Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/4434
Karar No: 2021/8730
Karar Tarihi: 22.06.2021

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2021/4434 Esas 2021/8730 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2021/4434 E.  ,  2021/8730 K.

    "İçtihat Metni"

    Bölge Adliye
    Mahkemesi : ...Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
    No : 2018/1965-2021/99

    İlk Derece
    Mahkemesi : ... 2. İş Mahkemesi
    No : 2017/660-2018/206

    Dava, 5510 sayılı Yasanın 81. maddesinin (ı) bendinde yer alan teşvik indiriminden faydalandırılma hakkının tespiti ile birlikte davalı Kuruma yersiz ödenen tutarın iadesi istemine ilişkindir.
    İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine ...Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince davalının istinaf isteminin esastan reddine dair karar verilmiştir.
    ...Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    I-İSTEM:
    Davacının çalıştırdığı personel listesini ve işe giriş tarihlerini en yakın kolluk birimine bildirdiğini, davacı yanında çalıştırdığı personellerden ... ile 28/07/2015 tarihinde anlaştığını ve söz konusu ..."a ait belgelerin yine aynı tarihte SGK"ya bildirildiğini, SGK"ya yapılan bildirimi takip eden sonraki gün personel girişini yapıldığını, ..."un SGK işe giriş bildirgesinde işe başlangıç tarihinin 29/07/2015 tarihi olduğunu, ..."un fiili olarak da 29/07/2015 tarihinde işe başladığını, davacının yanında çalıştırdığı personel listesini ve işe giriş tarihlerini kolluk birimine bildirdiği evrakta ..."un işe giriş tarihini sehven yapılan hata sonucu 28/07/2015 olarak bildirdiğini, bu listenin de kolluk vasıtasıyla SGK"ya ulaştığını, SGK"nın işe giriş tarihleri arasında bir günlük fark olduğundan bahisle 5510 sayılı Kanun"un 81.maddesinin 4.fıkrasındaki düzenleme gereğince davacının 5510 sayılı yasanın 81.maddesi kapsamında öngörülen sigorta prim teşviklerinden bir yıl süreyle yasaklanmasına, yararlanılan teşvik tutarı, gecikme cezası ve gecikme zammı ile birikte davacıdan tahsiline karar verdiğini, kurum işleminin iptali için yapılan itiraz sonucu kurumun 18/07/2017 tarih ve ... sayılı kararı itirazının reddedildiğini, olayda ne yapılan bir kontrol ne de bir denetim söz konusu olduğunu, ..."un SGK kayıtlarında mevcut olduğu üzere 29/07/2015 tarihinde işe başladığını, kolluğa davacı tarafından verilen listede tamamen bir yanlışlık sonucu 28/07/2015 tarihi yazıldığını, işveren tarafından kolluğa verilen listenin herhangi bir bağlayıcılığı olmadığını, kurumca bu konuda herhangi bir araştırma, denetleme ve tespit yapılmaksızın davacının teşviklerini iptal ettiğini beyanla kurumun 5510 sayılı Yasa kapsamında 18/07/2017 tarih ve ... sayılı kararının iptali ile sigorta primlerinden bir yıl süreyle konulan yasağın kaldırılarak hak edilen primlerin iadesi gerektiğinin tespitine, karar verilmesini talep etmiştir.
    II-CEVAP:
    Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı şirket hakkında yapılan Kurum işlemlerinde herhangi bir aykırılık ve hata bulunmadığını belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
    III-MAHKEME KARARI
    A-İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
    İlk Derece Mahkemesi, ... Bahçelievler Şehit Yıldız Işılakça Polis Merkezi Amirliği"nin, kurumun 12/02/2016 tarihli yazısı gereği davacının işlettiği Yurtiçi Kargo şubesinin de bulunduğu işletmelerden sürekli ve geçici çalışanları kolluk örgütüne bildirmelerinin istendiği, davacı tarafından bu listenin kolluğa bildirildiği, 28/07/2015 tarihinde veya sonrasında kolluk veya SGK tarafından yapılan bir denetim veya kontrol bulunmadığı, davacının kendisinin kolluğa vermiş olduğu listeye dayanılarak davacı hakkında 01/04/2016-31/03/2017 tarihleri arasında bir yıl süreyle prim indirimlerinden faydalanamama ve söz konusu tarihler arasında faydalandığı 6486 sayılı teşvik indirimlerinin iptaline ilişkin işlem tesis edildiği, davacı tarafından ..."un işe giriş bildirgesinde işe başladığı tarihinin 29/07/2015 olarak bildirildiği, bu hususun sigortalı ... ve diğer bordro tanığı tarafından da doğrulandığı, sigorta prim indirimlerinden yararlanan davacının, sigortalının SGK kayıtlarına giren ve resmiyette görünen işe giriş tarihini, bizzat kendisi aleyhine sonuç doğuracak şekilde, SGK"ya bildirdiği kayıtlara aykırı olarak 28/07/2015 tarihi olarak kolluğa bildirmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, davacı vekilinin sehven yazıldığı iddiasını doğruladığı, kaldı ki listenin doğruluğu hakkında SGK kontrol ve denetim memurlarınca işyerinde herhangi bir denetim ve kontrol yapılmadığı, davacının iddiasının aksine sigortalı ..."un 28/07/2015 tarihinde davacıya ait işyerinde işe başladığına dair herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığı kurum işleminin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Kaldı ki aksi halde dahi; 01.04.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6824 sayılı Kanunun 17. maddesi ile 5510 sayılı Kanuna eklenen EK 14. madde ile “Mahkeme kararıyla veya yapılan kontrol ve denetimlerde çalıştırdığı kişileri sigortalı olarak bildirmediği veya bildirilen sigortalıyı fiilen çalıştırmadığı tespit edilen işyerleri ilk tespitte bir ay süreyle, ilk tespit tarihinden itibaren üç yıl içinde tekrar eden her bir tespit için ise bir yıl süreyle bu Kanun, 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu ve 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanununda yer alan sigorta primi teşvik, destek ve indirimlerden yararlanamaz. Bu Kanun ve 3294 sayılı Kanun ile 4447 sayılı Kanunda bu maddeye aykırı olan hükümler uygulanmaz.
    Bu madde hükümleri 4447 sayılı Kanunun 50 nci maddesinin beşinci fıkrası ve geçici 17 nci maddesi ile bu Kanunun geçici 71 inci maddesi; bildirilen sigortalıyı fiilen çalıştırmadığına yönelik tespitlerde ise 4447 sayılı Kanunun geçici 10 uncu ve geçici 15 inci maddeleri ile 3294 sayılı Kanunun Ek 5 inci maddesi hakkında uygulanmaz.
    Beş kişiden fazla olmamak koşuluyla çalıştırılan toplam sigortalı sayısının %1’ini aşmayan sayıda, çalıştırılanların sigortalı olarak bildirilmediğinin veya bildirilen kişilerin fiilen çalışmadığının tespit edilmesi hâlinde birinci fıkra hükümleri uygulanmaz." düzenlemesi getirildiği, bu kapsamda 5 kişiden fazla olmamak kaydıyla toplam sigortalı sayısının %1 ini aşmayan sayıda çalıştırılanların sigortalı bildirilmediğinin tespiti halinde birinci fıkra hükümlerinin uygulanmayacağından bahsedildiğinden, davalı kurumun 18.07.2017 tarih ve ... sayılı işleminin iptali ile davacıdan talep edilen sigorta primi teşviklerinden bir yıl süre ile konulan yasağın kaldırılarak, hak edilen primlerin iadesi gerektiğinin tespitine karar vermek gerekmiş ve Kurumun 18/07/2017 tarih ve ... Sayı numaralı kurum işleminin iptali ile davacıdan talep edilen sigorta primi teşviklerinden 1 yıl süre ile konulan yasağın kaldırılarak hak edilen primlerin iadesi gerektiğinin tespitine dair karar verilmiştir.
    B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
    ...Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi, İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan incelemede; dava dosyasındaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere, vakıa ve hukuki değerlendirme ile yukarıda belirtilen gerekçe kapsamında delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, verilen kararın yerinde olduğu belirgin olup, ayrıca, kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından; istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
    IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
    Davalı Kurum vekili, davacı hakkında yapılan işlemlerde herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığını bu nedenlerle kabule dair verilen kararın bozulmasını talep etmiştir.
