16. Hukuk Dairesi 2014/6684 E. , 2014/4034 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSPİR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/03/2013
NUMARASI : 2012/413-2013/122
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu A.Köyü çalışma alanında bulunan 120 ada 7 parsel sayılı 1104,57 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, beyanlar hanesine "Orman İdaresinin muvafakatı alınmadıkça satılamayacağı ve başka amaçlarla kullanılamayacağı" şerhi verilmek suretiyle kazandırıcı zamanaşımı nedeniyle tek katlı kargir orman lojmanı ve arsası niteliği ile davalı Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı B.. O.., tapu kaydına, miras yoluyla gelen hakka ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak taşınmazın tamamının adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, çekişmeli 120 ada 7 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile tamamının 8 pay itibar edilerek 1 payının davacı B.. O.., 7 payının ise davalı Hazine üzerinde bırakılmasına karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece; çekişmeli taşınmazın, öncesinin davacının dayandığı tapu kaydı kapsamında kaldığı, tapu kaydının 1/4 oranında paydaş olduğu anlaşılan davacının murisi Sona"nın payının 1976 yılında ölümü ile mirasçılarına intikal ettiği ve miras payı oranında davacı B.. O.."a ait olduğu kabul edilmek suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Davacı B.. O.., çekişmeli taşınmazın öncesinin miras bırakanı Sona"ya ait olduğu ve ölümü ile kendisine intikal ettiğini açıklayarak, muris Sona terekesine göre üçüncü kişi durumundaki tespit maliki Hazineye husumet yönelterek dava açmıştır. Ne var ki, Sona terekesinin paylaşıldığının iddia edilmediği ve kanıtlanamadığına göre, taşınmazın el birliği mülkiyetine tabi olduğu sabittir. Ancak, davacı tarafça, 3402 sayılı Yasa"nın 29/2-1. cümlesinde öngörüldüğü şekilde muris Sona"nın tüm mirasçıları adına bir dava açılmadığı gibi, üçüncü kişi olan Hazineye yönelik olarak kendi payına hasren dava açılmıştır. Hemen belirtmek gerekir ki, el birliği mülkiyeti hükümlerine tabi bulunan bir terekede, terekeye ilişkin tüm tasarruf işlemlerinin, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun 640. ve 702 maddeleri gereği, tüm mirasçılar tarafından birlikte yapılması zorunludur. Dava da, bir tasarrufi işlem niteliğinde olduğundan, tüm mirasçıların davayı birlikte açması zorunludur. Başka bir deyişle, eldeki dava, diğer mirasçıların paylarını kapsamadığı gibi; onlar adına da açılmadığına göre, bu davaya sonradan diğer mirasçıların katılmasına (icazet vermesine) veya onlar adına atanacak bir tereke temsilcisinin, bir mirasçının yalnızca kendi payına yönelik açtığı davaya katılmak suretiyle davayı sürdürmesine de olanak bulunmamaktadır. Dosya içinde bulunan el birliği mülkiyeti hükümlerine tabi muris Sona"nın veraset ilamına göre, davacı Bekir dışında başka mirasçısının (Zeliha İgit) bulunduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, muris Sona mirasçılarından davacı B.. O.."ın, üçüncü kişi olan Hazineye karşı kendi payına hasren açtığı davanın hukuken dinlenmesi mümkün değildir. O halde; mahkemece, 6100 sayılı HMK"nın 114/1-d maddesinde öngörülen dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde esasa ilişkin hüküm kurulmuş olması yerinde değildir. Kabule göre de; davacının tutunduğu Haziran 136 tarih ve 27 sıra numaralı 4595 metrekare yüzölçümündeki tapu kaydı, “dere” ve “çağıllık” itibariyle değişebilir sınırlı olup, 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 20/C maddesi uyarınca miktarı ile geçerli olduğuna ve dayanak tapu kaydında davacı muris Sona"nın 1/4 pay sahibi olduğu da dikkate alındığında, tapu kaydı kapsamında kaldığı doğru olarak belirlenen 120 ada 8 parsel sayılı 3362,70 metrekare yüzölçümündeki taşınmazın, belgesizden davacı adına tespit gördüğü dosya kapsamından anlaşıldığına göre, davacı B.. O.. adına tapu kaydındaki hissesine düşen miktardan fazla yerin kadastro sırasında verildiğinin göz önünde bulundurulmamış olması da isabetsiz olup, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 08.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.