10. Hukuk Dairesi 2021/2226 E. , 2021/8739 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :...Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi
İlk Derece
Mahkemesi : ... İş Mahkemesi
Dava, sosyal güvenlik mevzuatında prim teşviki, destek ve indirim uygulamalarından kaynaklanan uyuşmazlığa ilişkin olup, teşviklerden faydalandırılmamaya dair Kurum işleminin iptali ile davalı Kuruma yersiz ödenen tutarların faizi ile birlikte iadesi istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle, davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davalılardan Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine...Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesince davalı Kurumun istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalılardan Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacı vekili, davacı şirketin Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin 103/4 fıkrası gereğince daha önce 5510 sayılı Kanun seçilmek suretiyle verilen aylık prim ve hizmet belgelerini, 6111 sayılı Kanun uyarınca düzenleyerek sunduğunu ve işleme alınmasını talep ettiğini ancak Kurum başvuruyu reddettiğini belirterek Kurum işleminin iptalini, reddedilen prim ve hizmet belgelerinin işleme alınmasını, yararlanılmayan destek tutarlarının faiziyle birlikte ödenmesi gerektiğinin tespitini istemiştir.
II-CEVAP:
Davalı ... Müsteşarlığı vekili; söz konusu dava konusu ile ilgili müvekkili bulunduğu idarenin görev ve sorumluluğunun bulunmadığını, görev ve yetki alanına girmeyen bir konuda müvekkili idarece işlem tesis edilemeyeceği ve sorumluluk atfedilemeyeceği, bu sebeple müvekkili idarenin sorumluluğunu gerektirecek bir konumunun bulunmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Davalı kurum vekili; Kuruma ibraz edilen 5510 Kanun numaralı iptal 6111 sayılı Kanun numaralı ek aylık prim hizmet belgeleri Kanun ve mevzuat hükümleri çerçevesinde incelendiğini, yasal süresi içerisinde kuruma verilmediğini bu sebeple işleme alınmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesi tarafından davanın kısmen kabulü ile
-Davalı ... Müsteşarlığı hakkında açılmış davanın husumet yokluğu nedeni ile reddine,
-Davalı ..."nın (... SGM) davacı şirketin 13.06.2016 tarih 8.406.771 sayılı başvurusunu red eden idari işlemin iptaline,
-Davacı şirketin 2 1330 01 01 1033995 059 02-94 sicil numaralı işyerine ait, 2011/09-12 dönemlerine, 2012.01.02.06-12 dönemlerine, 2013/01-12 dönemlerine, 2014/01-12 dönemlerine, 2015/01-12 dönemlerine, 2016/01 dönemlerine ilişkin olarak sigorta prim teşvikinden faydalanmak için ... SGM"ne 13.06.2016 tarihli dilekçesi ile başvurusunun işleme alınması gerektiğinin tespitine,
-Prim destek talebinin Kurum tarafından reddi sebebiyle yararlanılamayan destek tutarının ödeme tarihlerinden itibaren yasal faizi ile davacıya ödenmesi gerektiğinin tespitine karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi, 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Yasa"nın 81/1-ı maddesinde hazine tarafından karşılanan ve işverenin sorumlu tutulmadığı prim oranının %5 olmasına karşın, 25.02.2011 tarihinde yürürlüğe giren 4447 sayılı Yasa"nın geçici 10. maddesinde işverenin primlerinin tamamının hazineden karşılanacağı yönündeki düzenlemenin işverenin daha lehine düzenleme olduğu, bu sebeple davacının, 1033995 059 sicil numaralı dosyada işlem gören işyerinin 2011/9 ile 2016/1 tarihleri arasındaki döneme ait primler yönünden geçmişe yönelik talepte bulunmasına yasal herhangi bir engelin olmadığı, yararlanılmak istenilen Yasa"nın yürürlük tarihinden itibaren geçen süreyi kapsadığı, bu yönüyle de istemin 25.02.2011 tarihinde yürürlüğe giren düzenlemeye uygun olduğu, Kurumun genelgelerle, yasalar tarafından belirlenen hakların kullanılmasındaki usul ve esasları düzenlerken, hakkın sınırlandırılması sonucunu doğuracak işlem yapmasının hukuksal olmadığı, yasalarda, belli bir tarihten sonra düzeltme yapılamayacağına ilişkin herhangi bir düzenleme yokken Kurum yetkililerinin, ilgili bakanlık ve kuruluşların görüşünü alarak 18.03.2015 tarihinden sonra sigorta primi teşvikinin değiştirilmesi yönündeki isteklerin işleme alınmayacağını kararlaştırmış olmalarının kabul edilemez olduğu anlaşıldığından istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı Kurum vekili, davacı hakkında yapılan işlemlerde herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığını bu nedenlerle kabule dair verilen kararın bozulmasını talep etmiştir.
V- İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Eldeki davanın, sosyal güvenlik mevzuatında prim teşviki, destek ve indirim uygulamalarından kaynaklanan uyuşmazlığa ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
4447 sayılı Yasanın geçici 10. maddesinde yer alan teşvik indiriminden faydalanma hakkının tespiti istemine ilişkin olarak açılmış olan davada, davanın kabulüne dair karar verilmiş ise de, yargılama ve temyiz aşamasında 01.04.2018 tarihi itibari ile 5510 sayılı Yasa"nın ek 17. maddesi yürürlüğe girmiş, olup, bu maddenin ilk fıkrasında aynen:
“Bu Kanun veya diğer kanunlarla sağlanan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanılabileceği halde yararlanılmadığı ay/dönemlerde gerekli tüm koşulların sağlanmış olması ve yararlanılmayan ayı/dönemi takip eden altı ay içerisinde Kuruma müracaat edilmesi şartlarıyla, başvuru tarihinden geriye yönelik en fazla altı aya ilişkin olmak üzere, yararlanılmamış olan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanılabilir veya yararlanılmış olan prim teşviki, destek ve indirimleri başka bir prim teşviki, destek ve indirimi ile değiştirilebilir.” Hükmü ve ikinci fıkrasında ise;
“Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önceki dönemlere ilişkin olmak üzere tüm şartları sağladığı halde bu Kanun veya diğer kanunlarla sağlanan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanmamış işverenler ile bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yararlanılan prim teşviki, destek ve indirimlerin değiştirilmesine yönelik talepte bulunan işverenler tarafından en son bu maddenin yürürlük tarihini takip eden aybaşından itibaren bir ay içinde Kuruma başvurulması halinde, yararlanılmamış olan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanılabilir veya yararlanılmış olan prim teşviki, destek ve indirimleri başka bir prim teşvik, destek ve indirimi ile değiştirilebilir.” şeklinde belirtilmiş hükümleri mevcut olup, bu yeni madde hükümleri ile tüm teşvik unsurlarından faydalandırılma veya fazla ödemelerin iadesi veya değiştirme istemleri hakkındaki uyuşmazlıklarda ek 17. maddede yer alan hükümlerin irdelenmesi gerektiği açıktır.
Değinilen ek 17. maddenin üçüncü fıkrasında ise; “Bu maddenin ikinci fıkrası kapsamında talepte bulunan işverenlere iade edilecek tutar, maddenin yürürlük tarihinden önce talepte bulunanlar için maddenin yürürlük tarihini takip eden aybaşından, yürürlük tarihinden sonra talepte bulunanlar için ise, talep tarihini takip eden aybaşından itibaren kanuni faiz esas alınmak suretiyle hesaplanarak bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden takvim yılı başından başlayarak üç yıl içinde ödenir. Ödeme, öncelikle bu Kanunun 88 inci maddesinin on dört ve on altıncı fıkralarına göre muaccel hale gelmiş prim ve her türlü borçlardan, sonrasında ise ilgili kanunlar uyarınca yapılandırma veya taksitlendirme de dâhil olmak üzere müeccel haldeki prim ve her türlü borçlarından mahsup yoluyla gerçekleştirilir. Ancak, üç yılsonunda ilgili kanunları gereği yapılandırılma veya taksitlendirilme sebebiyle vadesi gelmemiş taksit ödemelerinden peşinen mahsup edilir. Kuruma borcu bulunmayan işverenlere altı ayda bir eşit taksitlerle iade yapılır.” hükümleri mevcuttur.
