19. Ceza Dairesi Esas No: 2021/5463 Karar No: 2021/5103 Karar Tarihi: 29.04.2021
Marka Hakkına Tecavüz - Yargıtay 19. Ceza Dairesi 2021/5463 Esas 2021/5103 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Asliye Ceza Mahkemesi tarafından verilen bir kararda, sanığın marka hakkına tecavüz ettiği gerekçesiyle suçlu bulunduğu ve mahkum edildiği belirtilmektedir. Ancak bu karar temyiz edilmiş ve incelenmiştir. Marka hakkına tecavüz suçlarında şikayet hakkının münhasıran marka sahibine ait olduğu ve şikayet hakkını kullanacak kişinin marka sahibi Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde tutulan marka sicilinde adına kayıtlı gerçek veya tüzel kişi olduğu vurgulanmıştır. Kararda, şikâyet tarihinde şikâyette bulunma yetkisini veren vekâletname bulunması koşulu ile avukatların da şikâyette bulunabileceği belirtilmiştir. Ancak, dosyada söz konusu marka sahibi firmaya vekil olarak atanmış herhangi bir avukatın katılmadığı ve hukuken geçerli bir şikayetin bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Bu nedenle, mahkemenin sanığın davanın düşürülmesine karar vermesi gerektiği ancak yanlış bir şekilde mahkumiyet kararı verildiği sonucuna varılmıştır. Kanunlar açısından incelendiğinde, 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 61/A-1 maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 71-83 maddeleri ve Türk Borçlar Kanununda vekâletnamelerin şekil şartı aranmadan geçerli olduğu kabul edilmektedir.
19. Ceza Dairesi 2021/5463 E. , 2021/5103 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Marka Hakkına Tecavüz HÜKÜM : Mahkumiyet
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi. Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; Suç ve karar tarihinde yürürlükte bulunan 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 61/A-1 maddesinde düzenlenen suçun soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete tabi olup, katılan vekilinin şikayeti üzerine, sanığa ait işyerinde yapılan aramada üzerlerinde katılan firma adına tescilli markaların bulunduğu taklit ürünlerin satışa arz edilmiş halde ele geçirildiği iddiası ile sanık hakkında marka hakkına tecavüz suçundan kamu davası açılmış ise de; Marka hakkına tecavüz suçlarında şikâyet hakkı, münhasıran marka sahibine ait olup, tescilli markanın sahibi olan ve marka korumasından doğan hakları tecavüze uğrayan gerçek veya tüzel kişiler şikâyetçi olabilir. Diğer bir ifade ile şikâyet hakkını kullanacak marka sahibi Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde tutulan marka sicilinde, adına markanın tescil edildiği gerçek veya tüzel kişidir. Şikâyet hakkı şahsa sıkı sıkıya bağlı bir hak olduğundan bu hakkın başkaları tarafından kullanılması mümkün değildir. Hak sahibi kişiler şikâyet tarihinde, şikâyette bulunma yetkisini veren vekâletname bulunmak koşulu ile avukatları vasıtasıyla da şikâyette bulunabilir. Davaya vekâlet konusu 6100 sayılı HMK’nin 71-83. maddelerinde düzenlenmiş olup, hem HMK’da hem de Türk Borçlar Kanununda vekâletnamelerin herhangi bir şekil şartına bağlı olmadığı kabul edilmiştir. Şikâyet hakkını kullanma konusunda asıl olanın vekâlet verenin iradesi olduğu yönündeki ilke ışığında somut olaya gelince; Dosya içerisinde mevcut olan ve ... Elektronics Co. Ltd. Şirketinin yetkilileri tarafından ... irtibat bürosu yetkilisi ...’e verilen asıl vekaletnamenin içeriğinde “Bir gümrük davasını ya da diğer davaları takip etme anlaşması vaka bazında mektup, telefaks veya e-posta iletişimi ile yapılacaktır.” şeklindeki kısıtlamanın bulunması ve Dairemizin 26.01.2021 tarihli tevdii kararına rağmen katılan firma vekilinin, sanık hakkında şikâyet hakkının kullanılması amacıyla ve şikâyet tarihini kapsar şekilde marka sahibi firmaların yetkilileri tarafından kendilerine verilmiş izin içeren mektup, telefaks veya elektronik posta iletisi aslını veya tercümesinin onaylı örneklerini dosyaya ibraz edemediği, suç tarihinden sonra düzenlenen vekaletnamenin de sonuca etki etmeyeceği anlaşıldığından, marka sahibi firmanın sanık hakkında şikayet tarihi itibarıyla hukuken geçerli bir şikâyetinin bulunmadığı gözetilmeden, davanın düşürülmesine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi, Kanuna aykırı ve sanık müdafiinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, tebliğnameye aykırı olarak, sair yönleri incelenmeyen HÜKMÜN 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 29/04/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.