17. Hukuk Dairesi 2016/5444 E. , 2016/8450 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki rücuen tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle davanın kabulüne ilişkin verilen hüküm, davalı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalının işleteni ve sürücüsü olduğu aracın, davacı tarafından kaskolanan araca çarpmasıyla oluşan kazada hasarlanan kaskolu araç için 37.065,89 TL. hasar bedeli ödediklerini, davalının trafik sigortacısından bu bedelin 22.500,00 TL"lik kısmını tahsil ettiklerini, bakiye hasar bedelinden davalının sorumlu olduğunu belirterek 14.565,89 TL"nin ödeme yaptıkları 23.10.2012 tarihinden işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, kazada davalının kusurlu olmadığını, kusur incelemesi yapılması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kabulü ile 14.565,89 TL. tazminatın 12.11.2012 tarihinden işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, özellikle maddi tazminata ilişkin hesaplamanın hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, kasko poliçesi gereği sigortalısına ödeme yapan davacının ödediği bedelin, zarara sebep olduğu ileri sürülen davalıdan rücuen tahsili istemine ilişkindir.
...
Davacı taraf, davaya konu kazanın oluşumunda davalının tam kusurlu olduğu iddiası ile dava açmış; davalı taraf, davalının kontrolsüz kavşaktaki geçişini tamamlamak üzereyken, davacıya sigortalı aracın hızlı olması nedeniyle çarpması şeklinde kazanın gerçekleştiğini ve davacı sigortalısının da kusurlu olduğunu savunmuş; mahkeme tarafından dosya üzerinden yaptırılan bilirkişi incelemesi esas alınarak davalının tam kusurlu olduğu sonucuna varılmıştır. Mahkemenin hükme esas aldığı 30.08.2014 tarihli bilirkişi raporu incelendiğinde; davalının sola dönüş kurallarına riayet etmediği, davacı sigortalısının seyrettiği yön trafiğini tam olarak kontrol etmeden dönüşe geçtiği ve davacı sigortalısının geldiği yöne ait şeridi kapatarak kazaya sebep olduğu gerekçesiyle, kazada davalının tam kusurlu olduğu yönünde görüş bildirildiği görülmektedir.
Davaya konu trafik kazasından sonra sürücülerin kendi arasında düzenlediği kaza tespit tutanağında davalı, kendisinin sola dönüş yapacağı noktada, davacı sigortalısının seyrettiği yönden gelen ve sola dönüş yapmakta olan kargo aracı nedeniyle görüş alanının daraldığı, bu araç nedeniyle davacı sigortalısının da kendisini görmediği ve hızlı olduğu için çarptığı şeklinde kazayı anlatmıştır. Kaza tespit tutanağında çizilen krokide, davacı sigortalısının davalıya çarptığı noktanın taraflarca işaretlenmemiş olması, davalının kazanın oluşuna ilişkin anlatımı göz önünde bulundurulduğunda; davacı sigortalısının davalıya çarptığı noktanın net biçimde tespiti önem kazanmakta olup dosya üzerinden yapılan inceleme ile kusur oranlarının belirlenmesi doğru olmamıştır.
Bu durumda mahkemece, kaza mahallinde kusur konusunda uzman üç kişilik bilirkişi heyeti refakatiyle keşif yapılarak, tüm dosya kapsamına göre ve özellikle davalının kaza tespit tutanağındaki anlatımını da göz önünde bulundurmak suretiyle; davaya konu kazanın meydana geldiği yolda davacı sigortalısının davalıya çarptığı noktanın net şekilde tespiti ve kroki üzerinde gösterilmesi, her iki taraf sürücüsünün kabulünde olan kargo aracının tarafların görüş mesafesini daraltmasının kazaya olan etkisi, davacının bu kargo aracının dönüşü nedeniyle hızını yeterince azaltmış olması ihtimalinde kazayı önleyip önleyemeyeceği, ifade olunan hususlara göre kazada tarafların kusur oranlarının ne olduğu konularında ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli bir rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yeterli incelemeye dayanmayan bilirkişi raporuna göre eksik inceleme ile karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
...
SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının REDDİNE; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 03/10/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.