10. Hukuk Dairesi 2021/6231 E. , 2021/8737 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
İlk Derece
Mahkemesi : ... İş Mahkemesi
Dava, 5510 Sayılı Yasanın 81. maddesinin (ı) bendinde yer alan teşvik indiriminden faydalandırılma hakkının tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince davalı Kurumun istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacı vekili, müvekkil şirketin ... iş yerinin 5510 sayılı yasanın 81. Maddesinin (ı) bendi kapsamındaki teşvikten yararlanması talebi ile açtığı davada, ... 1. İş Mahkemesinin 28.09.2018 tarihli ve 2017/354 Eb 2018/326 K. Sayılı kararı ile 7103 sayılı Yasanın 70. Maddesi ile 5510 sayılı yasaya eklenen ek 17. Maddesi gereğince davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verildiğini, davalı kuruma yapılan başvuru neticesinde Hukuk Müşavirliğinin 03/08/2018 tarih ve 9799554 sayılı yazısıyla cevaben; " mahkemece hatalı bir saptamayla davanın konusuz kaldığı yönünde karar verildi diye, işverenin teşvikten ve dolayısıyla 7103 sayılı yasadan yararlandırılma imkanının olmadığı, keza kurumumuzca davacı işveren hakkında 7103 sayılı yasanın 70. Maddesine göre yapılacak bir işlemin bulunmadığı, buna göre, ihale konusu iş üstlenen işverenlerin sigorta primi teşvik ve desteklerden yararlandırılmaları mümkün olmadığından bu nitelikteki işverenlerin geriye yönelik teşvik ve desteklerden yararlanma taleplerinin 7103 sayılı kanunun 70. Maddesi kapsamında değerlendirilmesine yasal olarak imkan bulunmadığından ve mahkeme kararının infaza dayalı bir hüküm içermemesinden dolayı, işverene ödeme yapılmaması mütalaa edilmiştir. " şeklinde mahkeme kararını hiçe sayar şekilde yanıt verildiği, 7103 Sayılı Kanunun 70. Maddesi ile yapılan düzenlenme ile iş veren şirketlerin kurumdan olan alacaklarının kabul edildiğini, mahkemelerin de yasal hükmü gereğince davaların konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm kurulduğunu, yine " mahkeme hatalı bir şekilde davanın konusuz kaldığı yönünde karar verildi diye " şeklinde başlayan ifadenin hukuk dışı olduğunu, tarafların lehine ya da aleyhine olsun mahkemece verilen bir hükmün yerine getirilmek zorunda olduklarını, mahkemece verilen bir kararı hukuka aykırı bulan tarafın başvurabileceği yasal yolların kanunlarda açık bir şekilde gösterildiğini, yasal yollara başvurmayıp kararın kesinleşmesinin ardından yaptıkları başvuruya yukarıdaki şekilde verilen yanıtın hukuka aykırı bulduklarını ileri sürerek, ... Sosyal Güvenlik Merkezinin 29/01/2019 tarihli 40106169-E. 1563602 sayılı ihaleli iş konulu işlemin iptalini ve ... 1. İş Mahkemesi 2017/354 E. 2018/326 Karar numaralı kararın uygulanmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı Kurumun, ... Emniyet Müdürlüğü"nün 14.03.2016 tarihli tutanağına istinaden ... adli kişinin davacı iş yerindeki işe giriş bildirgesinin işe başlamadan önce verilmediği gerekçesiyle 29.08.2016 tarihinde idari para cezası kestiğini, söz konusu kişinin davacı iş yerinde çalışmadığını belirterek davalı kurum işlemi ile davaya konu kurum işlemi nedeni ile davacı şirketin teşvik kapsamı dışına çıkarılma işleminin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
II-CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; yapılan açıklamalar dikkate alındığında, ihale konusu iş üstlenen işverenlerin sigorta primi teşvik ve desteklerden yararlanmalarına imkân bulunmadığından, davacının geriye yönelik teşvik ve desteklerden yararlanma taleplerinin de 7103 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilmesine yasal olarak imkân bulunmamakta olduğunu, Kurum işlemi hukuka uygun olduğunu ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesi, Mahkemece davanın kabulü ile, ... SGK"nun 29/01/2019 tarih 40106169-E.1563602 sayılı işlemin iptaline, davacı şirketin 4.4291.01.011164862.007.01.36 sicil sayılı iş yeri nedeniyle 01/09/2009-30/09/2010 tarihleri arasındaki 5 puanlık teşvik indirimine ilişkin 9.989,71 TL alacağının davalı kuruma başvuru tarihi olan 21/10/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi, Dava, davacının %5"lik prim teşvikinden yararlanması gerektiğinin tespiti ile karşılığı paranın davalıdan faizi ile birlikte tahsili davasıdır.
lk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş, karar davalı SGK vekilince istinaf edilmiştir.