Eldeki davada ise, ek 17. maddenin yürürlüğe girmesi ile birlikte “5510 sayılı Yasa veya diğer Kanunlarla sağlanan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanılabileceği halde yararlanılmadığı ay/dönemlere ilişkin olarak 5510 sayılı Yasa ile birlikte anılan ilgili kanunların teşvik veya destek hükümlerinde yer alan yararlanma şartlarının mahkemelerce irdelenmesi gerekmekle birlikte, değiştirme veya oluşabilecek fark prim tutarlarının iadesi istemleri hakkında yapılacak değerlendirmede; aynı maddenin üçüncü fıkrasındaki hükümlerin de uygulanıp uygulanmayacağı hususunda bir değerlendirme yapılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.
Diğer taraftan, ek 17. maddenin 4. fıkrası hükmündeki “Görülmekte olan davalarda, ayrıca bir başvuru şartı aranmaksızın, dava öncesi yapılan idari başvuru tarihinden itibaren işleyecek kanuni faiziyle birlikte hesaplanacak tutar üçüncü fıkra hükümlerine göre mahsup veya iade edilir. Mahkemelerce, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış davalarda davanın konusuz kalması sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilir. Yargılama giderleri idare üzerinde bırakılır ve vekâlet ücretinin dörtte birine hükmedilir. Ayrıca, İlk Derece Mahkemelerince verilen kararlar hakkında ..."nca kanun yollarına başvurulmaz ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılan kanun yolu başvurularından vazgeçilmiş sayılır.” İbaresinin iptali için Anayasa Mahkemesi"ne başvuruda bulunulmuş ve Anayasa Mahkemesince 19.02.2020 gün ve 2018/139 E. 2020/12 K. Sayılı karar ile bu hükmün iptaline karar verilmiş olup, karar 05.05.2020 tarih ve 31118 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır.
Anayasa"nın 153. maddesi uyarınca, Anayasa Mahkemesi"nin iptal kararları gerekçesi yazılmadan açıklanamamakta ve ancak Resmi Gazete"de yayımlandıktan sonra yürürlüğe girmektedir. Anayasa Mahkemesi"nin iptal kararlarının yasama, yürütme ve yargı organları, idari makamlar, gerçek ve tüzel kişileri bağlayacağı açıktır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 33. maddesi hükümlerine göre, Türk hukukunu resen uygulamakla yükümlü olan mahkemelerin ve giderek Yargıtay’ın iptal kararı ile yok hükmünde olan ve böylece yürürlükten kalkan bir yasa maddesine dayanarak inceleme yapma ve karar verme yetkilerinin bulunmadığının kabulü doğal olup, bu yönde bir uygulama yapılmasına imkânı yoktur. Belirtilmelidir ki, Anayasa Mahkemesi"nin iptal kararları, bozma kararları ile oluşan usulü kazanılmış hakların istisnasını teşkil ederler. Buna göre; usuli kazanılmış hak gereğince uygulanması gereken bir kanun maddesi Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiği takdirde artık usuli kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesi"nin iptal kararıyla ortaya çıkan yeni hukuki duruma göre karar verilir. Şu halde, Anayasa Mahkemesi"nin iptal kararı karşısında, yeni oluşan durumun kesin hüküm halini almamış derdest tüm davalar yönünden uygulanmasının zorunluluğu ortadadır.
Eldeki davada ise, Mahkemece, yazılı şekilde karar verilmiş ise de, ek 17. maddenin gelmesi ve daha sonra 4. fıkrasının iptali ile oluşan bu yeni durumun dikkate alınması ile davaya konu uyuşmazlığa ilişkin yasal tüm dayanaklar ve teşvik hükümlerinden faydalandırılma, fazla ödenen tutarların iadesi/mahsubu istemleri bakımından ek 17. maddenin ilk üç fıkrası da dâhil olmak üzere yasal tüm dayanaklar irdelenmeli, teşvik veya destekten faydalandırılma şartlarının varlığı ile birlikte incelenmeli ve sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, mahkemece yazılı şekilde hüküm tesisi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve... Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak ilk derece mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:...Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen İlk Derece Mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesi ile kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 22.06.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.