Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/4986
Karar No: 2021/8731
Karar Tarihi: 22.06.2021

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2021/4986 Esas 2021/8731 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2021/4986 E.  ,  2021/8731 K.

    "İçtihat Metni"

    Bölge Adliye
    Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
    No : 2021/620-2021/461

    İlk Derece
    Mahkemesi : ... 1. İş Mahkemesi

    Dava, 5510 sayılı Yasanın 81. maddesinin (ı) bendinde yer alan teşvik indiriminden faydalandırılma hakkının tespiti ile birlikte davalı Kuruma yersiz ödenen tutarın iadesi istemine ilişkindir.
    İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince davacının istinaf isteminin esastan reddine dair karar verilmiştir.
    ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    I-İSTEM:
    Davalı idarenin 16106269 sayılı yazı ile 2009/139 sayılı genelge gereği 5 puanlık prim indiriminden faydalanma hakkının 01.08.2012-31.07.2013 tarihleri arasında 1 yıl süre ile iptal edildiğini bildirdiğini, ilgili yazıda ...Tur. İnş. Gıda Tek. Otom. Tic. San. Ltd. Şti.nin taşeronları olarak anıldığını, oysa şirket ile müvekkili arasında alt işveren-üst işveren ilişkisi bulunmadığını, şirketin otelin hamam ve saunasını işlettiğini, sözleşmede görüldüğü üzere ...Tur. İnş. Gıda Tek. Otom. Tic. San. Ltd. Şti.’nin çalıştırdığı personelden müvekkil şirketin sorumluluğunun bulunmadığını, ...Tur. İnş. Gıda Tek. Otom. Tic. San. Ltd. Şti. çalışanı ...’nin 11.07.2012 tarihinde işe başladığını, işyeri durum tespit tutanağına sehven 01.07.2012 olarak geçtiğini, bu hususta ...’nin tanık olarak dinlenmesini, işyeri tarafından verilen SGK işe giriş bildirgeleri ile davalı idare tarafından tutulan tutanaktaki tarihlerin birbiri ile çeliştiğini, prim teşvikinin iptaline dayanak gösterilen genelgede sigortalılığın bildirilmemesi halinde teşvikin bir yıl süreyle iptal edileceğinin bildirildiğini, 5510 sayılı Yasanın 81 inci maddesinin ı bendinde ise ‘çalıştırdığı kişileri sigortalı olarak bildirmediği tespit edilen işverenler bir yıl süreyle bu fıkrayla sağlanan destek unsurlarından yararlanamazlar.’ hükmünün yer aldığını, bu hükmün kapsamının geniş yorumlanarak sigortalının geç bildirilmesine aynı hükmün uygulandığını, bunun genelge ve yasaya aykırı olduğunu beyanla; davalı kurumun B13.2.SGK.04.07.10.01-16.106.269 sayılı yazısı ile 2009/139 sayılı genelge gereği 5 puanlık prim indiriminden faydalanma hakkının 01.08.2012 - 31.07.2013 tarihleri arasında bir yıl süre ile iptaline ilişkin kurum işleminin iptalini ve müvekkili şirketinin 01.08.2012 - 31.07.2013 tarihleri arasında bir yıl süre ile %5"lik indirimden yararlanma hakkının olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
    II-CEVAP:
    Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 5510 sayılı Yasanın 81 inci maddesinin ‘ı’ bendine istinaden 5 puanlık indirimden yararlanabilmesi için sigortalıların aylık prim ve hizmet belgelerinin yasal süresi içinde Kuruma verilmesi gerektiğinin açıkça belirtildiği, buna rağmen ... isimli sigortalının giriş bildirgesinin süresinde verilmemesi nedeniyle davacı ile ilgili Kurum işleminin tesisinde herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığını, yasada belli koşulları sağlamak kaydıyla 5510 sayılı Yasanın 81 ve 82 inci maddeleri uyarınca sigorta primlerinin işveren hisselerine ait tutarın işsizlik sigortasın fonundan karşılanacağının düzenlendiğini, işverenin bu tutarı Hazineye ödemiş olması sebebiyle davanın Başbakanlığa karşı yöneltilmesi gerektiğinden davanın pasif husumet (davalı) yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini, davacının teşvikten yararlanma koşullarını taşımadığını, davacıdan fazla bir ödeme tahsil edilmemiş olduğundan davanın reddini istemiştir.
