10. Hukuk Dairesi 2016/9970 E. , 2016/14078 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava, 1998-2002 tarihleri arasında hizmet akdine tabi olarak geçen ve Kuruma bildirilmeyen çalışma sürelerinin tespitine ilişkin olup, Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasanın 79/10. ve 5510 sayılı Yasanın 86/9. maddeleri olup bu tür sigortalı hizmetlerin tespitine ilişkin davaların, kamu düzeniyle ilgili olduğu ve bu nedenle de özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesinin zorunlu ve gerekli bulunduğu açıktır. Bu çerçevede, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde resen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
506 sayılı Kanunun 4. maddesinde “sigortalıları çalıştıran gerçek ve tüzel kişiler” işveren olarak tanımlanmıştır. “çalıştıran” olgusu, tespiti istenen sürelere ilişkin hizmet akdinin tarafı konumunda olan ve hizmet akdini düzenleyen “işvereni” ifade etmektedir. Hizmet tespitine yönelik davalarda, çalışma ilişkisinin nitelik ve süresinin belirlenmesinde, bu yöndeki işyeri bilgi ve belgelerine ulaşılmada, kısacası, davanın sübutu ve verilen kararın infazı açısından, işverenin kim olduğunun bilinmesinde yasal zorunluluk vardır.
Eldeki davada, öncelikle davalılardan Uzel Mak. A.Ş. ve ... yönünden taraf teşkilinin sağlandığından bahsedilemez. Davalı ... Mak. A.Ş. adına çıkartılan tebliğin “tasfiye halinde müflis kayyım elemanı olduğundan iade” geldiği anlaşıldığından, şirketin faaliyet durumu ve şirkete kayyım atanıp atanmadığı araştırılarak usulüne uygun şekilde dava dilekçesi tebliğ edilmeli; diğer davalı ... yönünden ise anılan şirketler gruba hangi şirketlerin dahil olduğu tespit edilerek, şirketlerin tüzel kişiliklerine usulüne uygun şekilde dava dilekçesi tebliğ edilmeli ve taraf teşkili sağlanmalıdır.
Diğer taraftan, davacının çalıştığı sürelerde işverenin veya işverenlerinin kim olduğu hem davacıdan sorularak hem de usulünce yapılacak araştırma neticesi tam olarak saptanmalı, davacının davalı ... Mak. A.Ş.’ye bağlı değişik taşeron şirketlerde çalıştığını beyan ettiği, tanıkların ise, ...’nun ... . A.Ş.’ye güvenlik hizmeti verdiğini beyan etmeleri karşısında hangi şirketin asıl işveren olduğu, davacının hizmet cetvelindeki bildirimlerin yapıldığı şirketler arasında hukuki veya organik bağ bulunup bulunmadığı araştırılmalı, bu nedenle şirketler arasındaki tüm sözleşmeler getirtilmeli, dava dışı... . Ltd. Şti ile aralarında herhangi bir bağ bulunup bulunmamasına göre ve... Hiz. A.Ş. tarafından düzenlenmiş vizite kağıtları bulunsa da işe giriş bildirgesi olup olmasına göre hak düşürücü süre irdelenmeli, sözleşmelerde farklı işverenlerin olması halinde HMK m. 124 gereğince işverenlere usulüne uygun bir biçimde husumet yöneltilmeli ve böylece bu konuda gerekli tüm soruşturma yapılmalı ve nihayetinde davacının çalıştığı iddia edilen süreler tereddütsüz belirlenerek, varılacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın, eksik inceleme ve araştırmayla, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 21.11.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.