17. Hukuk Dairesi 2018/5749 E. , 2020/4752 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde, asıl ve birleşen davada davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Asıl davada davacı vekili; davalıların işleteni, sürücüsü ve zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu aracın müvekkilinin kullandığı motosiklete çarpması sonucu 16.06.2009 tarihinde meydana gelen trafik kazasında müvekkilinin yaralandığını ve bir bacağını kaybettiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, işgücü kaybı nedeniyle 1.000,00 TL maddi tazminatın davalı ... şirketinden poliçe limiti dahilinde ve temerrüt tarihinden, diğer davalılardan kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle; 50.000,00 TL manevi tazminatın davalılar ... ve ..."dan kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 24.06.2013 tarihinde harcını tamamlamak suretiyle maddi tazminat talebini 82.138,00 TL"ye yükseltmiştir.
Birleşen davada; aynı kaza nedeniyle bakiye iş göremezlik tazminatı olarak 54.308,00 TL’nin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... vekili; davacının bacağının kesilmesi ile kaza arasında illiyet bağı olmadığını, kazanın davacının kusuruyla meydana geldiğini, birleşen davanın zamanaşımına uğradığını öne sürerek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar ... ve ... vekili; kazanın meydana gelmesinde davacının kusurlu olduğunu, davacının bacağının kesilmesine doktorun ihmalinin neden olduğunu, birleşen davanın zamanaşımına uğradığını ileri sürerek, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, Dairemizin ilgili bozma ilamına uyulmasına karar verilerek toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; asıl davanın kabulü ile 82.138,133 TL"nin davalılar ... ve ..."dan olay tarihi olan 16/06/2009 tarihinden, davalı ... şirketinden(poliçe limiti ile sınırlı) ise dava tarihi olan 12/10/2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen davalılardan alınarak davacıya verilmesine; manevi tazminat istemli davanın kısmen kabul kısmen reddi ile davalının kusur durumu, davacının yaralanma derecesi ve hakkaniyet ilkesi dikkate alınmak suretiyle 35.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 16/06/2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar ... ve ..."dan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair talebin reddine, birleştirilmesine karar verilen Bursa 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/66 Esas sayılı dosyasında davalıların süresi içerisinde zamanaşımı def’inde bulundukları anlaşılmakla BK"nun 60. (6098 sayılı TMK 72. maddesi) ile KTK"nın 109/2. maddeleri ile kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK"nun 89 ve 66/1-e maddeleri dikkate alınarak eylem için düzenlenen zamanaşımı süresinin 8 yıl olduğu anlaşılmakla somut olayda kazanın 16/06/2009 tarihinde meydana geldiği davanın ise 02/02/2018 tarihinde açıldığı görülmekle, zamanaşımı nedeniyle davanın reddine, karar verilmiş; hüküm, asıl ve birleşen davada davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Asıl ve birleşen dava, Borçlar Kanunu"nun 46. maddesi (6098 sayılı TBK m. 54) gereğince çalışma gücü kaybı nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun davaların birleştirilmesini düzenleyen 166. maddesinin 1. fıkrasında; "aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış davalar, aralarında bağlantı bulunması
durumunda, davanın her aşamasında, talep üzerine veya kendiliğinden ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilebilir. Birleştirme kararı, ikinci davanın açıldığı mahkemece verilir ve bu karar, diğer mahkemeyi bağlar" düzenlemesine; 3. fıkrasında ise "birleştirme kararı, derhâl ilk davanın açıldığı mahkemeye bildirilir" düzenlemesine yer verilmiştir. Bu yasal düzenlemelerde görüldüğü üzere, aynı yargı çevresindeki mahkemelerde görülmekte olan davaların, ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilmesi kuraldır.
6102 Sayılı (yeni) TTK"nın yürürlük tarihi 01.07.2012"dir. Birleşen Bursa 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/66 Esas sayılı dosyası üzerinden açılan dava bakımından dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6102 Sayılı TTK"nun 4. maddesinde, bu kanundan doğan hukuk davalarının ticari dava sayıldığı, aynı kanunun 5/2 bendinde, bir yerde ticaret mahkemesi varsa, Asliye Hukuk Mahkemesinin vazifesi içinde bulunan ve bu Kanunun 4. maddesi hükmünce ticari sayılan davalara ticaret mahkemesinde bakılacağı hususları düzenlenmiştir.
TTK"nun 1483 vd. maddelerinde, zorunlu sorumluluk sigortaları düzenlenmiştir. Bir hukuki işlemin veya fiilin TTK"nun kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde, yukarıda tanımları verilen, bu kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bir hukuki işlemin veya fiilin olması gerekir.
Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece kendiliğinden dikkate alınması zorunludur.
Somut olayda; davacının 12/10/2009 tarihinde, Bursa 4. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2009/494 Esas sayılı dosyası üzerinden, iş göremezlik tazminatı ve manevi tazminat istemiyle davalılar aleyhine dava açtığı; Dairemizin bozma ilamı sonrasında ise 02.02.2018 tarihinde Bursa 7. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2018/66 Esas sayılı dosyası üzerinden, davacı vekilinin bakiye iş göremezlik tazminatı istemiyle aynı davalılar aleyhine dava açtığı görülmektedir. Ek dava olarak açılan Bursa 7. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2018/66 Esas sayılı dosyasında, ilk davanın açıldığı mahkeme olan Bursa 4. Asliye Hukuk Mahkemesince birleştirme kararı verilmiş, mahkemece asıl davanın, maddi tazminat yönünden kabulüne, manevi tazminat yönünden kısmen kabulüne, birleşen davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Yukarıda açıklandığı üzere, mahkemece, asıl dosya bakımından, dosyanın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmeye devam edilmesi, birleşen Bursa 7. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2018/66 Esas sayılı dosyası bakımından davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan Türk Ticaret Kanunu uyarınca ticaret mahkemesi görevli olduğundan görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
2-Bozma neden ve şekline göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan re’sen görülen nedenlerle hükmün BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle asıl ve birleşen davada davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden asıl ve birleşen davada davacıya geri verilmesine 13/07/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.