    III-MAHKEME KARARI
    A-İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
    İlk derece mahkemesi, Somut olayda, Sosyal Güvenlik Kurumu Denetmenliğinin 26.07.2012 tarihli raporuna ekli 12.07.2012 tarihli İşyeri Durum Tespit Tutanağında 13258431816 TC Kimlik numaralı sigortalı ...’nin 01.07.2012 tarihinden itibaren ...Turizm İnşaat Gıda Tekstil Otom. Tic. ve San. Ltd. Şti.’ne ait hamam sauna işyerinde fiilen çalışmaya başladığı tespit edilmiş; ancak davalı Kurum kayıtlarında yapılan araştırmada Kuruma verilen Sigortalı İşe Giriş Bildirgesinde ...’nin anılan işyerine giriş tarihinin 11.07.2012 olarak tespit edilmiştir. Mahkememizin talimatı üzerine Dinar Asliye Hukuk Mahkemesince dinlenen tanık ... beyanında işe giriş tarihinin 01.07.2012 veya 11.07.2012 olup olmadığını hatırlamadığını dile getirmiştir.
    5510 sayılı Kanun"un 59 ve 100 üncü maddeleri uyarınca Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları tarafından tutulan tutanaklar aksi sabit oluncaya kadar geçerli kabul edilmektedir. Diğer bir anlatımla yetkili kişilerce düzenlenen ve tarafların ihtirazı bir kayıt koymaksızın imzaladığı tutanaklar aksi kanıtlanıncaya kadar geçerli olup, aksi ise ancak yazılı delille kanıtlanabilir. Kaldı ki Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarının raporlarının, rapora dayanak alınan tutanaklar ile birlikte değerlendirilmesi ve ancak belirtilen nitelikteki tutanakların anılan kanun kapsamında aksi sabit oluncaya kadar geçerli belge olduğunun kabulü, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 92/3 maddesinde de açıkça hüküm altına alınmıştır.
    Ayrıca 5510 sayılı kanunun 59/2 inci maddesinde belirtilen aksi sabit oluncaya kadar geçerli olan tutanakların Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları tarafından belgelere dayalı olarak düzenlenmiş olması veya belgeye dayalı olmamakla birlikte hazır bulunan işveren, işçi veya üçüncü kişi beyanları uyarınca düzenlenerek doğruluğu ilgili kişilerin imzaları ile tasdik edilen ve imza inkârına konu olmayan tutanaklar olması gerekmektedir.
    Buna göre 5510 sayılı Kanunun 59 uncu ve 100 üncü maddelerinde söz edilen görevliler tarafından düzenlenen tutanaklar üçüncü kişilerin imzalı beyanları alınarak düzenlenmiş ve imza inkârına da konu olmamış ise artık aksi sabit oluncaya kadar geçerli kabul edilmekte olduğu bilinmektedir.
    Açıklanan nedenlerle tutanaktaki sigortalı beyanlarının yazılı belgelerle aksinin ortaya konmadığı ve tutanak tanıklarının imza inkârında bulunmadığı göz önünde bulundurulduğunda; Kurumun sigortalı işe giriş bildirgesinden dolayı İdari Para Cezası uygulaması işleminin yerinde olduğu değerlendirilmiştir.
    Somut olayda, ...Turizm İnşaat Gıda Tekstil Otom. Tic. ve San. Ltd. Şti. ile ... Turizm ve İnşaat A.Ş. arasında 01.06.2012 tarihinde Taşeron Sözleşmesi imzalanmıştır. Her iki şirket 06.06.2012 tarihli ve ... Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü’ne dilekçeler vererek, ...Turizm İnşaat Gıda Tekstil Otom. Tic. ve San. Ltd. Şti.’nin ... Turizm ve İnşaat A.Ş.ne ait 1022877.007 sicil sayılı işyeri dosyasında taşeron olarak işlem görmesi hususunda bilgilendirme yapmışlardır. Buna göre ... Turizm ve İnşaat A.Ş.’nin taşeronu olarak faaliyet gösteren ...Turizm İnşaat Gıda Tekstil Otom. Tic. ve San. Ltd. Şti.’ne ait hamam sauna işyerinde sigortasız çalıştığı tespit edilen ... adına Kurumca tahakkuk ettirilen idari para cezasının ve bu idari para cezasına istinaden taşeron ile birlikte sorumluluğu bulunan ... Turizm ve İnşaat A.Ş.’nin 01.08.2012-31.07.2013 tarihleri arasındaki 5 puanlık prim indiriminden faydalanma hakkının iptaline ilişkin işlemin yerinde olduğu değerlendirilerek davanın reddine dair karar verilmiştir.
