(Kapatılan)13. Ceza Dairesi 2020/6947 E. , 2020/11230 K.
"İçtihat Metni"KANUN YARARINA BOZMA
Kilitlenmek suretiyle muhafaza altına alınan eşya hakkında hırsızlık suçundan sanık ..."ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 142/2-h ve 35/1. maddeleri gereğince 1 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, cezasının aynı Kanun"un 51. Maddesi uyarınca ertelenmesine ilişkin Küçükçekmece 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 06/05/2015 tarihli ve 2014/376 esas, 2015/239 sayılı kararına karşı, Adalet Bakanlığı"nın 16.06.2020 gün ve 94660652-105-34-1570-2020-Kyb sayılı yazısı ile kanun yararına bozma ihbarında bulunulduğundan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 19.06.2020 gün ve 2020/52892 sayılı ihbarnamesiyle Dairemize gönderildiği,
MEZKUR İHBARNAMEDE;
Sanık hakkındaki hapis cezasının aynen infazına ilişkin aynı Mahkemenin 09/03/2018 tarihli ve 2014/376 esas, 2015/239 sayılı ek kararının, Küçükçekmece 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 06/05/2015 tarihli ve 2014/376 esas, 2015/239 sayılı kararının kanun yararına bozulması halinde, hukuki değerden yoksun olacağı gözetilerek yapılan incelemede;
Dosya kapsamına göre, sanığın 10/06/2014 tarihinde Kipa mağazasından bandrolünü söktüğü viskiyi hırsızlamaya teşebbüs etmesine ilişkin olay nedeniyle 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 142/2-h maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiş ise de; 28/06/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun"un 62. maddesi ile eklenen 5237 sayılı Kanun"un 142/2-h maddesinin, suçun işlendiği 10/06/2014 tarihinde yürürlükte olmadığı, dolayısıyla 5237 sayılı Kanun"un 7/2. maddesi uyarınca ceza miktarı bakımından lehe olan ve eyleme uyan anılan Kanun"un 142/1-b maddesi gereğince hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden anılan kararın bozulması gerektiğinin ihbar olunduğu anlaşılmıştır.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Dosya kapsamından sanığın yokluğunda verilen Küçükçekmece 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 06/05/2015 tarihli ve 2014/376 esas, 2015/239 karar sayılı kararının, sanığın yakalama emri üzerine savunması alınırken bildirdiği adresine tebliğe çıkarıldığı, tebligat parçasının adreste tanınmadığından bahisle iade edilmesi üzerine sanığın mernis adresine bu kez Tebligat Kanunu"nun 35. maddesine göre 17/09/2015 tarihinde tebligat yapılarak temyiz edilmediğinden bahisle hükmün kesinleştirildiği anlaşılmakta ise de; 7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 10/2. maddesinin, “bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” hükmü ile gerçek kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak iki aşamalı bir yöntem benimsenmiş olması karşısında, önce bilinen en son adres (bilinen bir adres yoksa ya da bilinen en son adres ile adres kayıt sistemindeki adres aynı ise MERNİS adresi olduğu belirtilmeksizin adres kayıt sistemindeki adres) esas alınarak,
Tebligat Kanunu"nun 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanun’un 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, merci tarafından, tebligata Tebligat Kanunu"nun 23/1-8 ve Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkânsızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerektiği gözetilmeksizin, sanığın bilinen son ardesine çıkarılan tebligatın tebliğ edilemeden iadesi üzerine MERNİS adresine çıkarılan ve yukarıda bahsedilen şekilde yöntemine uygun olarak Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesi yerine aynı Kanunun 35. maddesi gereğince yapılan tebligat işleminin geçersiz olduğu anlaşılmakla; kesinleştirme işleminin usulsüz olduğu, bu nedenle hükmün usulüne uygun kesinleşmediği ve sonraki tüm işlemlerin hukuken geçersiz olduğu belirlenmekle; kesinleşmemiş kararlara karşı kanun yararına bozma isteminde bulunulamayacağından, Küçükçekmece 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 06/05/2015 tarihli ve 2014/376 esas, 2015/239 karar sayılı kararının sanık ...’azusulüne uygun olarak tebliğ edilip, herhangi bir kanun yoluna başvurulmaması halinde kesinleştirildikten sonra yeniden kanun yararına bozma isteminde bulunulması mümkün olup, henüz kesinleşmemiş olan karara yönelik kanun yararına bozma isteminin REDDİNE, 09/11/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.