Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2016/16532 Esas 2018/900 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
19. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/16532
Karar No: 2018/900
Karar Tarihi: 22.02.2018

Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2016/16532 Esas 2018/900 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Davalı ile davacı arasındaki itirazın iptali davası reddedilmiştir. Davacı banka, müşterisine verdiği kredi kartından kaynaklanan borçların tahsili amacıyla icra takibi başlatmış ve bu takibe itiraz edilmiştir. Davacı banka bu itirazın iptali için dava açmıştır. Mahkeme, davalının şizofreni hastalığı nedeniyle kısıtlı olduğu gerekçesiyle hukuki ehliyetinin olmadığına karar vererek davanın reddine hükmetmiştir. Ancak Yargıtay, tam ehliyetsiz kişilerin hukuki işlemleri hükümsüz sayılsa da bu kuralın istisnaları olduğunu ve dürüstlük kuralının uygulanması gerektiğini belirterek kararı bozmuştur. Yargıtay, davalının kredi kartı harcamaları sebebiyle sorumlu olacağı miktar yönünde ayrıntılı bir rapor alınması ve tüm delillerin birlikte değerlendirilerek uygun bir sonuç dairesinde karar verilmesi gerektiğine hükmetmiştir.
Kanun Maddeleri: Türk Medeni Kanunu madde 15, madde 2, Borçlar Kanunu madde 54/1, madde 98/2, madde 452/2, madde 61-66.
19. Hukuk Dairesi         2016/16532 E.  ,  2018/900 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

    - K A R A R -

    Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında düzenlenen 28/03/2014 tarihli genel kredi sözleşmesine istinaden davalıya kredi kartı verildiğini, harcamaların ödenmemesi üzerine hesabın kat edilerek ihtarname keşide olunduğunu, alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itiraz edildiğini ileri sürerek, itirazın iptalini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, davalının kısıtlı olduğunu bu nedenle tasarruf ehliyetinin bulunmadığını beyan ederek, davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, davalının "şizofreni" rahatsızlığı nedeniyle kısıtlı olduğu bu nedenle hukuki ehliyetinin bulunmadığı bu durumda borçlu olamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
    Uyuşmazlık, şizofreni rahatsızlığı nedeniyle 16/07/2014 tarihinde hacir altına alındığı anlaşılan davalının davacı banka ile yaptığı kredi kartı üyelik sözleşmesi uyarınca almış olduğu banka kredi kartı ile yaptığı harcamalardan dolayı sorumlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
    Kural olarak tam ehliyetsiz kişilerin hukuki işlemleri hükümsüzdür.(TMK md. 15.) Ancak bu kuralın istisnaları vardır. Bunlardan biri TMK’nun 2. maddesinde de öngörülen dürüstlük kuralıdır. Buna göre, “Herkes haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.” TMK’nun 15. maddesinde hükme bağlanan kuralın istisnalarından biri de BK.nun 54/1. maddesi hükmüdür. BK.nun 98/2. maddesi yollamasıyla sözleşme aykırılık hallerinde de uygulanması mümkün olan BK.nun 54/1. maddesi uyarınca hakkaniyet elverdiği takdirde tam ehliyetsiz olan kişi diğer tarafın batıl hukuki işlemin hüküm ifade ettiğine güveni nedeniyle oluşan zararından sorumludur.
    TMK’nun 452/2. maddesinde ise “ vesayet altındaki kişinin fiil ehliyetine haiz olduğu hususunda diğer tarafı yanıltmış olması halinde onun bu yüzden uğradığı zarardan sorumlu olacağı öngörülmüştür. Buna göre kendisini ehil bir kişi gibi gösterip hukuki işlem yapan ve bu suretle karşı tarafı zarara uğratan ehliyetsiz kişinin bu zarardan sorumlu olacağının kabulü gerekir.
    Kanun tam ehliyetsizlerin yaptıkları hukuki işlemleri batıl sayarken bu gibi kimseleri korumak, kendi menfaatlerine aykırı işlemleri yaparak 3. kişilerce sömürülmelerine engel olmak amacını gütmüştür. Bu tehlikenin ortadan kalktığı normal zekalı bir insanla eşdeğer tarzda hareket ettiği durumlarda, hukuki muamelenin hükümsüzlüğünü ileri sürmek hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olacağından kanun bunu himaye etmez. 09/03/1955 gün 22/2. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da belirtildiği gibi, mümeyyiz olmayan kimse temyiz kudretini haiz olsa idi aynı surette hareket edecek, yani normal zekalı bir insan dahi aynı tarzda muamelede bulunabilecek idiyse ehliyetsiz olduğundan bahisle muamelenin hükümsüzlüğünü ileri sürememelidir.
    Somut olayda, davalı ülkemizde tam ehliyetli kişilerin dahi her zaman yararlanma olanağı bulamadıkları banka kredi kartından yararlanmış ve bu suretle bir menfaat elde etmiştir. Davacı bankanın ödeme talebine kadar tam ehliyetli biri gibi hareket edebilen davalının, borcun ifası istendiğinde ehliyetsizliğini ileri sürerek, ifadan kaçınması hakkın kötüye kullanılmasının tipik bir örneğidir.
    Öte yandan, BK.’nun 61-66. maddelerinde düzenlenen sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre hacir altındaki kişinin karşı tarafın aleyhine olacak şekilde kendi mal varlığında meydana gelen sebepsiz zenginleşme oranında sorumlu olacağı kuşkusuzdur. Zira sebepsiz zenginleşmenin iade borcunun doğması bakımından fiil ehliyetinden yoksun olmak sonuca etkili değildir.
    Bu durumda mahkemece yukarıdaki açıklamalar dikkate alınarak banka kayıtları üzerinde konusunda uzman bir bilirkişiye inceleme yaptırılarak davalının kredi kartı harcamaları sebebiyle sorumlu olacağı miktar yönünden ayrıntılı ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alındıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
    SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde davacıya iadesine, 22/02/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.