    B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
    ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi, İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan incelemede; dava dosyasındaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere, vakıa ve hukuki değerlendirme ile yukarıda belirtilen gerekçe kapsamında delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, verilen kararın yerinde olduğu belirgin olup, ayrıca, kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından; istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
    IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
    Davacı vekili, davasının kabul edilmesi gerektiğini belirterek, verilen kararın bozulmasını talep etmiştir.
    V- İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
    Eldeki davanın, sosyal güvenlik mevzuatında prim teşviki, destek ve indirim uygulamalarından kaynaklanan uyuşmazlığa ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
    Öncelikle; davaya konu uyuşmazlığın dava dışı sigortalıların çalışmalarının varlığı noktasında toplandığı dikkate alındığında, günlerinin eksik bildirildiği iddia edilen sigortalıların da davada taraf olmasında hukuki yararının olduğu anlaşıldığından, davanın sadece ... hakkında yürütülüp sonuçlandırılması isabetsizdir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 14.12.2011 günlü 2011/21-632 E;, 2011/784 K. sayılı ilamında da belirtildiği üzere dava sonucunda verilecek karar, günlerinin eksik bildirildiği iddia edilen sigortalının da hak alanını ilgilendirdiğinden, davacı tarafa harcı da yatırılmak suretiyle yöntemince söz konusu sigortalıların davaya HMK 124. Madde uyarınca katılımının sağlanması (davanın teşmil edilmesi) için süre verilmesi, anılan sigortalının gösterdiği deliller de toplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, mahkemece, belirtilen eksiklik giderilmeden ve pasif ehliyet yönü halledilmeden yargılamanın sürdürülmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    Ayrıca, 5510 sayılı Yasanın 81. maddesinin (ı) bendi kapsamında yer alan teşvikten faydalandırılma ve yersiz ödenen tutarların iadesi istemine ilişkin olarak açılmış olan davada, davnın reddine dair karar verilmiş ise de, yargılama ve temyiz aşamasında 01.04.2018 tarihi itibari ile 5510 sayılı Yasanın ek 17. maddesi yürürlüğe girmiş, olup, bu maddenin ilk fıkrasında aynen:
    “Bu Kanun veya diğer kanunlarla sağlanan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanılabileceği halde yararlanılmadığı ay/dönemlerde gerekli tüm koşulların sağlanmış olması ve yararlanılmayan ayı/dönemi takip eden altı ay içerisinde Kuruma müracaat edilmesi şartlarıyla, başvuru tarihinden geriye yönelik en fazla altı aya ilişkin olmak üzere, yararlanılmamış olan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanılabilir veya yararlanılmış olan prim teşviki, destek ve indirimleri başka bir prim teşviki, destek ve indirimi ile değiştirilebilir.” Hükmü ve ikinci fıkrasında ise;
    “Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önceki dönemlere ilişkin olmak üzere tüm şartları sağladığı halde bu Kanun veya diğer kanunlarla sağlanan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanmamış işverenler ile bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yararlanılan prim teşviki, destek ve indirimlerin değiştirilmesine yönelik talepte bulunan işverenler tarafından en son bu maddenin yürürlük tarihini takip eden aybaşından itibaren bir ay içinde Kuruma başvurulması halinde, yararlanılmamış olan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanılabilir veya yararlanılmış olan prim teşviki, destek ve indirimleri başka bir prim teşvik, destek ve indirimi ile değiştirilebilir.” şeklinde belirtilmiş hükümleri mevcut olup, bu yeni madde hükümleri ile tüm teşvik unsurlarından faydalandırılma veya fazla ödemelerin iadesi veya değiştirme istemleri hakkındaki uyuşmazlıklarda ek 17. maddede yer alan hükümlerin irdelenmesi gerektiği açıktır.
    Değinilen Ek 17. maddenin üçüncü fıkrasında ise; “Bu maddenin ikinci fıkrası kapsamında talepte bulunan işverenlere iade edilecek tutar, maddenin yürürlük tarihinden önce talepte bulunanlar için maddenin yürürlük tarihini takip eden aybaşından, yürürlük tarihinden sonra talepte bulunanlar için ise, talep tarihini takip eden aybaşından itibaren kanuni faiz esas alınmak suretiyle hesaplanarak bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden takvim yılı başından başlayarak üç yıl içinde ödenir. Ödeme, öncelikle bu Kanunun 88 inci maddesinin on dört ve on altıncı fıkralarına göre muaccel hale gelmiş prim ve her türlü borçlardan, sonrasında ise ilgili kanunlar uyarınca yapılandırma veya taksitlendirme de dâhil olmak üzere müeccel haldeki prim ve her türlü borçlarından mahsup yoluyla gerçekleştirilir. Ancak, üç yılsonunda ilgili kanunları gereği yapılandırılma veya taksitlendirilme sebebiyle vadesi gelmemiş taksit ödemelerinden peşinen mahsup edilir. Kuruma borcu bulunmayan işverenlere altı ayda bir eşit taksitlerle iade yapılır.” Hükümleri mevcuttur.
