11. Hukuk Dairesi 2020/2881 E. , 2020/5307 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi"nce verilen 25.05.2018 tarih ve 2013/380 E- 2018/246 K. sayılı kararın davacı-karşı davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair ... Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi"nce verilen 19.03.2019 tarih ve 2018/1537 E- 2019/322 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davacı-karşı davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Asıl ve birleşen davada davacı vekili, taraflar arasında 18.03.2008 tarihli İntifa Hakkı Tesisi Vaadi Sözleşmesi Yatırım Hakkında Protokol akdedildiğini ve tapuda ... ili ... ilçesi ...Mahallesi...Mevkii, 230 nolu parselde kayıtlı bulunan ve ...Köyü...Mevkii ... ... adresindeki taşınmaz ile ilgili olarak davacı şirket lehine 06.05.2008- 18.09.2015 tarihleri arasında geçerli intifa hakkı tesis edildiğini, davacı şirket tarafından bu intifa hakkı ile elde edilen kullanımın yararlanma haklarına istinaden imzalanan 13.09.2010 tarihinde 18.09.2010-18.09.2015 tarihleri arasında geçerli olmak üzere yeni bir bayilik sözleşmesi ve 13.09.2015 tarihli çerçeve anlaşma akdedildiğini, davalı Çubukçu Akaryakıtın bayi konumunda bulunduğunu, taraflar arasında münakit 13.09.2015 tarihli bayilik sözleşmesinde " İşbu Bayilik Sözleşmesi 13.09.2010 tarihinde 1(bir) nüsha olarak tanzim edilmiş olup, süresi 18.09.2010 tarihinden 18.09.2015 tarihine kadar 5(beş)yıldır" hükmünün yer aldığını, karşı tarafın davacı şirket ile 18.09.2015 tarihine kadar bayilik ilişkisini devam ettirme iradesini gösterdiğini, ancak davacı şirkete davalı tarafından keşide edilen ... 1. Noterliğinin 11.03.2013 ve 2376 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile taraflar arasında 18.09.2015 tarihine kadar süresi devam edecek olan Bayilik Sözleşmesinin, İntifa Hakkı ve sair sözleşmelerin haksız ve hukuka aykırı olarak geçersiz olduğunun iddia edildiğini, davacı şirket tarafından söz konusu ihtarnameye verilen cevapta 18.09.2010 başlangıç tarihli Bayilik Sözleşmesinin 18.09.2015 tarihine kadar geçerli olduğu, bu tarihe kadar feshe yönelik bir beyanı bulunmadığı müddetçe başka bir dağıtıcı firma ile yeni bir bayilik sözleşmesi akdedilemeyeceğinin bildirildiğini, davalı tarafın ... 1.Noterliğinin 04.04.2013 ve 3316 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile söz konusu Bayilik Sözleşmesi ve Çerçeve Anlaşma"nın davacı şirketin hilesi, baskısı ve dayatması neticesinde akdedildiğini söz konusu sözleşmelerin batıl ve geçersiz olduğunu iddia ettiğini, yine davalı tarafın ... 1. Noterliğinin 13.05.2013 ve 4423 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile haksız iddialarını yenilediğini, haksız ve açıkça kötü niyetli olarak " ahde vefa ilkesi" ni hiçe sayar şekilde sözleşmeyi ifa etmemek yönündeki tutum ve davranışlarını mütemadiyen sürdürmeye devam ettiğini, söz konusu ihtarnameye ... 23. Noterliğinin 06.06.2013 tarih ve 23002 yevmiye numarası ile cevap verilerek davalıya akdi mükellefiyetlerinin son kez hatırlatıldığını, sözleşmeyi açıkça ihlal ederek icra edilmez hale getiren tutum ve davranışlarına son vermesinin ihtar olunduğunu, davalı tarafından yapılan geçersizlik iddiası ile davacı şirket ile hali hazırda geçerli bir bayilik sözleşmesi var iken başka bir dağıtım şirketi amblem ve markası altında akaryakıt istasyonda faaliyet göstermek amacı ile taşınmazı davacı şirkete teslim etmediği gibi istasyondan davacının marka ve amblemlerini indirerek başka bir dağıtım şirketinin marka ve amblemlerini istasyona koymaya başladığını, davalının