14. Hukuk Dairesi 2020/3792 E. , 2020/7639 K.
"İçtihat Metni" 14. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 12.02.2015 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davacılar ..., ..., ...,.. yönünden davanın feragat nedeniyle reddine, diğer davacılar yönünden kabulüne dair verilen 07.06.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vd. vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacılar vekili, ... Ereğlisi, ... Mahallesi, 104 ada 21 parsel sayılı taşınmazda tarafların hissedar olduğunu, davacıların şufa haklarını kullanmalarını engellemek amacı ile satış bedellerini tapuda fahiş gösterilmiş olduğunu, yargılama sonunda mahkemece belirlenecek gerçek değer üzerinden dava konusu hisselerin iptali ile davacılara eşit oranda tescilini yargılama masraflarının ve avukatlık ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
Davacılar vekili davacılardan ..., ... ve ... ... için açmış oldukları davadan feragat ettiğini beyan etmiştir.
Davalı ... vd. vekili cevap dilekçesinde, fiili taksim sebebiyle davanın reddedilmesi gerektiğini, mahkeme aksi kanaatte ise de keşfen belirlenecek gerçek değer üzerinden depo kararı verilmesi gerektiğini beyan etmiştir.
Davalı ... cevap dilekçesinde, davacıların önalım hakkını kullanmak istemelerine bir diyeceğinin bulunmadığını, ancak bedelde muvazaa iddiasının yerinde olmadığını, öncelikle davanın reddedilmesini, aksi durumda tapudaki bedel üzerinden depo kararı verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davacılar ..., , ..., ... yönünden davanın feragat nedeni ile reddine, diğer davacılar yönünden tapu kaydının iptali ile davacılar adına tesciline karar verilmiştir.
Hükmü, davalı ... vd. vekili temyiz etmiştir.
Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK’nın 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz. Kötüniyet iddiası 14.2.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir.
Somut olaya gelince; mahkemenin dava konusu taşınmazda fiili taksim olup olmadığı hususundaki yaptığı araştırma yeterli değildir. Fiili taksim olgusu mahkemece de re’sen dikkate alınması gerektiğinden öncelikle yöreyi iyi bilen mahalli bilirkişi isimleri tespit edilmeli, sonrasında yeniden keşif yapılarak mahalli bilirkişiler ve tarafların gösterdikleri tanıklar keşifte taşınmazın başında dinlenilmelidir. Önalım hakkını kullanan paydaşların ve davalılara pay satanların taşınmazdaki kullandıkları yerlerin ayrı ayrı belirlenmesi gerekir. Bilirkişilerden keşfi izlemeye, denetlemeye elverişli krokili rapor hazırlanması istenmelidir. Tüm bu işlemlerin akabinde, dava konusu taşınmazda fiili taksimin olup olmadığı tespit edilerek bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bunun yanında, UYAP üzerinden alınan davacılardan ...’a ait TAKBİS raporundan, anılan davacının 24.02.2016 tarihli ve 1474 yevmiye numaralı işlemle hissesini sattığı anlaşılmaktadır. Dava konusu taşınmazda adı geçen davacının hissesinin akıbetini gösteren güncel tapu kaydı ilgili tapu müdürlüğünden getirtilmeli, davacı ...’ın taşınmazda artık hissedar olmadığının anlaşılması halinde davanın bu davacı yönünden reddine karar verilmesi gerekir.
Kabule göre de, mahkemece davacılar vekilinin yargılama aşamasında bir kısım davacı yönünden davadan feragat ettiği gözetilerek hangi davacı adına ne miktar hissenin tesciline karar verildiği belirtilmeden infazda karışıklığa yol açacak şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün belirtilen sebeplerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24.11.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.