    V- İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
    Eldeki davanın, sosyal güvenlik mevzuatında prim teşviki, destek ve indirim uygulamalarından kaynaklanan uyuşmazlığa ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
    Öncelikle; davaya konu uyuşmazlığın dava dışı sigortalıların çalışmalarının varlığı noktasında toplandığı dikkate alındığında, günlerinin eksik bildirildiği iddia edilen sigortalıların da davada taraf olmasında hukuki yararının olduğu anlaşıldığından, davanın sadece ... hakkında yürütülüp sonuçlandırılması isabetsizdir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 14.12.2011 günlü 2011/21-632 E;, 2011/784 K. sayılı ilamında da belirtildiği üzere dava sonucunda verilecek karar, günlerinin eksik bildirildiği iddia edilen sigortalının da hak alanını ilgilendirdiğinden, davacı tarafa harcı da yatırılmak suretiyle yöntemince söz konusu sigortalıların davaya HMK 124. madde uyarınca katılımının sağlanması (davanın teşmil edilmesi) için süre verilmesi, anılan sigortalının gösterdiği deliller de toplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, mahkemece, belirtilen eksiklik giderilmeden ve pasif ehliyet yönü halledilmeden yargılamanın sürdürülmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    Ayrıca, 5510 sayılı Yasanın 81. maddesinin (ı) bendi kapsamında yer alan teşvikten faydalandırılma ve yersiz ödenen tutarların iadesi istemine ilişkin olarak açılmış olan davada, davnın reddine dair karar verilmiş ise de, yargılama ve temyiz aşamasında 01.04.2018 tarihi itibari ile 5510 sayılı Yasanın ek 17. maddesi yürürlüğe girmiş, olup, bu maddenin ilk fıkrasında aynen:
    “Bu Kanun veya diğer kanunlarla sağlanan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanılabileceği halde yararlanılmadığı ay/dönemlerde gerekli tüm koşulların sağlanmış olması ve yararlanılmayan ayı/dönemi takip eden altı ay içerisinde Kuruma müracaat edilmesi şartlarıyla, başvuru tarihinden geriye yönelik en fazla altı aya ilişkin olmak üzere, yararlanılmamış olan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanılabilir veya yararlanılmış olan prim teşviki, destek ve indirimleri başka bir prim teşviki, destek ve indirimi ile değiştirilebilir.” Hükmü ve ikinci fıkrasında ise;
    “Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önceki dönemlere ilişkin olmak üzere tüm şartları sağladığı halde bu Kanun veya diğer kanunlarla sağlanan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanmamış işverenler ile bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yararlanılan prim teşviki, destek ve indirimlerin değiştirilmesine yönelik talepte bulunan işverenler tarafından en son bu maddenin yürürlük tarihini takip eden aybaşından itibaren bir ay içinde Kuruma başvurulması halinde, yararlanılmamış olan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanılabilir veya yararlanılmış olan prim teşviki, destek ve indirimleri başka bir prim teşvik, destek ve indirimi ile değiştirilebilir.” şeklinde belirtilmiş hükümleri mevcut olup, bu yeni madde hükümleri ile tüm teşvik unsurlarından faydalandırılma veya fazla ödemelerin iadesi veya değiştirme istemleri hakkındaki uyuşmazlıklarda ek 17. maddede yer alan hükümlerin irdelenmesi gerektiği açıktır.
    Değinilen Ek 17. maddenin üçüncü fıkrasında ise; “Bu maddenin ikinci fıkrası kapsamında talepte bulunan işverenlere iade edilecek tutar, maddenin yürürlük tarihinden önce talepte bulunanlar için maddenin yürürlük tarihini takip eden aybaşından, yürürlük tarihinden sonra talepte bulunanlar için ise, talep tarihini takip eden aybaşından itibaren kanuni faiz esas alınmak suretiyle hesaplanarak bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden takvim yılı başından başlayarak üç yıl içinde ödenir. Ödeme, öncelikle bu Kanunun 88 inci maddesinin on dört ve on altıncı fıkralarına göre muaccel hale gelmiş prim ve her türlü borçlardan, sonrasında ise ilgili kanunlar uyarınca yapılandırma veya taksitlendirme de dâhil olmak üzere müeccel haldeki prim ve her türlü borçlarından mahsup yoluyla gerçekleştirilir. Ancak, üç yılsonunda ilgili kanunları gereği yapılandırılma veya taksitlendirilme sebebiyle vadesi gelmemiş taksit ödemelerinden peşinen mahsup edilir. Kuruma borcu bulunmayan işverenlere altı ayda bir eşit taksitlerle iade yapılır.” Hükümleri mevcuttur.
    Eldeki davada ise, Ek 17. maddenin yürürlüğe girmesi ile birlikte “5510 sayılı Yasa veya diğer kanunlarla sağlanan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanılabileceği halde yararlanılmadığı ay/dönemlere ilişkin olarak 5510 sayılı Yasa ile birlikte anılan ilgili kanunların teşvik veya destek hükümlerinde yer alan yararlanma şartlarının mahkemelerce irdelenmesi gerekmekle birlikte, değiştirme veya oluşabilecek fark prim tutarlarının iadesi istemleri hakkında yapılacak değerlendirmede; aynı maddenin ikinci veya üçüncü fıkrasındaki hükümlerin de uygulanıp uygulanmayacağı hususunda bir değerlendirme yapılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.
    Diğer taraftan Ek 17. maddenin 4. fıkrası hükmündeki “Görülmekte olan davalarda, ayrıca bir başvuru şartı aranmaksızın, dava öncesi yapılan idari başvuru tarihinden itibaren işleyecek kanuni faiziyle birlikte hesaplanacak tutar üçüncü fıkra hükümlerine göre mahsup veya iade edilir. Mahkemelerce, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış davalarda davanın konusuz kalması sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilir. Yargılama giderleri idare üzerinde bırakılır ve vekâlet ücretinin dörtte birine hükmedilir. Ayrıca, ilk derece mahkemelerince verilen kararlar hakkında Sosyal Güvenlik Kurumu"nca kanun yollarına başvurulmaz ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılan kanun yolu başvurularından vazgeçilmiş sayılır.” İbaresinin iptali için Anayasa Mahkemesi"ne başvuruda bulunulmuş ve Anayasa Mahkemesince 19.02.2020 gün ve 2018/139 E. 2020/12 K. Sayılı karar ile bu hükmün iptaline karar verilmiş olup, karar 05.05.2020 tarih ve 31118 sayılı Resmi gazetede yayımlanmıştır.
    Anayasa"nın 153. maddesi uyarınca, Anayasa Mahkemesi"nin iptal kararları gerekçesi yazılmadan açıklanamamakta ve ancak Resmi Gazete"de yayımlandıktan sonra yürürlüğe girmektedir. Anayasa Mahkemesi"nin iptal kararlarının yasama, yürütme ve yargı organları, idari makamlar, gerçek ve tüzel kişileri bağlayacağı açıktır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 33. maddesi hükümlerine göre, Türk hukukunu resen uygulamakla yükümlü olan mahkemelerin ve giderek Yargıtay’ın iptal kararı ile yok hükmünde olan ve böylece yürürlükten kalkan bir yasa maddesine dayanarak inceleme yapma ve karar verme yetkilerinin bulunmadığının kabulü doğal olup, bu yönde bir uygulama yapılmasına imkânı yoktur. Belirtilmelidir ki, Anayasa Mahkemesi"nin iptal kararları, bozma kararları ile oluşan usulü kazanılmış hakların istisnasını teşkil ederler. Buna göre; usulü kazanılmış hak gereğince uygulanması gereken bir kanun maddesi Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiği takdirde artık usulü kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesi"nin iptal kararıyla ortaya çıkan yeni hukuki duruma göre karar verilir. Şu halde, Anayasa Mahkemesi"nin iptal kararı karşısında, yeni oluşan durumun kesin hüküm halini almamış derdest tüm davalar yönünden uygulanmasının zorunluluğu ortadadır.
    Eldeki davada ise, mahkemece, yazılı şekilde karar verilmiş ise de, Ek 17. maddenin gelmesi ile oluşan bu yeni durumun dikkate alınması ile davaya konu uyuşmazlığa ilişkin yasal tüm dayanaklar ve teşvik hükümlerinden faydalandırılma, fazla ödenen tutarların iadesi/mahsubu istemleri bakımından ek 17. Maddenin ilk üç fıkrası da dâhil olmak üzere yasal tüm dayanaklar irdelenmeli, teşvik veya destekten faydalandırılma şartlarının varlığı ile birlikte incelenmeli ve sonucuna göre bir karar verilmelidir.
    Bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, mahkemece yazılı şekilde hüküm tesisi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ...Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun reddine ilişkin kararı bozulmalıdır.
    SONUÇ: ...Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk derece Mahkemesine gönderilmesi ile kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 22.06.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.











    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi