Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2015/727
Karar No: 2020/126

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2015/727 Esas 2020/126 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2015/727 E.  ,  2020/126 K.

    "İçtihat Metni"

    Kararı Veren
    Yargıtay Dairesi : 6. Ceza Dairesi
    Mahkemesi :Ağır Ceza (CMK"nın 250. maddesi ile görevli)
    Sayısı : 105-44

    Sanıklar ... ve ...’in TCK’nın 220. maddesinin 5. fıkrası delaletiyle kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan aynı Kanun’un 109/2, 109/3-a-b, 110 ve 62. maddeleri uyarınca 3 yıl 4 ay hapis cezası; tehdit suçundan TCK’nın 106/2-c-d ve 62. maddeleri uyarınca 2 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına, her iki suç yönünden de TCK’nın 53. ve 58/9. maddeleri uyarınca hak yoksunluklarına ve cezalarının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ilişkin Adana (Kapatılan) 6. Ağır Ceza Mahkemesince (CMK"nın 250. maddesi ile görevli) verilen 07.03.2013 tarihli ve 105-44 sayılı hükümlerin, sanık ... ve sanıklar müdafileri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 04.03.2015 tarih ve 13680-37943 sayı ile onanmasına karar verilmiştir.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 09.06.2015 tarih ve 201367 sayı ile;
    "Sanıklar ... ve ... hakkında TCK"nın 220. maddesinde düzenlenen suç işlemek amacıyla örgüt kurmak suçundan cezalandırılmaları için açılan kamu davası, yapılan yargılama sonucunda mahkûmiyetle sonuçlanmış ve söz konusu karar Yüksek Dairece bozulmuştur.
    Ancak bozmaya ilişkin kararın incelenmesinden;
    Sanıklar ... ve ... hakkında, TCK"nın 220/5. maddesi delaletiyle, mağdur ..."ye yönelik fiillerinden dolayı kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve tehdit suçlarından hükmolunan mahkûmiyet kararlarının ise onanmasına (bozmaya ilişkin ilamın 3 ve 4. sayfaları) karar verildiği, dolayısıyla ilamda çelişkiye düşüldüğü anlaşılmaktadır.
    Yukarıda arz edilen gerekçeler doğrultusunda, ... ile ... hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve tehdit suçlarından hükmolunan mahkumiyete ilişkin kararların da bozulmasına karar verilmesi gerektiği," görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
    5271 sayılı CMK"nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 6. Ceza Dairesince 22.06.2015 tarih ve 3012-41980 sayı ile itiraz nedenleri yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığı"na gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    İtirazın kapsamına göre inceleme sanıklar ... ve ... hakkında iddianamede yer alan 22. olay nedeniyle TCK"nın 220/5. maddesi delaletiyle kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve tehdit suçlarından kurulan mahkûmiyet hükümleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
    Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanıklar ... ve ... hakkında örgüt kurmak ve yönetmek suçundan kurulan mahkûmiyet hükümlerinin Özel Dairece bozulmasına rağmen TCK’nın 220. maddesinin beşinci fıkrası yollamasıyla kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve tehdit suçlarından kurulan mahkûmiyet hükümlerinin onanmasına karar verilmesinin mümkün olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
    İncelenen dosya kapsamından;
    Sanıklar ... ve ... hakkında Adana Cumhuriyet Başsavcılığının 12.03.2010 tarihli ve 150-113 sayılı iddianamesi ile;
    “Sanık ...’in kurmuş olduğu suç örgütüne liderlik yaparak, kardeşi ... ve yeğenleri ... ile sanık ... aracılığıyla faaliyetlerini yürüttüğü, genellikle perde arkasında kaldığı, talimatlar verdiği, bizzat senet imzalatma ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma olaylarına katıldığı, borcunu ödeyemeyen şahısları tehdit ve zor kullanarak, kendi sevk ve idaresinde örgüt içerisinde kullandığı ve borçlarını ödettirdiği, ödeme yapamayan ve kendilerinden kaçan mağdur şahısların peşlerinden yine örgüt üyesi olan ... ve ...’ı gönderdiği, şahıslara ulaşılabilmesi için ailelerinin rahatsız edildiği, örgütün alt grup üyeleri ile yeğenleri vasıtasıyla irtibat hâlinde olduğu ve kendisinin devreye girmeden yeğenlerinin suç konularını takip ettiği,
    Suç örgütü lideri sanık ...’in talimatı doğrultusunda hareket eden, örgütün alt grup liderleri ... ve ...’in verilen talimatları yerine getirmek amacıyla, örgüt üyeleri ..., ..., ..., ... isimli şahıslara talimat vererek bir araya topladıktan sonra örgüt üyelerine silah temin etmek için ... ile irtibata geçtikleri, yine örgütün alt grup lideri ...’dan yardım ve destek istediklerinde, ...’nun emrinde çalışan, suç örgütü üyesi ..., ..., ..., ..., ... ve ... isimli şahıslara, kendisine ait olan yıkama dükkanında toplanmaları talimatı verdiği, grup liderinin verdiği talimatı gerçekleştirmek ve stratejilerini geliştirmek üzere her iki grubun Domino Cafe veya ...’ya ait oto yıkama dükkanında buluşup eylemleri gerçekleştirdikleri,
    Alt grup olan Çulcuların genellikle örgütlerinin devamını sağlamak amacıyla tefecilik de dahil olmak üzere, Mersin merkezinde bulunan umuma açık yerlere giderek sıkıntı çıkarttıkları, bazı iş yerlerine silahla ateş ettikleri, bazılarına ise adamlarını göndererek korkutmaya çalıştıkları, böylece şahısların kendilerinden korkmalarını, namlarının yürümesini sağlamaya çalıştıkları, geçmişten bugüne özellikle de projeli çalışmaya başlamadan önceki süreç incelendiğinde ... gurubunun Mersin"de bulunan umuma açık yerler üzerinde hakimiyet kurmak için sistemli bir şekilde hareket ettiği değerlendirilmiştir.” şeklindeki açıklama ile suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçundan kamu davası açıldığı,
    Yapılan yargılama sonucunda Yerel Mahkemece sanıklar ... ve ... hakkında suç işlemek amacıyla örgüt kurmak suçundan mahkûmiyet hükümleri kurulduğu, bu hükümlerin de sanık ... ve müdafileri ile sanık ... müdafileri tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 04.03.2015 tarihli ve 13680-37943 sayılı kararı ile;
    “Bölgede sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ...’ın yer aldığı ... ile sanıklar ..., ... ve ..., ..., ..., ..., ... ve ..."nin yer aldığı ... adında iki yapılanmanın bulunduğu, fezlekede açıklanıp, soruşturma aşamasında elde olup, suçlamanın dayanağı gösterilen Adana Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 12.03.2010 gün ve 2009/603 soruşturma numaralı iddianamesi ile açılan kamu davasının yürütülen yargılaması sonucunda mahkemece hangi somut delillere dayanıldığı açıklanmadan soyut açıklamalar ile sanıklar ..., ..., ..., ..."in yer aldığı, ... grubu ile ... ve ..."nun yönettiği ... grubunun ne şekilde aynı örgüt kurucusu ve yöneticisi olduğu benimsenip,
    ...Aynı suç örgütünün kurucusu, yöneticisi ve örgüt üyeleri net, tartışmasız belirlenip, yapılanmanın içinde ne şekilde yer aldığı somut bir şekilde saptanmadan, aynı dava kapsamında bir ilişki bulunduğu gerekçesiyle birden fazla örgütlü yapı suçlaması çerçevesinde işlenen suçlarda yerinde ve yeterli olmayan gerekçe ile yukarıda açıklandığı üzere bazı olaylardan sorumlu tutulmaları,” şeklindeki gerekçe ile bozulmasına karar verildiği,
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazına konu iddianamede ve hükümde 22. olay olarak geçen olayın ise “Mağdur ...’nün abisi olan ... ile aralarında alacak verecek meselesi bulunan inceleme dışı sanıklar ..., ... ve ...’ın 07.11.2008 tarihinde mağdurun iş yerine gelerek konuşmak üzere dışarı çağırdıkları, inceleme dışı sanık ...’in mağdurun kolundan tutarak biraz ileride bekleyen gri renkli bir arabaya bindirdiği ve bu arabayla kapalı spor salonunun yanında bulunan boş bir dükkâna götürdükleri, dükkânda bekleyen iki kişinin dışarıya çıkarak kapıyı kapattıkları, inceleme dışı sanıkların mağdurun üzerine yürüyerek abisinin nerede olduğunu sordukları, bilmediğini söylemesi üzerine sanık ...’nin ‘Senin götüne şişe sokup, resimlerini çekip, Mersin’e dağıtacağım.’ dediği, inceleme dışı sanıklar Şahin ve Metin’in de ‘Ayaklarına sıkalım, abisi gelir.’ dedikleri, mağdurun da ‘Abisinin nerede olduğunu bilmediğini, öldürseler de abisinin gelmeyeceğini’ söylediği, bunun üzerine inceleme dışı sanık ...’in mağdurun üzerinde bulunan cep telefonunu alarak aradığı numaralara baktığı ve telefon numarasını aldığı, akabinde de ‘Sana iki gün mühlet veriyoruz, abin gelmezse ya Mersin’i terk et, ya da seni vuracağız, istediğin yere gidip şikâyet edebilirsin, sen bilirsin’ diyerek mağduru bıraktıkları, mağdurun aynı gün karakola giderek inceleme dışı sanıklar hakkında şikâyetçi olduğu, bunun üzerine ertesi gün sanık ...’in mağduru arayarak ‘Ben senin a.na koyacam, seni sinkaf edecem, vurucam işte, paramı alacam senden’ diyerek tehdit etmesi” şeklinde olduğu,
    Sanıklar ... ve ... hakkında örgüt yöneticileri olduklarından bahisle inceleme dışı sanıklar ..., ... ve ... tarafından mağdur ...’ye karşı gerçekleştirilen 22. olay nedeniyle kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve tehdit suçlarından TCK’nın 220. maddesinin 5. fıkrası uyarınca sorumlu tutularak söz konusu suçlardan inceleme dışı sanıklar ..., ... ve ... ile birlikte mâhkum edildikleri ve bu hükümlerin Yargıtay 6. Ceza Dairesince onanmak suretiyle kesinleştiği,
    Anlaşılmaktadır.
    Uyuşmazlığın sağlıklı bir çözüme kavuşturulabilmesi için öncelikle "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" suçu üzerinde durulmasında fayda bulunmaktadır.
    01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren ve hüküm tarihi itibarıyla yürürlükte olan 5237 sayılı TCK"nın “Suç işlemek amacıyla örgüt kurma” başlıklı 220. maddesinde;
    “(1) Kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla örgüt kuranlar veya yönetenler, örgütün yapısı, sahip bulunduğu üye sayısı ile araç ve gereç bakımından amaç suçları işlemeye elverişli olması halinde, iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Ancak, örgütün varlığı için üye sayısının en az üç kişi olması gerekir.
    (2) Suç işlemek amacıyla kurulmuş olan örgüte üye olanlar, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
    (3) Örgütün silâhlı olması hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza dörtte birinden yarısına kadar artırılır.
    (4) Örgütün faaliyeti çerçevesinde suç işlenmesi hâlinde, ayrıca bu suçlardan dolayı da cezaya hükmolunur...” hükmüne yer verilmiştir.
    Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçuyla korunan hukuki yarar kamu güvenliği ve barışıdır. Suç işlemek için örgüt kurmak, toplum düzenini tehlikeye soktuğu ve araç niteliğindeki suç örgütü, amaçlanan suçları işlemede büyük bir kolaylık sağladığından, bu suç nedeniyle kamu güvenliği ve barışın bozulması bireyin güvenli, barış içinde yaşamak hakkını da zedeleyeceğinden, işlenmesi amaçlanan suçlar açısından hazırlık hareketi niteliğinde olan bu fiiller ayrı ve bağımsız suçlar olarak tanımlanmıştır. Böylece bu düzenlemeyle aynı zamanda bireyin, Anayasa"da güvence altına alınmış olan hak ve özgürlüklerine yönelik fiillere karşı da korunması amaçlanmıştır. Bu amaçla henüz suç işlenmese dahi, sadece suç işlemek amacıyla örgüt oluşturmuş olmaları nedeniyle örgüt mensubu faillerin cezalandırılması yoluna gidilmiştir. Bunun asıl nedeni suç işlemek için örgüt kurmanın, kamu barışı yönünden ciddi bir tehlike oluşturmasıdır. Kanun koyucu bu düzenleme ile öncelikle gelecekte işlenebilecek suçları engellemek istemiştir.
    Bu suçun mağduru ise; öncelikle kamu güvenliği ve barışını sağlamakla yükümlü olan devlet ve toplumu oluşturan bireylerdir.
    TCK"nın 220. maddesi kapsamında bir örgütün varlığından söz edebilmek için; en az üç kişinin, suç işlemek amacıyla hiyerarşik bir ilişki içerisinde, devamlı olarak amaç suçları işlemeye elverişli araç ve gerece sahip bir şekilde bir araya gelmesi gerekmektedir.
    Örgüt, soyut bir birleşme olmayıp, bünyesinde hiyerarşik bir ilişki barındırmaktadır. Bu hiyerarşik ilişki, bazı örgüt yapılanmalarında gevşek bir nitelik taşıyabilir. Oluşturulan bu ilişki sayesinde örgüt, mensupları üzerinde hâkimiyet tesis eden bir güç kaynağı niteliğini kazanmaktadır. Bu nedenle niteliği itibarıyla devamlılık arz eden örgütün varlığı için ileride ihtimal dahilindeki suç/suçları işlemek amacı etrafındaki fiilî birleşme yeterlidir. Buna karşın, kişilerin belirli bir suçu işlemek için bir araya gelmesi hâlinde ise örgüt değil, iştirak ilişkisi mevcuttur.
    Ceza Genel Kurulunun istikrar bulan ve süregelen kararlarında da belirtildiği üzere, TCK"nın 220. maddesi anlamında bir örgütten bahsedilebilmesi için,
    a) Üye sayısının en az üç veya daha fazla kişi olması gerekmektedir.
    b) Üyeler arasında gevşek de olsa hiyerarşik bir bağ bulunmalıdır. Örgütün varlığı için soyut bir birleşme yeterli olmayıp, örgüt yapılanmasına bağlı olarak gevşek veya sıkı bir hiyerarşik ilişki olmalıdır.
    c) Suç işlemek amacı etrafında fiili bir birleşme yeterli olup, örgütün varlığının kabulü için suç işlenmesine gerek bulunmadığı gibi işlenmesi amaçlanan suçların konu ve mağdur itibariyle somutlaştırılması mümkün olmakla birlikte, zorunluluk arz etmemektedir. Örgütün faaliyetleri çerçevesinde suç işlenmesi halinde, fail, örgütteki konumuna göre, üye veya yönetici sıfatıyla cezalandırılmasının yanında, ayrıca işlenen suçtan da cezalandırılacaktır.
    d) Örgüt niteliği itibariyle devamlılığı gerektirdiğinden, kişilerin belli bir suçu işlemek veya bir suç işlemek için bir araya gelmesi halinde, örgütten değil ancak iştirak iradesinden söz edilebilecektir.
    e) Amaçlanan suçları işlemeye elverişli, üye, araç ve gerece sahip olunması gerekmektedir.
    Yukarıda belirtildiği üzere kanunların suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla, sahip bulunduğu üye sayısı ile araç ve gereç bakımından amaç suçları işlemeye elverişli yapılara suç örgütü denmektedir.
    Bu aşamada TCK’nın 220. maddesinin 5. fıkrasındaki “Örgüt yöneticileri, örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen bütün suçlardan dolayı ayrıca fail olarak cezalandırılır.” şeklindeki düzenlemesi üzerinde de durulmalıdır.
    TCK’nın 220. maddesinin 5. fıkrasındaki düzenleme karşısında örgüt yöneticileri örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen bütün suçlardan dolayı söz konusu eylemlere katılmasa dahi bu eylemlerden dolayı ayrıca sorumlu tutulabilecektir.
    Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
    Sanıklar ... ve ... hakkında suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçundan yapılan yargılama sonucunda Yerel Mahkemece sanıkların aynı suçtan mahkûmiyetlerine hükmedildiği ve bu mahkûmiyet hükümlerinin Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 04.03.2015 tarihli ve 3012-41980 sayılı kararı ile bozulduğu, buna karşın iddianamede ve hükümde 22. olay olarak geçen ve mağdur ...’ye karşı inceleme dışı sanıklar ..., ... ve ... tarafından işlenen kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve tehdit suçlarından sanıkların TCK’nın 220. maddesinin beşinci fıkrası uyarınca örgüt yöneticileri olduklarından bahisle sorumlu tutularak kurulan mahkûmiyet hükümlerinin onanmasına karar verildiği olayda; TCK’nın 220. maddesinin beşinci fıkrası uyarınca failin örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlardan sorumlu tutulabilmesi için örgüt yöneticisi olması gerektiği, failin örgüt adına işlenen suçlardan sorumlu tutulmasının işlenen eyleme doğrudan katılmasından değil örgüt yöneticisi sıfatını haiz olmasından kaynaklandığı hususları göz önünde bulundurulduğunda, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazı üzerine Özel Dairece verilen kararda belirtildiği üzere yargılamaya konu 22. olayın “...” adlı grup tarafından işlendiği dosya kapsamından anlaşılmakta ise de sanıklar ... ve ... hakkında örgüt yöneticisi olduklarına dair herhangi bir mahkûmiyet hükmü bulunmadığı, bu suçtan kurulan önceki mahkûmiyet hükümlerinin Özel Dairece sanıkların iki farklı suç örgütü yapılanması içinde yer alıp, suç teşkil eden bazı eylemleri el ve işbirliği içerisinde mi, yoksa aynı örgüt yapılanması içerisinde örgüt kuran ve/veya yöneten konumunda mı işlendiği hususunda vaki duraksamalar nedeniyle bozulmak suretiyle ortadan kalktığı ve bu suça yönelik sanıklar hakkındaki yargılamanın Mersin 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2015/291 esas sayılı dosyası üzerinden devam ettiği anlaşılmakla, sanıklar hakkında suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçundan kurulan mahkûmiyet hükümlerinin bozulmasına karar verildiği hâlde haklarında örgüt yöneticisi olduklarına dair herhangi bir mahkûmiyet hükmü bulunmayan sanıkların örgüt yöneticisi olduklarından bahisle TCK’nın 220. maddesinin beşinci fıkrası uyarınca kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve tehdit suçlarından kurulan mahkûmiyet hükümlerinin onanmasına karar verilmek suretiyle çelişkiye düşüldüğü kabul edilmelidir.
    Bu itibarla, haklı nedene dayanan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Dairenin sanıklar ... ve ... hakkında 22. olay nedeniyle kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve tehdit suçları ile ilgili onama kararının kaldırılmasına, Yerel Mahkemece sanıklar ... ve ... hakkındaki 22. olay nedeniyle kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve tehdit suçlarından kurulan mahkûmiyet hükümlerinin, sanıklar hakkındaki suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçundan yapılan yargılamanın sonucuna göre karar verilmesi gerektiği göz önünde bulundurularak bozulmasına karar verilmelidir.
    Çoğunluk görüşüne katılmayan bir Ceza Genel Kurulu Üyesi; "itirazın reddine karar verilmesi gerektiği" düşüncesiyle karşı oy kullanmıştır.

    SONUÇ :
    Açıklanan nedenlerle,
    1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
    2- Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 04.03.2015 tarihli ve 13680-37943 sayılı sanıklar ... ve ... hakkında 22. olay nedeniyle kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve tehdit suçları ile ilgili onama kararının KALDIRILMASINA,
    3- Adana(Kapatılan) 6. Ağır Ceza Mahkemesinin (CMK"nın 250. maddesi ile görevli) 07.03.2013 tarihli ve 105-44 sayılı sanıklar ... ve ... hakkındaki 22. olay nedeniyle kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve tehdit suçlarından kurulan mahkûmiyet hükümlerinin, sanıklar hakkındaki suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçundan yapılan yargılamanın sonucuna göre karar verilmesi gerektiği göz önünde bulundurularak BOZULMASINA,
    4- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 20.02.2020 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi