bunun üzerine katılanın ağzını kapatmak için eliyle katılanın ağzını tuttuğunu, katılana şiddet uygulamadığını, katılanın sürekli kendisine iftira attığını, boşanmak istediğini, suçlamayı kabul etmediğini, Mahkemede ayrıca; kavgadan önceki gece katılanla beraber olduklarını, katılanın bedenindeki izin bundan kaynaklanmış olabileceğini savunmuştur.
Kasten yaralama suçu 5237 sayılı TCK’nın 86. maddesinde;
“(1) Kasten başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Kasten yaralama fiilinin kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbî müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olması hâlinde, mağdurun şikâyeti üzerine, dört aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur
(3) Kasten yaralama suçunun;
a) Üstsoya, altsoya, eşe veya kardeşe karşı,
b) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
c) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,
d) Kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
e) Silâhla,
İşlenmesi hâlinde, şikâyet aranmaksızın, verilecek ceza yarı oranında artırılır” şeklinde düzenlenmiştir.
Maddenin birinci fıkrasında kasten yaralama suçunun tanımı yapılmış, kişinin vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan her davranış, yaralama olarak kabul edilmiş, madde gerekçesinde bu husus açıkça vurgulanmıştır.
Kasten yaralama suçunda korunan hukuki yarar, kişinin vücut dokunulmazlığı ve beden bütünlüğüdür. Suçun konusu, mağdurun acı verilen veya bozulan bedeni veya ruhsal varlığıdır. Failin yaptığı hareket sonucu, maddede belirtilen sonuçlardan biri meydana gelirse, kasten yaralama suçunun oluşacağında tereddüt bulunmayıp, bu sonuçları doğurmaya elverişli her türlü hareketle kasten yaralama suçunun işlenmesi mümkündür.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Sanık ... ile katılan ... (...)’nin 2012 yılında evlendikleri, müşterek bir oğullarının bulunduğu, katılan ve sanığın beyanlarına göre olay tarihinden iki ay kadar önce doğum yapan katılan ile sanık arasında doğum hastanesinde yaşanan tartışma sonrası katılan hakkında koruma kararı alındığı, bu olaydan sonra barışarak tekrar birlikte yaşamaya başlayan katılan ile sanık arasında olay günü kahvaltı nedeniyle tartışma çıktığı, katılanın olaydan hemen sonra polis karakoluna giderek sanığın tokatla yüzüne vurarak kendisini darp ettiği iddiasıyla sanıktan şikâyetçi olduğu, katılan hakkında Konya Numune Hastanesince düzenlenen adli raporda; boyun, sol yanakta basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek nitelikte hafif kızarıklığın mevcut olduğunun tespit edildiği, sanığın ise kendisine hakaret eden katılanın ağzını eliyle kapattığını savunduğu anlaşılan olayda; katılanın yaşanan tartışma sırasında, sanığın tokatla yüzüne vurduğuna ilişkin aşamalardaki istikrarlı beyanları, bu beyanlarla örtüşen ve katılanın sol yanağında kızarıklık bulunduğuna ilişkin adli rapor içeriği ile sanığın yaşanan tartışma sırasında eliyle katılanın ağzını tuttuğuna ilişkin tevilli ikrarını içeren savunması birlikte değerlendirildiğinde, sanık ...’nin üzerine atılı kasten yaralama suçunun sübuta erdiği; sanığın katılanı yaralamadığına ilişkin soyut savunmasına ve yine sanığın annesi ... ile kız kardeşi ...’nin sanığı cezadan kurtarmaya yönelik, dosyada bulunan adli raporla doğrulanmayan beyanlarına itibar edilemeyeceğinin anlaşılması karşısında sanığın beraatine karar verilmesinde isabet bulunmadığı kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Yerel Mahkemenin direnme kararına konu hükmünün, sanığın kasten yaralama suçunun sabit olduğu gözetilmeden beraatine karar verilmesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan iki Ceza Genel Kurulu Üyesi; direnme kararına konu Yerel Mahkeme hükmünün onanmasına karar verilmesi gerektiği düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Konya 14. Asliye Ceza Mahkemesinin 20.11.2015 tarihli ve 899-1529 sayılı direnme kararına konu hükmünün, sanığa atılı kasten yaralama suçunun sabit olduğu gözetilmeden sanığın beraatine karar verilmesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
2- Dosyanın, mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 25.02.2020 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.