    Eldeki davada ise, Ek 17. maddenin yürürlüğe girmesi ile birlikte “5510 Sayılı Yasa veya diğer kanunlarla sağlanan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanılabileceği halde yararlanılmadığı ay/dönemlere ilişkin olarak 5510 sayılı Yasa ile birlikte anılan ilgili kanunların teşvik veya destek hükümlerinde yer alan yararlanma şartlarının mahkemelerce irdelenmesi gerekmekle birlikte, değiştirme veya oluşabilecek fark prim tutarlarının iadesi istemleri hakkında yapılacak değerlendirmede; aynı maddenin ikinci veya üçüncü fıkrasındaki hükümlerin de uygulanıp uygulanmayacağı hususunda bir değerlendirme yapılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.
    Diğer taraftan Ek 17. maddenin 4. fıkrası hükmündeki “Görülmekte olan davalarda, ayrıca bir başvuru şartı aranmaksızın, dava öncesi yapılan idari başvuru tarihinden itibaren işleyecek kanuni faiziyle birlikte hesaplanacak tutar üçüncü fıkra hükümlerine göre mahsup veya iade edilir. Mahkemelerce, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış davalarda davanın konusuz kalması sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilir. Yargılama giderleri idare üzerinde bırakılır ve vekâlet ücretinin dörtte birine hükmedilir. Ayrıca, İlk Derece Mahkemelerince verilen kararlar hakkında Sosyal Güvenlik Kurumu"nca kanun yollarına başvurulmaz ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılan kanun yolu başvurularından vazgeçilmiş sayılır.” İbaresinin iptali için Anayasa Mahkemesi"ne başvuruda bulunulmuş ve Anayasa Mahkemesince 19.02.2020 gün ve 2018/139 E. 2020/12 K. sayılı karar ile bu hükmün iptaline karar verilmiş olup, karar 05.05.2020 tarih ve 31118 sayılı Resmi gazetede yayımlanmıştır.
    Anayasa"nın 153. maddesi uyarınca, Anayasa Mahkemesi"nin iptal kararları gerekçesi yazılmadan açıklanamamakta ve ancak Resmi Gazete"de yayımlandıktan sonra yürürlüğe girmektedir. Anayasa Mahkemesi"nin iptal kararlarının yasama, yürütme ve yargı organları, idari makamlar, gerçek ve tüzel kişileri bağlayacağı açıktır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 33. maddesi hükümlerine göre, Türk hukukunu resen uygulamakla yükümlü olan mahkemelerin ve giderek Yargıtay’ın iptal kararı ile yok hükmünde olan ve böylece yürürlükten kalkan bir yasa maddesine dayanarak inceleme yapma ve karar verme yetkilerinin bulunmadığının kabulü doğal olup, bu yönde bir uygulama yapılmasına imkânı yoktur. Belirtilmelidir ki, Anayasa Mahkemesi"nin iptal kararları, bozma kararları ile oluşan usulü kazanılmış hakların istisnasını teşkil ederler. Buna göre; usulü kazanılmış hak gereğince uygulanması gereken bir kanun maddesi Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiği takdirde artık usulü kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesi"nin iptal kararıyla ortaya çıkan yeni hukuki duruma göre karar verilir. Şu halde, Anayasa Mahkemesi"nin iptal kararı karşısında, yeni oluşan durumun kesin hüküm halini almamış derdest tüm davalar yönünden uygulanmasının zorunluluğu ortadadır.
    Eldeki davada ise, mahkemece, yazılı şekilde karar verilmiş ise de, Ek 17. maddenin gelmesi ile oluşan bu yeni durumun dikkate alınması ile davaya konu uyuşmazlığa ilişkin yasal tüm dayanaklar ve teşvik hükümlerinden faydalandırılma, fazla ödenen tutarların iadesi/mahsubu istemleri bakımından ek 17. maddenin ilk üç fıkrası da dâhil olmak üzere yasal tüm dayanaklar irdelenmeli, teşvik veya destekten faydalandırılma şartlarının varlığı ile birlikte incelenmeli ve sonucuna göre bir karar verilmelidir.
    Bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, mahkemece yazılı şekilde hüküm tesisi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde, davacı şirket vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesi ile kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 22/06/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.











    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi