Yanlar arasında görülen elatmanın önlenmesi, sözleşmenin feshi, alacak ve ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, tetkik hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp, düşünüldü;
Dava, bağımsız bölüme elatmanın önlenmesi, sözleşmenin feshi, cezai şart alacağının tahsili ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; davacının 14.09.2010 tarihli daire satış sözleşmesi ile, 3196 ada 5 parsel sayılı taşınmazdaki (A) blok, 17 nolu daireyi 25.000,00.-TL ye davalıya sattığı, karşılığında 30.05.2011 ödeme tarihli 25.000,00.-TL lik senet aldığı, sözleşmenin feshi ve cezai şarta ilişkin koşulların da sözleşmede kararlaştırıldığı dava konusu dairenin yer aldığı 3196 ada 5 parsel sayılı ana taşınmaz dava dışı kişiler adına paylı mülkiyet üzere kayıtlı iken, davacının bu taşınmazda (A) blok, 2. Bodrum, 8 nolu garaj nitelikli bölümleri 27.08.2010 tarihinde satışla edindiği, aynı bloktaki 17 nolu dairenin ise dava dışı kişi adına kayıtlı olduğu, yapı ruhsatından davacının anılan taşınmazda yapılan binaların yüklenicisi olduğu anlaşılmaktadır.
Davacı, 3196 ada 5 parseldeki (A) blok, 17 nolu daireyi 14.09.2010 tarihli sözleşme ile davalıya satıp, karşılığında senet aldığını, senedi ödemeyen davalının sözleşme ile kararlaştırılan yükümlülüklerini yerine getirmemesine rağmen taşınmazı kullanmaya devam ettiğini, sözleşmenin 6. maddesi gereğince, alıcı taahhütlerini yerine getirmediğinden yüklenici firma olarak sözleşmenin feshi hakkına sahip olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.
Davalı ise, dava konusu taşınmazı davacıdan haricen satın aldığını, satış bedelini ödemeye gittiğinde davacının daireyi başkasına sattığını, tapu devrini yapamayacağını öğrendiğini, bu nedenle ödeme yapmadığını, tapu devri yapılırsa ödeme yapmaya hazır olduğunu savunmuştur.
Gerçekten de, 14.09.2010 tarihli daire satış sözleşmesi ile, davacı tarafından 3196 ada 5 parsel sayılı taşınmazdaki (A) blok, 17 nolu dairenin 25.000,00.-TL ye davalıya satışının yapıldığı, karşılığında davalının 25.000,00.-TL.lik senet verdiği, senedin ödeme gününün 30.05.2011 tarihi olarak belirlendiği, dava tarihine kadar davalının satış bedelini davacıya ödemediği, taraflar asındaki sözleşmenin 6. maddesinde, alıcının satış bedelini ödememesi halinde yüklenicinin tek başına sözleşmeyi feshetme hakkının kararlaştırılarak, % 10 cezai şartında belirlendiği görülmektedir.
Diğer taraftan, davacının anılan taşınmazda dava konusu ettiği taşınmazın maliki olmadığı, 17 nolu dairenin dava dışı kişiye ait bulunduğu, mahallinde mahkemece yapılan uygulama sonucunda elde edilen bilirkişi raporu ile, çekişmeli dairenin 3196 ada 5 parseldeki (A) blok, teras kat daire olduğunun belirtildiği, tapu kaydındaki durumunun ne olduğunun ise tespit edilmediği sabittir.
Bilindiği üzere; Türk Medeni Kanununun 683. maddesi hükmüne göre, malik şey üzerinde hukuk düzeninin sınırları içinde kullanma, yararlanma ve tasarruf yetkisine sahip olup, her türlü haksız elatmanın önlenmesini dava edebilir. Ayrıca, elatma haksız eylem olup, elatma nedeniyle uğradığı zararın da tazminini isteyebilir.
Ne varki, mahkemece, tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda hükme yeterli araştırma ve inceleme yapılmadan sonuca gidildiği görülmektedir.
Şöyle ki, mahkemece, çekişmeye konu edilen taşınmazın kayden kime ait bulunduğu, dolayısıyla mülkiyet durumunun ne olduğu, davalıya ne zaman teslim edildiği belirlenmeden, taraflar arasındaki sözleşme irdelenmeden ve bu doğrultuda tanıklar dinlenerek, davalının savunması üzerinde de durulmadan, noksan soruşturma ile yetinilerek karar verilmiş olmasının doğru olduğu söylenemez.
Hal böyle olunca; çekişmeye konu edilen davalının kullanımında olan bağımsız bölümün kimi adına kayıtlı olduğunun, taraflar arasındaki 14.09.2010 tarihli sözleşmeye konu yer olup olmadığının tespit edilmesi, kat karşılığı inşaat sözleşmesinin ilgilisinden temini ile dava konusu bağımsız bölümün arsa malikine mi, ya da yükleniciye mi isabet eden yer olduğunun ortaya konulması, yükleniciye isabet eden yer ise neden tapuda yüklenici adına tescilinin yapılmadığının açıklığa kavuşturulması, Medeni Yasasının 683. ve devamı maddeleri de gözetilerek varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir.
Davalının bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 19.09.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.