Talep 2011 yılı mart ayı öncesine ilişkindir. O tarihteki mevzuat hükümleri itibari ile teşvikten faydalanma alt işverene tanınmış bir haktır. İstihkaktan kesinti şartına bağlanamaz. Bu durumda teşvikten ihale makamı yararlanmış olacaktır.
Bu itibarla sonuç olarak ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleri ile dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla HMK"nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davalı SGK"nın istinaf başvurusunun esastan reddine dair hüküm kurulmuştur.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı Kurum vekili, davacı şirket hakkında Kurumca yapılan tüm işlemlerin yerinde ve hukuki olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesi için, aksi yöndeki mahkeme kararının bozulmasına, dair talepte bulunmuştur.
V- İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Eldeki davanın, sosyal güvenlik mevzuatında prim teşviki, destek ve indirim uygulamalarından kaynaklanan uyuşmazlığa ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
5510 Sayılı Yasanın geçici 10. Maddesinde yer alan teşvik indiriminden faydalanma hakkının tespiti istemine ilişkin olarak açılmış olan davada, davanın kabulüne dair karar verilmiş ise de, yargılama ve temyiz aşamasında 01.04.2018 tarihi itibari ile 5510 sayılı Yasanın ek 17. maddesi yürürlüğe girmiş, olup, bu maddenin ilk fıkrasında aynen:
“Bu Kanun veya diğer kanunlarla sağlanan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanılabileceği halde yararlanılmadığı ay/dönemlerde gerekli tüm koşulların sağlanmış olması ve yararlanılmayan ayı/dönemi takip eden altı ay içerisinde Kuruma müracaat edilmesi şartlarıyla, başvuru tarihinden geriye yönelik en fazla altı aya ilişkin olmak üzere, yararlanılmamış olan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanılabilir veya yararlanılmış olan prim teşviki, destek ve indirimleri başka bir prim teşviki, destek ve indirimi ile değiştirilebilir.” Hükmü ve ikinci fıkrasında ise;
“Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önceki dönemlere ilişkin olmak üzere tüm şartları sağladığı halde bu Kanun veya diğer kanunlarla sağlanan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanmamış işverenler ile bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yararlanılan prim teşviki, destek ve indirimlerin değiştirilmesine yönelik talepte bulunan işverenler tarafından en son bu maddenin yürürlük tarihini takip eden aybaşından itibaren bir ay içinde Kuruma başvurulması halinde, yararlanılmamış olan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanılabilir veya yararlanılmış olan prim teşviki, destek ve indirimleri başka bir prim teşvik, destek ve indirimi ile değiştirilebilir.” şeklinde belirtilmiş hükümleri mevcut olup, bu yeni madde hükümleri ile tüm teşvik unsurlarından faydalandırılma veya fazla ödemelerin iadesi veya değiştirme istemleri hakkındaki uyuşmazlıklarda ek 17.maddede yer alan hükümlerin irdelenmesi gerektiği açıktır.
Değinilen Ek 17. maddenin üçüncü fıkrasında ise; “Bu maddenin ikinci fıkrası kapsamında talepte bulunan işverenlere iade edilecek tutar, maddenin yürürlük tarihinden önce talepte bulunanlar için maddenin yürürlük tarihini takip eden aybaşından, yürürlük tarihinden sonra talepte bulunanlar için ise, talep tarihini takip eden aybaşından itibaren kanuni faiz esas alınmak suretiyle hesaplanarak bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden takvim yılı başından başlayarak üç yıl içinde ödenir. Ödeme, öncelikle bu Kanunun 88 inci maddesinin on dört ve on altıncı fıkralarına göre muaccel hale gelmiş prim ve her türlü borçlardan, sonrasında ise ilgili kanunlar uyarınca yapılandırma veya taksitlendirme de dâhil olmak üzere müeccel haldeki prim ve her türlü borçlarından mahsup yoluyla gerçekleştirilir. Ancak, üç yılsonunda ilgili kanunları gereği yapılandırılma veya taksitlendirilme sebebiyle vadesi gelmemiş taksit ödemelerinden peşinen mahsup edilir. Kuruma borcu bulunmayan işverenlere altı ayda bir eşit taksitlerle iade yapılır.” Hükümleri mevcuttur.
Eldeki davada ise, Ek 17. Maddenin yürürlüğe girmesi ile birlikte “5510 Sayılı Yasa veya diğer kanunlarla sağlanan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanılabileceği halde yararlanılmadığı ay/dönemlere ilişkin olarak 5510 sayılı Yasa ile birlikte anılan ilgili kanunların teşvik veya destek hükümlerinde yer alan yararlanma şartlarının mahkemelerce irdelenmesi gerekmekle birlikte, değiştirme veya oluşabilecek fark prim tutarlarının iadesi istemleri hakkında yapılacak değerlendirmede; aynı maddenin ikinci veya üçüncü fıkrasındaki hükümlerin de uygulanıp uygulanmayacağı hususunda bir değerlendirme yapılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.
Diğer taraftan Ek 17.maddenin 4. Fıkrası hükmündeki “Görülmekte olan davalarda, ayrıca bir başvuru şartı aranmaksızın, dava öncesi yapılan idari başvuru tarihinden itibaren işleyecek kanuni faiziyle birlikte hesaplanacak tutar üçüncü fıkra hükümlerine göre mahsup veya iade edilir. Mahkemelerce, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış davalarda davanın konusuz kalması sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilir. Yargılama giderleri idare üzerinde bırakılır ve vekâlet ücretinin dörtte birine hükmedilir. Ayrıca, ilk derece mahkemelerince verilen kararlar hakkında Sosyal Güvenlik Kurumu"nca kanun yollarına başvurulmaz ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılan kanun yolu başvurularından vazgeçilmiş sayılır.” İbaresinin iptali için Anayasa Mahkemesi"ne başvuruda bulunulmuş ve Anayasa Mahkemesince 19.02.2020 gün ve 2018/139 E. 2020/12 K. Sayılı karar ile bu hükmün iptaline karar verilmiş olup, karar 05.05.2020 tarih ve 31118 sayılı Resmi gazetede yayımlanmıştır.
Anayasa"nın 153. maddesi uyarınca, Anayasa Mahkemesi"nin iptal kararları gerekçesi yazılmadan açıklanamamakta ve ancak Resmi Gazete"de yayımlandıktan sonra yürürlüğe girmektedir. Anayasa Mahkemesi"nin iptal kararlarının yasama, yürütme ve yargı organları, idari makamlar, gerçek ve tüzel kişileri bağlayacağı açıktır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 33. maddesi hükümlerine göre, Türk hukukunu resen uygulamakla yükümlü olan mahkemelerin ve giderek Yargıtay’ın iptal kararı ile yok hükmünde olan ve böylece yürürlükten kalkan bir yasa maddesine dayanarak inceleme yapma ve karar verme yetkilerinin bulunmadığının kabulü doğal olup, bu yönde bir uygulama yapılmasına imkânı yoktur. Belirtilmelidir ki, Anayasa Mahkemesi"nin iptal kararları, bozma kararları ile oluşan usulü kazanılmış hakların istisnasını teşkil ederler. Buna göre; usuli kazanılmış hak gereğince uygulanması gereken bir kanun maddesi Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiği takdirde artık usuli kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesi"nin iptal kararıyla ortaya çıkan yeni hukuki duruma göre karar verilir. Şu halde, Anayasa Mahkemesi"nin iptal kararı karşısında, yeni oluşan durumun kesin hüküm halini almamış derdest tüm davalar yönünden uygulanmasının zorunluluğu ortadadır.
Eldeki davada ise, mahkemece, yazılı şekilde karar verilmiş ise de, Ek 17. maddenin gelmesi ile oluşan bu yeni durumun dikkate alınması ile davaya konu uyuşmazlığa ilişkin yasal tüm dayanaklar ve teşvik hükümlerinden faydalandırılma, fazla ödenen tutarların iadesi/mahsubu istemleri bakımından ek 17. Maddenin ilk üç fıkrası da dâhil olmak üzere yasal tüm dayanaklar irdelenmeli, teşvik veya destekten faydalandırılma şartlarının varlığı ile birlikte incelenmeli ve sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, mahkemece yazılı şekilde hüküm tesisi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının HMK"nın 373/1. maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 22.06.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.