müvekkil şirketin intifa hakkına istinaden sahip olduğu kullanma ve yararlanma haklarını ihlal ederek dava konusu taşınmaz üzerinde faaliyet göstermeye devam ettiğini belirterek davalının dava konusu taşınmaza vaki haksız müdahalelerinin ve tecavüzlerinin men"ine, dava konusu taşınmaz üzerindeki haksız akaryakıt faaliyetine ilişkin tüm tesisatlarının ve müştemilatlarının kal"ine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl ve birleşen davada davalı vekili, davalı şirket ile davacı şirket tarafından 18.03.2008 tarihli İntifa Hakkı Tesisi Vaadi sözleşmesi Yatırım Hakkında Protokol akdedildiğini, bu protokolün 4.maddesinde" Standart, Bayilik, Ariyet sözleşmeleri ve Tonaj Taahhütnamesi de istasyon açılmadan önce satıcı tarafından imzalanacak olup, taraflar istasyondan fiilen satış yapılması hususunda mutabıktırlar" denildiğini, davalı şirketin maliki olduğu taşınmaz üzerine 06.05.2008 tarih ve 2867 yevmiye sayılı işlem ile 17 yıl süreli intifa tesis ettiğini, müvekkil şirketin taşınmazın 06.05.2008 tarih ve 2867 yevmiye numarası ile tesis edilen intifanın, muvazaaya dayalı olup geçersiz olduğunu, davacı şirketin davalı şirketin maliki olduğu taşınmaz üzerinde hiçbir zaman doğrudan yararlanma iradesi taşımadığı gibi taşınmazı hiçbir zaman kullanmadığını, intifa hakkının, davacı şirket ile bayilik sözleşmesi akdedilmesinin, davacı şirketin salt kendi ürünlerinin satılmasını garanti altına alması amacı ile tesis edildiğini, taraflar arasında sadece bayilik sözleşmesini akdetme noktasında irade uyuşmasının söz konusu olup, intifa hakkı tesisine dair bir irade uyuşmasının söz konusu olmadığını, intifa hakkının geçersiz olduğunu, 4054 sayılı Rekabet Kanununun, Rekabet Kurulu tebliğleri ve Yargıtay kararları gereğince intifa hakkı tesisinden itibaren 5 yıl süre ile geçerli olup 5 yıllık sürenin 06.05.2013 tarih itibarı ile dolmuş olduğundan davacı şirketin taşınmaz üzerinde intifa hakkının sona erdiğini, Rekabet Kurulu"nun Dikey Anlaşmalara ait 2002/2 numaralı tebliğinin 5.maddesi ile sözleşmelerin 5 yılla sınırlandırıldığını, 4054 sayılı Rekabet Kanunu gereğince 5 yıldan uzun süreli sözleşmelerin geçersiz kabul edildiğini, Yargıtay kararları ile bayilik sözleşmesinin sona ermesi halinde intifa hakkının da kendiliğinden sona ereceğini, davalı şirketin 13.09.2010 tarihli bayilik sözleşmesi ve ekleri ile TBK’nun 36,37 ve 38.maddeleri gereğince bağlı olmadığını, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun “Aldatma” başlıklı 36.maddesinde" Taraflardan biri, diğerinin aldatması sonucu bir sözleşme yapmışsa, yanılması esaslı olmasa bile, sözleşmeyle bağlı değildir" hükmünün amir olduğunu ileri sürerek davanın reddini istemiş, karşı dava olarak davalı şirketin maliki olduğu ... ili ... ilçesi ...Mahallesi...Mevkii 230 parselde kain taşınmaz üzerine davacı lehine konulan intifa şerhinin kaldırılmasına, davalı şirketin 13.09.2010 tarihli bayilik sözleşmesi ve ekleri ile bağlı olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen davada davacı vekili, karşı davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, asıl dava yönünden davacı-karşı davalının 06.03.2014 tarihli yargılamaya gün ve saatinden haberdar olduğu halde duruşmaya katılmadığı, kendisini bir vekille temsil ettirmediği ve mazeret bildirmediği, dosyanın üç ay içerisinde yenileninceye kadar işlemden kaldırılmasına karar verilmesinden itibaren 3 aylık süre içinde yenilenmediği gerekçesiyle HMK 150. maddesi gereğince asıl davanın davanın açılmamış sayılmasına, birleşen dava yönünden taraflar arasında imzalanan 18.03.2008 tarihli sözleşmenin karşılıklı olarak sona erdirildiğine yönelik dosyada delil
bulunmadığı, 13.09.2010 tarihinde imzalanan sözleşmeye yönelik ihtarnamelerde ve cevabi ihtarnamelerde fesih iradesine yönelik bozucu yenilik doğuran hakkın kullanılmadığı ama bununla birlikte sözleşmenin hile ve tehdit hukuksal nedenlerine dayalı olarak iradenin fesata uğratılması nedeni ile geçersiz hale geldiği, davalı-karşı davacının taraf muvazaasına ilişkin yazılı delili olmadığından muvazaa iddiasının TMK madde 6"ya göre ispatlanmadığı, davalının dava konusu taşınmazdaki mevcudiyetinin haklı olduğu, hukuki mesnedinin bulunduğu, zaten intifa hakkının süresinin 18.09.2015 tarihine kadar geçerli olmak üzere verildiğinin sabit olduğu, dolan sürenin usulüne uygun olarak yenilenmemiş olduğu, dosyada sadece 2008 yılında akdedilen sözleşme için intifa hakkı bedeli ödemesi yapıldığını teşvik eden belgeler olduğu, 2010 tarihli sözleşmeye ilişkin intifa hakkı bedeli ödeme yapılmadığı gibi tapuda yeniden bir intifa hakkı tesis edilmesi, terkinin koşullarının doğduğu gerekçesiyle birleşen davanın reddine ve karşı davanın kabulüne karar verilmiş, hükme karşı davacı-karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince, mahkemece taraf delillerinin usulüne uygun olarak toplandığı, değerlendirilip tartışıldığı, sunulan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli ve denetime açık olduğu, özellikle taraflar arasında imzalanan 18.03.2008 tarihli sözleşmenin karşılıklı olarak sonlandırıldığına dair delil bulunmadığı,13.09.2010 tarihli sözleşmenin ise davalı-birleşen davacının yanıltması sonucunda imzalandığının anlaşılması nedeniyle geçerli olamayacağı ayrıca 2010 tarihli sözleşmeye ilişkin intifa hakkı bedeli ödemesi yapıldığı yönünde belge bulunmadığının bilirkişi raporu ile tespit edilmiş olması karşısında, mahkemece birleşen davanın reddine, karşı davanın ise kabulüne karar verilmiş olmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gerekçesiyle davalı-birleşen davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş, hüküm davalı-birleşen dava davacısı Shell&Turcas vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı-birleşen davalı Çubukçu Akaryakıt Sebze İnş. Taş. Tic. Ltd.Şti. açmış olduğu davada TBK. 36, 37 ve 38. madde hükümlerine dayanmıştır. Mahkemece irade sakatlıklarında tanık dinlenebileceği gerekçesiyle tanıklar dinlenerek davanın kabulüne karar verilmişse de, bir davada aynı anda hata,hile ve korkutma sebeplerine dayanmak çelişkili beyanda bulunma yasağına girdiğinden mahkemece karşı davacıya uygun süre verilerek irade sakatlığı nedenlerinden hangisine dayandığı açıklattırılarak delillerin buna göre toplanıp uygun sonuç çerçevesinde karar verilmemesi doğru olmadığı gibi, 13.09.2010 tarihli sözleşmede iradesinin sakatlandığını iddia eden davacı-birleşen davalının 11.03.2013 tarihli ilk ihtarında bundan hiç bahsetmemiş olması, müteakiben 14.04.2013 tarihli ihtarda dile getirmesi TBK 39.maddesinde yer alan “1 yıl içinde sözleşme ile bağlı olduğunu bildirmez veya sözleşme ile verdiği şeyi geri istemezse sözleşmeyle bağlı kalır” şeklindeki hak düşürücü süre de gözetilmeden hatalı değerlendirme ile karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı- birleşen davacı Shell&Turcas vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, dosyanın ... 2.Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine, karardan bir örneğin ... Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacı - karşı davalı"ya iadesine, 23.11.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.